Türkiye’nin en büyük tek parça subasar ormanı olan Sakarya’daki Acarlar Longozu, iklim değişikliği ve çevresel etkilerden korunarak gelecek nesillere aktarılacak.
Sakarya’nın Karasu ve Kaynarca ilçeleri sınırlarında bulunan Acarlar Longozu, yerli ve göçmen kuş türleri, beyaz nilüferleri ve endemik bitkileriyle dünyanın nadir subasar ormanlarından biri olarak kabul ediliyor. 1998 yılında birinci derece Doğal Sit Alanı ilan edilen longoz, zengin ekosistemiyle dikkat çekiyor.
Bölgedeki 180 kuş türünün önemli bir kısmının nesli tehlike altında bulunurken, longoz bu kuşlara üreme ve konaklama alanı sağlıyor. Aynı zamanda balık, böcek, sürüngen ve memeli türlerine de ev sahipliği yapan bu eşsiz alan, 3’ü endemik olmak üzere yaklaşık 500 farklı bitki türünü barındırıyor.
Çevresel Tehditler ve Alınan Önlemler
Acarlar Longozu’nun doğal yapısını tehdit eden unsurlar arasında iklim değişikliği, kuraklık, tarımsal faaliyetlerde aşırı gübre ve kimyasal ilaç kullanımı, bilinçsiz ağaç kesimi, kumul hareketleri, aşırı yerleşim, su ve çevre kirliliği yer alıyor. Bu tehditlere karşı, bölgenin korunması ve canlı çeşitliliğinin sürdürülebilmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yürütülüyor.
“Buranın korunması için gayret ediyoruz”
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, Acarlar Longozu’nun korunmasına yönelik çalışmalara büyük önem verdiklerini belirtti. Longozun 7,5 kilometrelik bir alana yayıldığını ifade eden Alemdar, çeşitli bitki ve kuş türlerinin burada yaşam sürdürdüğünü vurguladı.
Kaynarca’da yılın ilk çeyreğinde yeni bir arıtma tesisinin faaliyete geçirileceğini açıklayan Alemdar, longozun etrafında 1,5 kilometrelik yürüyüş alanı oluşturularak vatandaşların doğayla iç içe vakit geçirebileceği bir sosyal alanın planlandığını söyledi.
“Büyükşehir, ilçe belediyemiz ile Su ve Kanalizasyon İdaremizin hassasiyetiyle burayı korumaya çalışıyoruz. Önümüzdeki günlerde yapacağımız çalışmayla Kaynarca Altyapı ve Arıtma Tesisini de devreye aldıktan sonra longoz çok daha temiz, çok daha kullanılabilir hale gelecek. Longoz, ülkemizin her tarafından gelen ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor. Ziyaretçi sayısının artacağını düşünüyorum. Biraz daha tanıtımına da önem vererek buradaki farklı güzelliği herkesin görmesini sağlamaya çalışıyoruz.”
“Longozun mutlaka korunması gerekiyor”
Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu Yiğit, sulak alanların ekosistem çeşitliliği açısından kritik bir öneme sahip olduğunu belirtti.
Yiğit, subasar ormanlarının iklim değişikliğine karşı savunmasız olduğunu belirterek, bu bölgelerde su seviyesinin yılın belli dönemlerinde doğal olarak azaldığını ifade etti. Bu tür hassas alanların sürdürülebilir şekilde yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Yiğit, şu açıklamada bulundu:
“Sürdürebilirliğinin sağlanabilmesi için bu kırılganlık kriterlerinin azaltılması gerekiyor. Acarlar Longozu için de aynı şey geçerli. Çok kıymetli bir ekosistem, kuşların göç alanı üzerinde olması sebebiyle ve diğer bitki çeşitliliği açısından çok önemli bir alan. Mutlaka korunması gerekiyor. Bununla ilgili Mahalli Sulak Alan Komisyonunda da yaptığımız yönetim planı var. Bu yönetim planı çerçevesinde yetkili belediyeler, DSİ, orman müdürlükleri ve üniversiteler gibi birçok kurum, altyapısından üstyapı çalışmalarına kadar kurumlara göre planlanmış durumda.”
Yiğit, iklim değişikliğine bağlı olarak yağış düzensizliklerinin sulak alanları daha fazla etkilediğine dikkat çekerek, longozun yalnızca kendisinin değil, çevresindeki tampon bölgenin de koruma altında olması gerektiğini söyledi.
Halkın bilinçlendirilmesinin önemine değinen Yiğit, şu değerlendirmede bulundu:
“Belediyenin son dönemde yaptığı çalışmalar takdire şayan. Bunun artırılması gerekiyor. Orada ne tür canlıların yaşadığı, ne kadar kıymetli olduğu ve nasıl korunması gerektiği, atıkla asla kirletilmemesi gerektiği konusunda insanların bilinçlendirilmesi de önemli. Burada üniversitemize de iş düşüyor. Bütün bunları yaptığımızda Acarlar Longozu gibi çok kıymetli bir alanı korumamız ve sürdürebilirliğini sağlamamız daha kolay olacak.”
Yiğit, su kaynaklarının korunmasının yaşamsal önem taşıdığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
“İklim değişikliğiyle karşılaşmaya başladığımız en büyük problem, su kaynakları problemi. Su kaynaklarını koruyabilmemiz için göller, akarsular ve yeraltı sularının iyi yönetim ve sürdürebilirliğini sağlayacak planlamayla devam etmemiz gerekiyor. Her damlasını, her santimetreküpünü çok iyi koruyarak planlamaların denetlenmesi, hayatın sürdürebilirliği için önemli.”
(AA)