Yeni Dünyaya Seyahat 2 -1
Okurlarımı “Yeni Dünyaya Seyahat 2” anılarımla yeniden selamlayıp, hep birlikte Ramazan ayının kutsiyetini huzurla yaşamak temennisiyle Yeni Dünyadaki gözlemlerimin üçünü paylaşıyorum.
Okumak Her Yerde.
Bir orman içi gezimizde çocuk oyuncaklarının ve orman içi yürüyüş yolunun olduğu bir parka gitmiştik. Burada çocuklar için tırmanma, atlama, kayma, denge sağlama gibi çeşitli bedensel becerilerin uygulanabileceği oyun yerleri vardı. Aileleri ile gelen iki ile on yaş arası çocukların buradaki serbest hareketleri onları hem eğlendiriyor, hem beden ve hem de güven duygularını geliştiriyor olmalıydı.
Güven duygusu deyince hatırıma Tenesse’de öğretmenleri eşliğinde iki yüz kadar ilkokul öğrencisinin Cumberland Ceverns adlı çok büyük bir yer altı mağarasına (rehberimiz uzunluğunun 45 km. olduğunu söylemişti) girdikleri geldi.
Çocuklar mağarada bir gece kalıp, birlikte hareketi, yardımlaşmayı, karanlığa uyumla bu tür yerlere olan merak ve korkularını yaşayarak gidermeyi öğrenmekteymişler. Yani özgüvenlerinin gelişimi canlı uygulamalarla desteklenmekteymiş. Bu defa gördüğüm bu orman içi oyun alanı da bir diğer uygulamaydı.
Burada dikkatimi çeken bir şey de oyun parkının yanında içinden kitap alınabilen küçük bir kitaplığın olmasıydı. Burada bilhassa çocuklara hitap eden, bazılarını büyüklerinde okuduğu kitaplar vardı. İsteyen buradan kitap alıp çocuk oyun alanı etrafındaki banklara oturup okuyor, giderken de dolaba bırakıyordu.
Oldukça sık olan ormanda Yürüyüş yoluna girdiğimizde çok daha ilginç olan şey yol kenarında yine camekânlı küçük stantlarda resimli bir hikâye kitabının sayfalarının belli aralıklarla yerleştirilmiş olmasıydı. Aileleriyle ormanda yürüyüşe katılan çocuklar yürüme esnasında bu sayfaları okuyarak hikâyede yazılanları muhtemelen hayallerinde de canlandırarak yaşıyorlardı.
Bu suretle de hem bedensel, hem zihinsel, hem görsel gelişimlerine katkı sağlanmış oluyordu. Ülkemizde böyle alanlar var mıdır bilmem?
Kıraathane.
Bir başka gün Gilette stadyumunun çevresinde bulunan sinema, üstü açık buz pateni, av ve avcılık ürünlerinin olduğu çok büyük bir marketi ve diğer alışveriş yerlerini gezdikten sonra dinlenmek, kahve içmek için Cafe Negro isimli bir yere girmiştik. Burası kahve almak için bekleyen, alçak sehpalar etrafında koltuklarda oturup kahvelerini içen hemen her yaştan insanlarla doluydu. Bazıları, bilhassa gençler dizüstü bilgisayarlarına bakıyor ve kitapları ile meşgul oluyorlardı. Bazıları da etrafı rahatsız etmeyecek şekilde kendi aralarında sohbet etmekteydiler. Benim burada da dikkatimi çeken sehpaların ve alçak masaların olduğu alanın bir duvarında kitap raflarının olmasıydı. Bazıları da kahvelerini içerken buradaki kitapları karıştırıyor okuyorlardı. Yani bu haliyle burası bir kıraathane yani okuma salonu gibiydi.
Devam edecek…