Eski bakanlar, DDK’nın hazırladığı raporda eski Cumhurbaşkanı Özal’ın ölümüyle ilgili ‘Turgut Özal’ın ölümü şüpheli’ ifadelerine yer verilmesini değerlendirdi.
Eski bakan Yaşar Okuyan, “Bu tip tartışmalar oluyor, biliyorsunuz sadece rahmetli Özal ile ilgili değil, rahmetli Kahveci’nin trafik kazasından sonra da aynı tartışmalar oldu. Kahveci de suikaste kurban gitti gibi şeyler söylendi. Biz rahmetli Kahveci’nin trafik kazası sonrasında, Mustafa Taşar ile kaza mahalline, Gerede’ye gittik. Orayı görmesek biz de daha sonra rivayet olunanlara ‘Allah Allah burada hakikaten bir suikast mi var?’ diyebilirdik. Böyle bir senaryo üretildi” dedi.
Okuyan, “Cumhurbaşkanının ölümü bir ani durum. Ambulansın olmaması, çevresindeki insanların ihmali gibi konular, irdelenmesi gereken konular. Ama bir tertibin sonucunda ya da bir suikast sonucunda Özal’ın öldüğü yönündeki iddiaları kişisel olarak inandırıcı bulmuyorum ” diye konuştu. Özal’ın cenazesi üzerinde otopsi yapılmamasının hatırlatılması üzerine Okuyan, “Bunlar hep dediğim gibi soru işaretleri olarak gündeme gelebilir. Olağanüstü durumları devlet organizmamızın içindeki birtakım eksiklikler olarak görmek lazım. Devleti biliyorsanız ‘Bunlar olabilir’ diye insanın aklına geliyor. Doğrudur diye söylemiyorum. Çünkü benzeri birçok hadiseyi kamu yönetiminde gördük. Hiç ümit etmediğiniz ani bir Hadise karşısında birçok önemli bürokratın, birçok önemli kuruluşun devlette hayret edilecek şekilde ‘Bu kadar da olur mu?’ dedirtecek ihmallerine ve eksikliklerine şahit oluyorsunuz” dedi. Okuyan “Benim şahsi kanaatim bu iddianın doğru olmadığı. Bu tamamen kanaat. Elimizde bir bilgi belge herhangi birşey yok. Devlet Denetleme Kurulu raporunda da bu soru işaretleri ışığında araştırmaların yapılması gerektiği vurgulanıyor. Araştırsınlar. Neticede Devlet Denetleme Kurulu böyle bir rapor vermiş. Şimdi gereğini yapmak devlete düşer. Savcılar araştırır, eğer o şüpheleri ortaya koyabilecek delillere ulaşırlarsa gereğini yaparlar” dedi.
Eski bakanlardan Güneş Taner de DDK raporuyla ilgili olarak “Bu şüpheyi duyan kişilerin ellerindeki deliller ve bulgular nedir bilemiyoruz. Tabii aradan bu kadar zaman geçtikten sonra, masa başında böyle bir bulgu bulmak kolay anlaşılabilen bir Hadise değil. Ama tabii devlette şüpheli olmak diye birşey yoktur. Devlet gerekeni yapar. Eğer bu şüphe varsa, bu şüpheyi gidermek için, yapmaları gereken şey bellidir.” dedi.