Ankara’da yaşayan Güler çifti, 1987 yılında doğan ve ardından öldüğü söylenen bebeklerinin başka bir aileye verilmiş olabileceği şüphesiyle yaşamlarını sürdürüyor. Ailenin hikayesi, kaybolan umutların peşinde yaşanan derin bir acıyı gözler önüne seriyor.
Güler çifti, 1987 yılının Ağustos ayında, Ankara’daki bir hastanede 7,5 aylık bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Doğumun ardından anne Türkan Güler’e, bebeğinin ciğerlerinin henüz gelişmediği ve bir süre kuvözde kalacağı bildirildi. Ancak ertesi gün aileye, bebeğin hayatını kaybettiği haberi verildi.
Türkan Güler, o günün hatıralarını şöyle aktarıyor: “İlk gün camdan kuvöz içindeki bebeğimi gördüm, ertesi gün ise bebeğimin öldüğünü söylediler. Hastane personeli, ‘Bebeği biz defnedeceğiz’ dedi. Biz de o anın şokuyla hastaneden çıktık. Ama içimde sürekli bir huzursuzluk vardı. Kulağıma ağlama sesleri geliyor gibi hissediyordum. Sonuçta anneyim, hiç ölmemiş gibi hissediyordum.”
Bir televizyon programında kendisine benzer olayların işlendiğini gören Türkan Güler’in şüpheleri artmaya başladı. Güler, “Programı izleyince etkilendim. Aynı benim yaşadığım olaylara benziyor. Birkaç gün sonra cesaretimi toplayıp hastaneye gittim. Orada bir görevliye, ‘Bu tarihlerde ben de çocuğumu kaybettim. Çocuğum yaşıyor, onu bulmak istiyorum. O tarihte Türkan Güler adına yapılan doğum belgelerini almak istiyorum’ dedim. Ancak, ‘Doğumevinde yangın çıktı, arşivdeki bütün dosyalar yandı’ yanıtını aldım. Belki beni göndermek için öyle söyledi.”
Baba Cengiz Güler de, eşinin doğum sonrası hemşirelerin bebeğin hasta olduğunu söylediğini hatırlatıyor. “Bir iki saat sonra çağırdılar, koridorda bana ölmüş bir çocuk gösterdiler. Bana gösterdikleriyle bizim doğan çocuğumuz farklıydı” diyor. Ayrıca, bebeklerinin cenazesinin kendilerine verilmediğini belirten Cengiz Güler, “Çocuğu almayın, biz onları toplu olarak gömüyoruz. Siz masraf etmeyin’ dediler. Biz de almadık. İçimde ‘çocuğum acaba yaşıyor mu yaşamıyor mu?’ diye devamlı şüphe içerisinde yaşadım” ifadelerini kullanıyor.
Cengiz Güler, çocuklarının başka bir aileye verilmiş olabileceğini düşündüklerini belirterek, “Ben hala ilk oğlumun yaşadığını düşünüyorum ve gelmesini istiyorum” diyerek yaşadığı derin acıyı dile getiriyor.
(AA)
