Kabakulak, kulakların yakınında bulunan parotis isimli tükürük bezini etkileyen bir viral enfeksiyon olarak bilinmektedir. Kabakulak hastalığı çocukluk çağı hastalığı olarak bilinmekte olup, bu hastalığın bir kez geçirilmesi durumunda ikinci kez hastalığa yakalanılması söz konusu değildir. Kabakulak hastalığında belirli bir ilaç tedavisi yerine daha çok hastalığın belirtilerinin azaltılması adına bazı yöntemlerin uygulandığı görülmektedir.
Kabakulak Nedir?
Kabakulak, viral enfeksiyon çeşitleri arasında yer almaktadır. Kulakların yakınında bulunan ve en büyük tükürük bezi olarak bilinen parotis bezini etkileyen kabakulak, bu bezlerin şişmesine neden olmaktadır. Bu anlamda hastalık adını, kulağa yakın bezlerin şişmesinden almaktadır.
Kabakulak oluşumu sonrasında nadiren de olsa yumurtalık, testis, pankreas ve meninks zarında iltihaplanma görülebilmektedir. Kabakulak tedavilerinde başvurulan yöntemlerin, antiviral etkiye sahip olmadıkları bilinmektedir. Kabakulağın tedavisi için başvurulan yöntemlerde genellikle hastalığın belirtilerinin hafifletilmesini amaçlanmaktadır.
Kabakulak Nedenleri ve Belirtileri Nelerdir?
Kabakulak oluşumu nedenleri arasında ilk sırada hastalığın oluşumuna sebep olan virüs çeşidi gelmektedir. Bu virüs, RNA virüsü olarak bilinmekte ve genellikle ocak ile mayıs ayları arasında yayılım göstermektedir. Kabakulak enfeksiyonuna karşı aşı bulunmasından önceki süreçlerde, bu enfeksiyona çok daha sık rastlanmaktaydı. Fakat günümüzde, rutin aşılar arasında yer alan kabakulak aşısı sayesinde, enfeksiyona nadir olarak rastlanıldığı görülmektedir.
Kabakulağa neden olan virüs çeşidi, kişiden kişiye çok basit yollarla geçebilmektedir. Virüsün geçme yolları arasında; tükürük, burun salgısı ve kişisel temasın ilk sıralarda yer aldıkları görülmektedir. Bu anlamda kabakulak virüsü taşıyan birisi ile yakın temasa geçmek, hastalığın görülme nedeni olarak bilinmektedir.
Kabakulak belirtileri ise bazı kişilerde çok hafif bir şekilde gözlemlenebilirken, bazılarında ise daha ağır şekilde görülebilmektedir. Kabakulak olan kişilerde belirtiler genellikle iki ila dört hafta sonrasında ortaya çıkmaktadır. Kabakulak virüsünün vücuda alınmasının ardından belirti gösterilmeyen döneme, kuluçka dönemi adı verilmektedir. Kabakulak belirtileri gösteren kişilerde ise genellikle; yorgunluk, vücut ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı, ateş, iştah kaybı görülebilmektedir. Kabakulak hastalığının ilerlemesi ile birlikte parotis bezlerinin şiştiği görülmektedir. Sonrasında ise çiğneme güçlüğü, ağız kuruluğu, eklem ağrıları, şişliğin oluştuğu bölgelerde ağrı görülebilmektedir.
Kabakulak Tedavisi Nasıl Uygulanır?
Kabakulak tedavisi için antiviral bir yöntemin bulunmadığı bilinmektedir. Viral bir hastalık türü olması dolayısıyla antibiyotik tedavilerine de cevap vermeyen kabakulakta, daha çok belirtilerin hafifletilmesi adına tedaviler uygulanmaktadır. Bu süreçte hastalara; istirahat etmeleri, yüzlerindeki şişmiş bölgelere buz uygulamaları, bol miktarda sıvı tüketmeleri, ılık ve tuzlu su ile gargara yapmaları, çiğnenmesi kolay yiyecekleri yemeyi tercih etmeleri, asitli ve soğuk içeceklerden uzak durmaları, uzmanların önerdikleri ateş düşürücü ya da ağrı kesici ilaçları kullanmaları önerilmektedir. Kabakulak hastalığı, aşı ile önlenebilen bir hastalık çeşidi olduğundan bu hastalığa yakalanmak istemeyen kişilerin mutlaka aşı yaptırmaları önerilmektedir. Kabakulak aşısı, genellikle üçlü karma aşı içerisinde bulunmaktadır.
(Haber Merkezi)