19 Eylül Gaziler günü dolayısıyla özel söyleşi yaptığımız Geredeli Kore’nin son gazilerinden, Gazi Basri Yıldırım, çarpıcı savaş anılarını tören alanında özel söyleşide anlattı.
Kore’de kahramanca savaşan ve 14 ay boyunca yaşamla ölüm arasında kaldığını belirten İlçemiz Samat Köyü nüfusuna kayıtlı Basri Yıldırım, o günlerde yaşadıkları zorlukları anlattı.
1950 yılında Kore’de Çinlilere karşı cephede savaşan 85 yaşındaki Basri Yıldırım, korkusuzca savaşarak bugünlere gelip, Kore Gazisi unvanıyla adını tarihe yazdırdı.
Yıldırım, ayağından ve kolundan yaralanan ama ülkelerini en iyi şekilde Asya topraklarında temsil ederek binlerce şehidin verildiği çatışmalarda yara almalarına rağmen sağ olarak kurtulmayı başardı. Kahraman Türk ordusunun üyesi olan Yıldırım, Kore’de yaşadıkları o zorlu yaşam anını ve savaşı, aktardı.
Asya topraklarında Ülkemizi temsil ederek bir günde 6 şehidin verildiği çatışmalarda yara almalarına rağmen sağ olarak kurtulmayı başardı. Kahraman Türk ordusunun üyesi olan Yıldırım, Kore’de yaşadıkları o zorlu yaşam ve savaşı anlattı. Cephede düşman ordusu ile çarpışırken arkadaşlarının gözleri önünde şehit olduğunu söyleyerek, “O günlerde çok sıkıntılar çektik. Allah yaşadığımız o anı bir kere daha kimseye yaşatmasın” dedi.
85 yaşında olduğunu söyleyen Basri Yıldırım, “21 yaşımda yani 25 Haziran 1950 tarihinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, müdahale kararı aldığında, Kore’ye asker göndermeyi ilk teklif eden ülke ‘Türkiye’ oldu. Bende o zamanlar askerdim. Türk askeri gücü, 1 tugay ve 241. Piyade Alayı, Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasına verildi” dedi.
Kore Gazisi Basri Yıldırım, 1950’li yıllarda Bolu’dan yola çıktık. Uzun ve yorucu bir gemi yolculuğunun ardından harp edilen Kore’ye ulaştık. Gemilerde her türlü konfor vardı. Ortalama 25 gün süren deniz yolculuğunda, teorik ve silahlı eğitimle değerlendirildik. Bizlere Kore savaşları bilgileri veriliyor, derslerde değişik savaş eğitimleri öğretiliyordu. Ayrıca, beraberlerinde götürdükleri Amerikan M1 piyade tüfeği atışları yaptırılıyordu” diye konuştu.
Kaldığı 14 ay süre boyunca mevzide görev yaptığını anlatan Yıldırım, “Kore’de birkaç gün taarruz birkaç gün de savunma yapardık. Ayda iki gün istirahat ederdik. Bir bölük her gün tatbikata gider bende bölükle giderdim. En sonunda komutanıma muhabere yani telsizde görev yapmak istemediğimi söyledim. Çünkü bölük hafta da bir kez giderken ben her bölükle giderdim. En tehlikeli kısım muhabere kısmıydı. Çünkü en önde ben giderdim. Telsiz 18 kilo gelirdi. Bölüğe haber amaçlı ben ilk giderdim” diye anlattı.
“Ölümden döndüm”
Mevziiye giderken ölümün ucundan döndüğünü söyleyen Yıldırım, başından geçen olayı anlatan şöyle anlattı:
“Bir gün yine mevzi alanına gidiyoruz. Bölük mevziiye giden yokuşu aştı. Ben 18 kilo telsiz ile aşamadım. O sırada bir ateş hattında kaldım. Üzerimizden mermiler yağıyor. Ben o sırada havan topu düşmüş büyük bir kuytuya girdim yattım. Adeta ölümün ucundan döndüm. Bölükten beni arıyorlar ne kadar zaaiyat var diye. O sırada bizim bölük ateş etti. Karşı tarafın ateşi durduğunda ben öyle gidebildim. Bölüğüme vardığımda 3 şehit verdiğimizi gördüm. Orada benim vermiş olduğum talimatlar ve koordinatlar üzerine karşı tarafa zarar verebildik. Yoksa daha fazla şehit verebilirdik. Mevzi alanından dönerken de 3 askerin mayına basması üzerine şehit verdik. Bir günde 6 tane şehit verdik. 14 ay boyunca sürekli böyle çatışma ve hayatta kalma mücadelesi verdik.”
Bir çatışma anında düşen havan topuyla bacağından ve kolundan yaralandığını söyleyen Yıldırım, “Vadesi dolmayan rızkı dünyada tükenmeyen insan ölmüyor” dedi.
İstişaresiz yapılan işten zararlı çıkılacağının altını çizen Yıldırım, “Bir gün yine cephedeyiz. Düşman tarafından çember içine alındık. 3 gün o çemberin içinde kaldık. Hiç zayiat vermemiştik. Türk Tugayından izinsiz istişare yapılmadan ve habersiz kalkan uçak karşı mevziiyi bombaladı. Biz kaçacağız diye kendi kendimize çok zayiat verdik. Artık bizim bölük teslim olmuş. O sıra da iki şehit verdik” diye anlattı.
Yıldırım, geleceklerinin son 2 ayında artık muhabere görevini bırakarak, Yüzbaşının yanında durup komutanına ve arkadaşlarına mevzi kazdığını kaydetti.
Başından geçen üzücü olayı anlatırken duygularına hakim olamayan Yıldırım, “Komutanımız bize ziyarete gelmişti. Mevzi de gezen komutanımıza havan mermisi isabet etti. Gözünden giren mermi yle dolayısıyla orada hayatını kaybetti. Barış oldu. Ateşkes sağlandığı halde geleceğimiz gün karşı tarafın havan topuna maruz kaldık. Adanalı bir arkadaşım vardı. O gün şehit oldu. Bu gibi daha nelere şahit olduk” dedi.
Türk ordusu müttefik olarak katılsa da o günkü savaşlarda önemli kayıplar verdiklerini söyleyen Yıldırım, “Allah tüm ulusumuza bir daha o günleri yaşatmasın. Çok zor ve daha anlatamadığımız onlarca konu ve başımızdan geçen olay var. Temennim artık o savaşlar sadece bizlerde birer anı olarak kalır ve tekrarı yaşanmaz” diyerek sözlerini hüzünlenip sözlerini tamamladı.