Kavacıktan dönmekteydim. Aşağıdaki bahçe kapımızın önünde duran arabamın arkasında iki çocuğun bir şeyler yapmakta olduğunu görüyordum. Durup izlemeye başladım. Birisi yerdeki çöp bidonunu aldı ve sokağın alt yanına doğru koştu. Diğeri beklemekteydi. Köpek yavrularıyla uğraşıyorlar galiba diye düşünüp indim. Koşarak ayrılan çocuk çeşmeden su doldurup geri dönmüştü. “ne yapıyorsunuz?” dedim. “Amca şu köpeğe araba çarptı” dediler. Suyu köpeğin üzerine dökmüşlerdi. Çok üzgündüler. Köpekse sessiz ve umutsuz onlara bakıyor, derin derin soluyordu. Ağzında kan gördük, kafasını yere koydu. “Çocuklar şimdi Belediyeyi arıyorum, yardım isteyeceğim” dedim. Sevindiler. Aradım ve beklemeye koyulduk. Konuşuyorduk. “Beyaz bir arabydı çarptı, yukarıya doğru gitti” dediler. “O sürücü bırakıp gitmeyecekti, veterinere götürmesi gerekiyordu” dedim. Sessiz kaldılar. Ne desinlerdi. Esentepe İlköğretimde okuyorlardı. Birisinin babası boyacı Sezai idi. Belediyeyi tekrar aradım. 10 dakika sonra bir pikap ve iki görevli geldi. Fakat köpek için yapacak bir şey kalmamıştı. Çocuklara duyarlılıkları için teşekkür ettim. Vedalaştık.
On bin yıl önce her şeyden (ateşten, sudan,karanlıktan…) korkan, bırakın devrinin canavarlarını şu ezip geçtiği köpekten bile kıyı kıyı kaçan soyumuz, sözde evrildi; sürülerini ve kapısını beklettiği sadık dostunu sokağa attıktan sonra ezip geçiyor da, dönüp bakmıyor. Bu mu evrilmek?
Ey insanoğlu! Teknolojinin efendisisin ama duyguların hala o karanlık çağın vahşi izlerini taşıyor.
5199 sayılı Hayvan Hakları Kanunu’nun 21.maddesi ( Bir hayvana çarpan sürücü, çarptığı hayvanı en yakın veterinere götürmek mecburiyetindedir.) der. Sürücü belgesi sahibi herkes biliyor olmalı.
Mustafa bey,çok haklısınız,duyarlı olmak lazım,
Bu konu ile ilgili olarak,başımdan geçen bir olayı aktarayım,Orta okul bir tatilinde Orumşah yaylasında odun çekmek için bulunurken afedersiniz çok sevdiğim siyah eşşeğimiz vardı ve çok iyi bakardım,rahmetli annem den gizli gizli daha fazla arpa verirdim,eşeğimiz terli terli su içmiş ve karnı davul gibi şişmişti,yaylada büyükler herşeyi denediler,karnı davul gibi yerde yatıyordu,gözleri ile sanki çaresiz bana bakıyordu,yaşlı bir büyüğümüz Gerede den şırınga getirin belki karnının şişliğini alabiliriz dedi ve ben mübalağa olmasın hiç durmadan Gerede ye gidip şırıngayı rahmetli anneannem buldu ve yine hiç durmadan tekrar yaylaya getirdim,ama maalesef kurtaramadılar,bir hafta belki daha fazla yas tuttum,rahmetli babam daha iyisini aldı ama onu tutmamıştı bence ve onu hiç unutmam,Selamlar,saygılar…NOT:O eşşekle fotoğrafım var.