İspanya’da aşırı sağcı partiler kendilerini Endülüslü Müslümanların ağır kayıplar sonrası ülkeden sürülmesini ifade eden “Reconquista” (yeniden fetih) hareketinin temsilcileri olarak niteliyor. Müslümanların ağır kayıplar verdiği savaşlar ve bu savaşların Hristiyan komutanları sık sık referans alınıyor.
İspanya’da faaliyet gösteren Aşırı Sağ Araştırma Merkezi Derneği (CINVED) Başkanı Sergio Gracia, AA muhabirine, Reconquista kavramını ve tarihi ile bu hareketin Müslüman karşıtı saldırılarda neden kullanıldığını anlattı.
Gracia, İspanya’da aşırı sağcı söylemlerde sıklıkla kullanılan Reconquista’ya atıfta bulunan kavramlara değinerek, İspanya’yı geri almak isteyen Hristiyan kralların Müslümanları ağır yenilgiye uğrattığı Las Navas de Tolosa Muharebesine (El-Ukab Çarpışması), sıklıkla referansta bulunulduğunu ifade etti.
Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki iki camiye saldırı düzenleyen Brenton Tarrant’ın silahına “Pelayu” yazdığını belirten Gracia, “(Don) Pelayu, Arap yöneticilere isyan ettikten sonra kuzey İspanya’da Asturias Krallığını kuran Hristiyan kralın adı. Reconquista ile ilgili aşırı sağ söylemde bu krala mitolojik kahraman özelliği atfediliyor.” dedi.
Gracia, İspanya’da ayrıca Reconquista adlı aşırı sağcı hareket olduğuna dikkati çekerek, bu grubun sosyal medya hesaplarında da Asturias Krallığının kurucusu Don Pelayu’nun, Endülüs Emevilerini yendiği Covadonga Muharebesine atıfta bulunduğunu aktardı.
“İspanya’da 13 aşırı sağcı, Neonazi parti seçimlere katılıyor”
Reconquista kavramının İspanyol milliyetçilerinin kimliğinin parçası olduğunu ve aşırı sağcılar tarafından sıklıkla kullanıldığını dile getiren Gracia, şu ifadeleri kullandı:
“İspanya’da Reconquista ifadesi aşırı sağcı siyasi partiler, sosyal hareketler ve kişiler tarafından sıklıkla kullanılıyor ve şu an 13 aşırı sağcı, Neonazi parti seçimlere katılıyor. Bunlar arasında Vox, Espana 2000, Democracia Nacional, La Falange, Falange Espanola de las JONS, Alianza Nacional, Hacer Nacion gibi partiler bulunuyor. Ayrıca ülkede 30’dan fazla aşırı sağcı sosyal hareket var. Bu hareketlerden bazıları son yıllarda şiddet eylemleriyle bağlantılarını ortadan kaldırmak için bir siyasi partiyle birleşti.”
Gracia, İspanya’daki Müslüman karşıtlığının tarihsel olarak diğer Batılı ülkelerinkinden farklı olduğuna işaret ederek, etnik yapı, sömürge sonrası tarih gibi faktörlerin İspanya’da “söylemsel Müslüman karşıtlığını” yaygınlaştırdığını ve aşırı sağ parti aktörlerinin konuşmalarına yansıdığını kaydetti.
İspanya’da Müslüman karşıtı söylemlerde sıklıkla “terörist, işgalci, yabancı veya radikal” ifadelerin kullanıldığını belirten Gracia, bu kelimelerin sayıları azımsanamayacak kadar çok olan aşırı sağcı siyasi partiler ve onlara bağlı medya kuruluşları tarafından yaygın şekilde kullanıldığını söyledi.
“Aşırı sağın hakim olduğu yerel yönetimlerde kurumsal Müslüman karşıtlığı söz konusu”
Gracia, İspanya’da aşırı sağcı siyasilerin Müslümanlara yönelik nefret söylemleri ve paylaşımlarının sıradan hale geldiğine vurgu yaparak, şöyle devam etti:
“Aşırı sağcı siyasetçiler, cami inşası, Müslüman mezarlıkları, okullarda din dersi verilmesi gibi girişimlere karşılar. İspanya’da bu konular genellikle yerel hükümetlerin tasarrufunda. Bu nedenle aşırı sağın hakim olduğu yerel yönetimlerde kurumsal Müslüman karşıtlığı söz konusu oluyor. İspanyol medyasında her gün, aşırı sağ siyasetçiler ve medya yorumcuları tarafından Müslümanları aşağılayan söylemlerin kullanılması, toplumda var olan ayrımcı uygulamaları ve dışlamayı güçlendiriyor.”
İspanya’da Müslüman karşıtı söylemin göçmenler için daha yoğun kullanıldığının altını çizen Gracia, göçmenlerin dış görünüşleri, kıyafet tarzları, ten renkleri gibi belirgin farklılıklarının, onları hedef haline getirdiğini dile getirdi.
Gracia, Müslüman olan veya Müslüman bir aileden gelen İspanyolların daha az Müslüman karşıtlığına maruz kaldığını kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Müslüman karşıtı eğilimlerin daha yaygın olduğu yerler eğitim kurumları ve iş yerleri. İspanya’da özellikle okullarda Müslüman karşıtı olaylarda artış gözlemliyoruz. Okullarda Müslüman öğrencilerin maruz kaldığı zorbalık, iş yerindekilere kıyasla daha büyük sorun olarak kabul edilebilir. Bu tür olaylar genellikle sosyal medya ve internet platformlarında da yayılıyor ve ayrımcılık ve nefret söylemi içeren tartışmalara neden oluyor.”
(Haber Ajansı)