GDO, kelime anlamı olarak genetiği değiştirilmiş organizma anlamına gelmektedir. GDO’nun elde edilme yöntemi olarak laboratuvar ortamları gösterilmektedir. Bu ortamlarda bazı mikroorganizmaların genetiği ile oynanmakta ve böcek gibi zararlı canlılara karşı dirençli olmaları sağlanmaktadır.
GDO Nedir?
GDO, organizmaların doğada kendi kendilerine değil laboratuvar ortamında değişikliklere uğratılması sonucunda oluşan bir durumdur. Laboratuvar ortamında genetiği değiştirilen mikroorganizmalar, bazı zararlı etkenlere karşı daha dirençli hale gelmektedirler. Genetiği değiştirilen gıdalarda rengin, tadın, kokunun, görünüşün, dayanıklılığın değiştiği görülmektedir. Bu sayede üretimin arttırılması hedeflenmiş fakat üretim arttırılırken besinlerin sağlık açısından faydaları göz ardı edilmiştir.
Türkiye’de GDO’lu besin üretiminin yasak olduğu bilinmektedir. Ülkede satılan GDO’lu ürünlerin ise yurt dışından getirildiği bilinmektedir. GDO’lu besin üretiminde ilk sırada %50’lik pay ile ABD yer almaktadır. GDO’lu besin üretimi sayesinde üretimin ve bu üretimden elde edilen gelirin artması hedeflenmektedir. Son dönemlerde ise GDO’lu besinlere karşı bir farkındalık yaratılmış ve çoğu Avrupa ülkesinde üretimleri kısıtlanmıştır.
GDO’lu Besinler Nelerdir?
Dünya genelinde pek çok besinde GDO içeriği bulunduğu bilinmektedir. Bu besinler arasında yer fıstığı, pirinç, patates, havuç gibi gıdaların yer aldığı bilinse de GDO’nun en çok bulunduğu ürünler şunlardır;
- Aspatram: Sentetik tatlandırıcı olarak bilinen bir üründür. İçerisinde iki adet doğal aminoasit bulunmaktadır. Aspatramın kansere neden olduğu ile ilgili kanıtlanmış bir çalışma olduğu bilinmemekle birlikte, aspatram verilen bazı deney farelerinde lenf kanseri oluşumu gözlemlenmektedir.
- Kanola Yağı: GDO’nun en çok kullanıldığı ürünlerden biri olan kanola yağı’nın %80 oranında genetiği değiştirilmiş olduğu bilinmektedir. Bu üründe yapılan genetik değiştirme işlemlerinin tarım ilacı zararlarını azaltmak adına gerçekleştiği bilinmektedir.
- Süt: Bazı ineklere rGBH hormonu verilmesi ile daha fazla süt üretiminin sağlandığı bilinmektedir. Avusturalya’da yasaklanan bu hormonun ABD’de yasal olduğu görülüyor.
- Soya: Böcek ve mantarlara karşı daha dirençli olmasını sağlamak, protein, yağ, vitamin bakımından zenginleştirmek için soyada GDO kullanımı görülmektedir.
- Mısır: ABD’de yoğun miktarda üretilen mısırın yaklaşık olarak %25’inin genetiğinin değiştirildiği biliniyor. Aynı zamanda mısır içeren salata soslarında, margarinde ve mısır ununda da GDO kullanımı tespit edilmiştir.
GDO’nun Zararları Nelerdir?
GDO’lu besin zararları ile ilgili yapılan araştırmalarda GDO’nun, her ne kadar böceklerin ve tarım ilaçlarının kötü etkilerinden koruduğu ortaya koyulsa da insanlar üzerinde de olumsuz etkilerinin olduğu bilinmektedir. Bu olumsuz etkiler arasında ilk sırada insan vücudunda tam anlamı ile parçalanamamaları yer almaktadır. Aynı zamanda GDO’lu besinler, alerjik reaksiyona sahip kişilerde sağlık problemlerine yol açabilmektedir. GDO’nun pek çok kanser çeşidine yakalanmada zemin hazırladığı bilinirken, antibiyotik kullanımlarının etkilerinde azalmaya yol açtığı da görülmektedir. GDO’lu besinler sadece insanlara değil, ekosisteme de zarar vermektedir. Bu anlamda rüzgâr ile birlikte doğal türlere karıştığı ve biyoçeşitliliğe zarar verdiği bilinmektedir.
(Haber Merkezi)