SAMSUN (AA) – Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ve Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Samsun Olgunlaşma Enstitüsü ve Sanat Merkezi'nin açılışına katıldı.
Bakan Özer, açılış töreninde yaptığı konuşmada, Karadeniz sahilindeki Samsun, Ordu ve Trabzon'da bakanlarla farklı bir renk, farklı bir iklimle ülkeyi kalkındırmak, daha güçlü kılmak için ellerinden gelen çabayı sarf edeceklerini söyledi.
Türkiye'nin son 20 yılda eğitimde devrimsel bir dönüşüme tanıklık ettiğini anlatan Özer, “Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde eğitimle ilgili devasa bir seferberlik başlatıldı. Derslikler yapıldı, okullar yapıldı. 2000'li yıllarda Türkiye'deki 81 ilde, 920 ilçedeki derslik sayısı sadece 300 bindi. Bugün 857 bin dersliği olan bir ülkeyiz. Okullaşma oranını artırmak için yapılan hamle, eğitimin demokratikleştirilmesi hamlesi oldu. Yani eğitimin önündeki tüm antidemokratik uygulamalar kaldırıldı.” dedi.
Ülkede eskiden başörtüsü yasağının bulunduğunu, kadınların başörtüsü nedeniyle en temel anayasal hakları olan eğitime erişiminin yasaklandığını dile getiren Özer, şöyle devam etti:
“Yükseköğretim kurumlarının önünde ikna odalarında kadınlarımıza şiddet uygulanıyordu. Bugün kadına şiddetle ilgili konuşanlar, o gün hiç konuşmuyordu ve imkanı olan kadınlarımız yurt dışına gidiyordu. Hatırlayın, bugün beyin göçüyle ilgili konuşanlar da o gün konuşmuyordu. 'Beyin göçü var, bu kadınlarımız niye kendi ülkelerinde eğitim alamıyor, başka ülkelere gidiyor?' diye. Hiç gündem bile olmuyordu. Bu yasak kaldırıldı bu dönemde.
Başka ne vardı? Katsayı uygulaması vardı. İmam hatip liselerinin ve meslek liselerinin yükseköğretime erişimini engelleyen yasak, katsayı uygulaması bu ülkede 12 yıl uygulandı. 1999'da başladı, 2012'de o da zorla kaldırılıyor. Danıştay iptal ediyor, tekrar değiştiriliyor, tekrar iptal ediliyor, tekrar bir şekilde vesayet odaklarıyla savaşlara tanıklık etti. Bugünlere öyle kolay gelinmedi ve katsayı uygulaması da Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde kaldırıldı.”
Türkiye'de son 20 yılda kitapların ücretsiz dağıtıldığını anımsatan Özer, 190 milyon yardımcı kaynağı da ücretsiz verdiklerini vurguladı.
– “5 yaştaki okullaşma oranı yüzde 11'den yüzde 99,86'ya çıktı”
Çocuğunu eğitime devam ettirme şartıyla ailelere finansman desteği sağlandığına dikkati çeken Özer, şöyle konuştu:
“Burslar verildi. Taşımalı eğitimle, eğitime erişemeyen garibanlar, ücretsiz şekilde taşıma ve eğitim kapsamında okullarına kavuştu, ücretsiz yemekler verilmeye başlandı ilk kez. Bugün konuşuyorlar, 'Tüm eğitim kademelerinde ücretsiz yemek vereceğiz'. Bunu başlatan zaten bu dönem. Bundan önce ücretsiz yemek diye bir şey yoktu. 1,8 milyon öğrenci ücretsiz yemek yiyordu, 6 Şubat itibarıyla bunu 5 milyona çıkarttık. Okul öncesi eğitimdeki tüm çocuklarımıza, tüm yavrularımıza ücretsiz olarak yemek veriyoruz. Bu sosyal politikaların bugünkü maliyeti, son 20 yıldaki sosyal politikaların maliyeti 525 milyar lira. Peki netice ne oldu? Netice şu oldu. 5 yaştaki okullaşma oranı yüzde 11'den yüzde 99,86'ya çıktı. Ortaöğretimdeki net okullaşma oranı yüzde 44'ten yüzde 99,17'ye çıktı. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranı yüzde 14'lerden yüzde 47'lere çıktı. Yani son 20 yıl bu ülkenin beşeri sermayesini en bereketli şekilde kullandığı döneme tekabül etti. Ortaöğretimdeki kızların okullaşma oranı yüzde 39'lardan yüzde 99'a yükseldi.”
Bakan Özer, halk eğitim merkezlerinin deprem bölgesindeki vatandaşların, kadınların özellikle ihtiyaç duyduğu giysilerin üretilmesinde aktif olarak çalıştığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu vesileyle 6 Şubat depreminde kaybetmiş olduğumuz tüm canlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. İnşallah devlet millet el ele vererek hızlı şekilde bölgemiz tekrar eski günlerine dönecek. Olgunlaşma enstitüleri çok kritik kurumlar. Baktığınız zaman, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra hızlı şekilde devreye alınan kurumlar. Amacı çok sembolik, tarihine bakarsanız, İstanbul'da Türk Müslüman kadın terzi yok. Hep azınlıklar var o dönemde. Sadece yerli el sanatları becerisi olan kadınları yetiştirmek için kuruldu. Bu kadar aslında yerli, milli bir başlangıcı var ve zaman içinde Türkiye'nin farklı noktalarına dağılarak geçmişten günümüze dokumanın, el işlerinin, sanatın, modanın taşındığı kurumlar, taşıyıcı kuruluşları olarak hizmet vermeye başlıyor.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın bu kurumlara da dokunduğuna işaret eden Özer, şunları kaydetti:
“Burayı farklı bir konsepte taşımaya çalıştı. Sadece geleneksel üretim teknolojileriyle sınırlı kalmasın, günümüzde de kullanılabilir ürünlere dönüştürüp geleceğe, yani günümüze taşımayla ilgili bir misyon üstlendi. Bu kapsamda İstanbul'da, Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsünün bohçayla, yeni bir markayla tanışması, diğer alanlardaki olgunlaşma enstitüleri de farklı açılımlarla devreye girdi. Daha sonra, ben eşime de teşekkür ediyorum. Hakikaten bu süreçlerden ben anlamam, sadece destek veririm. O da farklı şekilde kültür sanatla olgunlaşma enstitülerine yeni bir kanal açmaya çalıştı. Buradaki amaç şu; mümkün olduğu kadar şehirlerin tarihi kimlikli, karakterli binalarında olgunlaşma enstitülerinin atölyelerini, müzelerini, satış ofislerini ve aynı zamanda kültürle ilgili kütüphanesi, insanların çay içecekleri, orada vakit geçirecekleri, kafelerin olduğu bir yaşam merkezine dönüştürmek. Tarihi binalar içerisinde vatandaşın yaşadığı, kalp atışlarının olduğu mekanlara dönüştürmek.”
– “Kültürel ve sanatsal faaliyetleri de güçlendireceğiz”
Ticaret Bakanı Mehmet Muş da Samsun'un turizm, sanayi, ticaret ve üretim merkezi olmasının yanı sıra kültür merkezi yolunda da emin adımlarla ilerlediğine vurgu yaptı.
Samsun'un Karadeniz'in en büyük şehri olduğunun altını çizen Muş, şunları ifade etti:
“Türkiye'nin sayılı şehirlerinden, önemli bir sahil kenti. İki önemli ovası var. Hem tarımsal üretim noktasında ülkenin önemli yerlerinden hem de bu yapılarla beraber iyi noktaya geleceğiz. Geçen sene 1,3 milyar dolar ihracat yapan bir şehiriz. Üretim merkezi olarak baktığımızda, 1,6 milyara tekabül ediyor. Dolayısıyla bu rakamı ciddi şekilde yukarı çekmek istiyoruz. Bazı çalışmalarımız söz konusu. Onları hayata geçireceğiz. Tabii sanayi tarafını güçlendiriyorken, bir de kültür sanat tarafı var, bunun bir turizm ayağı var. Bunların entegre paket olarak değerlendirilmesi kanaatindeyim. O açıdan bir taraftan sanayiyi, üretimi, turizmi, tarımı güçlendiriyorken, bir taraftan kültürel ve sanatsal faaliyetleri de güçlendireceğiz.”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan ise Bakan Özer'in eşi Nebahat Özer'in, yapının olgunlaşma enstitüsü olması gerektiğini söylediğini aktardı.
Bugün bu binanın açılışını gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını dile getiren Karaaslan, “Sayın Milli Eğitim Bakanı'mızın kıymetli eşleri Nebahat Hanım, benimle ilk burayı gelip görüp, ondan sonra mutlaka olgunlaşma enstitüsü ailesine katılması gerektiğini söylediğini, burasıyla ilgili kurduğu hayalleri paylaştığını, duyduğu heyecanı hissettiğim günü dün gibi hatırlıyorum.” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Samsun Olgunlaşma Enstitüsü ve Sanat Merkezi'nin açılışı gerçekleştirildi.
Programa Vali Zülkif Dağlı, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, AK Parti Samsun Milletvekili Fuat Köktaş, Ticaret Bakanı Mehmet Muş'un eşi Eymen Muş ile öğretmenler katıldı.