Gerede’de bir dönem Garnizon Komutanlığı görevi yapan ve Yarbaylık rütbesine ulaştığında Gerede için ardına bakmadan emekli olarak Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’na akademisyen olan Yrd.Doç.Dr. Emin Serin ile gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Serkan Candan arasında geçen söyleşi ile Serin’in gelecek planları, hayatında siyasetin olup olmayacağı ve projeleri gün yüzüne çıktı. İşte söyleşi içersinde Genel Yayın Yönetmenimizin sorduğu sorular ve Serin’in verdiği cevaplar:
Serkan CANDAN: Gerede’nin tanınmış bir simasısınız, fahri hemşehrimizsiniz. Şerefli bir meslekten emekli olmak, yıllarca yaptığınız ve Yarbay’lık rütbesine kadar ulaştığınız şerefli bir mesleği bırakıp “eğitim” uğruna ilçemize tekrar gelmeniz nasıl bir duygu?
Emin SERİN: “4 yıllık eğitimin verileceği Gerede Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nun açılacağı konusu gündeme geldiğinde çokta fazla düşündüğümü söyleyemem. Düşünmeden, kendi memleketime emekli olupta yerleşiyormuş havasında ilçeme geldim. Elbette ki akademisyenlik istediğim, gönlümün geçtiği bir meslekti. İnsanlara bir şeyler aktarabilmek, tecrübelerimizi nesillere iletmek her zaman istediğim bir şeydi. Ama mevzu Gerede olunca dediğim gibi kendi memleketime gidiyormuşçasına rahatlıkla akademisyenlik görevine talip oldum.
Burada yeni bir oluşum var. 4 yıllık Fakülte, ben Gerede’de Garnizon Komutanı olarak görevdeyken bile tartışılan bir konuydu. Gerede’ye 2001 yılında geldim, 2007 yılına dek Gerede’deydim. Hemen hemen görev dönemimin orta kısımlarında (2004-2005) bu konu tartışılmaya başlamıştı. O dönem işin içindeydik, sorulduğunda konuşuyor, fikirlerimizi sunuyorduk. Bunun belli bir noktaya gelmiş olması, sonuçlanmış olması sevindirici. Sonuçlanırken, burada bir görev üstleniyor olmak da benim için daha farklı bir duygu. Bu nedenle enteresan, duygularla anlatamayacağım bir hal, sevinç var bende. Daha mutlu olacağım şeylerin olacağı kesin.”
Serkan CANDAN: Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nda bundan sonra neler görürüz?
Emin SERİN: “Gerede Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu doğası gereği zaten büyüyecek. İlk yıllarda belki bu tartışıldı, şimdi hayat buldu, 100 öğrencinin alınacağı netleşti, bundan sonra bu artarak devam edecek. Arttıkça işin sosyal boyutlarına, akademik boyutlarına yansımalar olacak, bilim üretilecek. 2 Yıllık eğitimin verildiği Meslek Yüksekokulları’nda genelde ara eleman açığının kapatılması için bir eğitim misyonu, programı düzenlenir. Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu denildiği zaman iş daha farklı ilerleyecek. Gerede’de ihtiyaç olan, ihtiyacını duyduğumuz o dinamikler belki hayat bulacak, çeşitli projelerin olmasına fırsat sağlayacak, öğrenciler kapasitelerini reel sektörle birlikte uygulama ve hayata döndürme fırsatı bulacaklar. Halkı tanıyan, Gerede’yi bilen, Gerede’deki ekonomik durumu bilen, sektörleri bilen insanlar için de bu ayrıca keyif verici olacak. Çok rahatlıkla mülki idare ile yerel yönetimle, basınla, sanayicilerimizle, sivil toplum örgütlerimizle hatta ve hatta muhtarlarımızla projeler yapacağız. Güzel şeyler olacağı kanaatindeyim.”
Serkan CANDAN: Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nda sizce bahsedilen bu büyüme nereye kadar gider?
Emin SERİN: “Gerede Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu bölümleri için herhangi bir sınırlama yok. Bu yörede ihtiyaç olan, YÖK’ün de izin verdiği her bölüm elbette ki rektörlüğün de talebiyle açılabiliyor. Bu konuda sıkıntı yok! Zaten ihtiyaç olan bilim dalları ile ilgili bölümler açılıyor. Ama ben kanaatimi Gerede üzerinden yapayım, yorumlayım… Gerede, büyümeye müsait, popüler olmaya müsait, küçük dokunuşlarla da çok ciddi anlamda mesafe kat edecek derecede bir ilçe. Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’muzdan mezun olacak gençlerin tekrar Gerede’ye dönüşleri sağlanılarak belki Gerede’nin büyümesine katkı sağlanabilir. Eğitimleri esnasında oluşacak ekonomik döngü ile de Gerede ilçemiz bir efor elde edebilir ve hızlı bir ivme ile büyüyebilir. Yıllardır, “başkentin arka bahçesi” deriz Gerede için. Böyle bir konumda olduğumuzu unutmamamız lazım! Bu işin lojistik boyutu olabilir, farklı boyutları olabilir, bunlar tabi ki zamanla entegre şeyler.
Gerede Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nda ilk yıl belki hepimiz için bir tecrübe etme, ısınma dönemi olacak. Önümüzdeki yıl ciddi bir hız kazanılarak, Gerede’ye çok pozitif dönüşlerin olacağını düşünüyorum, inanıyorum ve inandığım için de Gerede’deyim.”
Serkan CANDAN: Bir müddet Gerede’den uzak kaldınız. Gerede’de bir değişim var mı?
Emin SERİN: “2007’de Gerede’den ayrıldıktan sonra ben Gerede’den kopmadım, kopmama da müsaade edilmedi. Ankara’da Geredeli büyük bir nüfus ikamet ediyor. Bu insanlarla hep temasım oldu, Gerede’ye geri dönüşlerimiz oldu, iletişimlerimiz devam etti. Dolayısıyla şimdilere baktığım görüntü penceresinde Gerede’den hiç gitmemiş gibiyim sanki. 2001 yılında Milli Güvenlik dersi vasıtasıyla derslerine girdiğimiz genç kardeşlerimiz yine askere gittiler biz gönderdik, evlendiler nikah şahidi olduk, çocukları oldu aynı şekilde yanlarında olduk. Bu iyi gözlem yapmamıza da sebep oldu belki. Ben ilk geldiğim yıllardan daha büyümeye hazır görüyorum Gerede’yi, büyümeye hazır bir psikoloji var. Yani o kapalı dönemden biraz daha küreselleşme dediğimiz dışa açıklık, büyümeye hazırlık atılımı yapmaya hazır olma psikolojisini şehir anlamında, şehirleşme anlamında biraz daha hazır halde görüyorum. Bu güne kadar coğrafi durumu gereği çok açık bir sistemle yaşanılmaya uygun bir şehir olsa da yine de insanlar, algılar, şehrin algıları kapalıydı. Şimdi biraz daha bunun açık olduğunu izliyorum. Yani turizm, girişimcilik, ekonomik gelişme anlamında insanların bakış açıları artık daha farklı. Sizler de Gerede’de basın noktasında çok büyük mesafeler kat etmişsiniz. Gurur duydum, şu anki durumunuz 5-6 yıl öncesinden çok çok farklı. Sizin gibi Gerede’de bir çok kurum artık daha farklı, devlet farklı işliyor belki bundan kaynaklanıyor ama iyi mesafeler kat edilmiş.”
Serkan CANDAN: Askeri düzenden sivil hayata geçmek nasıl bir şey?
Emin SERİN: “Ben şunu düşündüm hep; askeri disiplinden ziyade kişisel disiplin önemli. Kişisel disiplinin olursa her türlü kurumsal disiplinin üzerinde olursunuz. Şu anda “üniformanın üzerinizden çıkmasıyla ne değişti?” gibi sorular soranlar çok. Hiçbir şey olmadı, her şey yolunda, daha da iyi gidiyor. Zaten kişisel anlamda da bir disiplinimiz vardı ve onu da devam ettirdiğimiz sürece bulunduğumuz kuruma da faydalı olacağımı düşünüyorum.”
Serkan CANDAN: Peki, komutanım mı olacak yoksa hocam mı?
Emin SERİN: “İlk intiba her zaman önemlidir.”
Serkan CANDAN: Gerede’ye ne bırakacaksınız?
Emin SERİN: “Planlamam şu ve bu planlama belli bir felsefenin ürünü olacak; asla klasik bir şeyi bırakmayı düşünmüyorum. Klasik olacak olanı zaten herkes yapar. Gerede, büyümeye müsait, arayışları olan, arayışları olan gençlerin yaşadığı bir şehir dedik. Gerede’de yaşayan insanların ne avantajı var? Büyük şehre, popüler şehirlere yakın yaşıyorlar. Bizim gençlerimiz yada dışarıdan gelecek olan gençlerimiz Uygulamalı Bilimler konsepti altında eğitim gördükleri esnada temasları hep yenilikçi olacak. Yani Gerede’deki girişimcilik fikirleriyle, akademik disiplini birleştirerek reel sektörlerin ihtiyacı olan insan gücünü de bir beyin avcısı bakış açısıyla bütünleştirmek istiyorum. Elbette ki bu üniversitedeki meslektaşlarımızın, insanlarımızın destekleriyle olabilecek bir şey. Ciddi atılımlar yapılabilecek güzel projeleri burada hayata geçirmeyi düşünüyorum.”
Serkan CANDAN: Siyasete atılacak mısınız?
Emin SERİN: “Ben Gerede’ye görev ile alakalı geri dönüşümle beraber halkımız sağolsun bizlere gerekli ilgiyi gösterdi. Bir çok güzel örnekler yaşadım Gerede’de ve halen yaşamaya devam ediyorum. Bunların hiçbirisinin bir politik yada siyasetle alakalı bir adım olmadığını herkes biliyor. Bunların sonunda böyle bir adımın gelmesi de yine kırıcı olacaktır. Ama gelişen durumlarda, farklı bir boyut kazandırılıp, farklı bir bakış açısıyla bir görev verilmesi durumunda siyaset Türkiye’nin her bölgesinde olduğu gibi yapılması muhtemeldir. Buna kimse hayır demez, çünkü bu bir görev. Neden Silahlı Kuvvetlerdeki görev bırakılıp akademisyenliğe geçildi? Ana felsefe şu ki; görevin, ülkeye hizmetin yeri ve noktası olmaz. Her yerde, her noktada insan en iyisini yaptığı sürece ülkesine hizmet ediyor demektir. Bu bağlamda siyaset neden olmasın? Olabilir!”