TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof.Dr. Burhan Kuzu, 1993 ve 2007 yıllarının, Türk siyasi tarihinde incelenmesi gereken iki yıl olduğunu söyledi. Kuzu, Adnan Kahveci’nin Gerede’de yaptığı trafik kazasının derinden incelenmesi gerektiğini ifade etti.
Atılım Üniversitesi Geleceğin Liderleri Topluluğu tarafından düzenlenen “Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi” konulu konferansa TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu katıldı. Üniversitenin, Orhan Zaim Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansta Kuzu, öğrencilere, başkanlık sistemi ile ilgili bilgi verdi. Konferansın sonunda öğrencilerin sorularını cevaplayan Kuzu, merhum Bakan Adnan Kahveci’nin ölümü ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Burhan Kuzu, 1990’lı yıllarda JİTEM’in, derin devletin, yurt içinin yurt dışının olaylara çomak soktuğu yıllar olarak değerlendirdi. Kuzu, “1993 yılına baktığınızda Uğur Mumcu’nun öldürülmesi, Eşref Bitlis’in öldürülmesi, Madımak olayı, Turgut Özal’ın öldürülmesi, 2 büyük çapta subayın öldürülmesi, Adnan Kahveci’nin Gerede’de yaptığı trafik kazası. 8-10 tane önemli olay var o dönemde. Ecel eceldir ama bu kadar acı ecelin hepsinin aynı yıllarda olması. Olur, Allah’ın takdiri bir şey demem ama insan biraz zorlanıyor bunları söylerken.” diye konuştu.
Kuzu, sözlerinin devamında, Adnan Kahveci’nin Gerede’de yaptığı trafik kazasının derinden incelenmesi gerektiğini ifade etti.
Kuzu, şöyle konuştu: “Adnan Kahveci olayı durup dururken gündeme gelmedi. Özal çok yakından tanıdığım bir liderdir. Kendisinin vefatıyla alakalı olaylar o günden bugüne hiç kesilmedi. Olayların seyri de hep şüphe çekiyor. Normal ölüm de olabilir ama olaylara baktığınız zaman, Kartal Demirağ meselesinde kurşun isabet etmiyor, o bir takdiri ilahi ama ondan sonra Korkut Özal’ın bana söylediği, (Turgut abi, bu işin üzerine gidelim dediğimde, ‘sakın ha bu işi kurcalamayın işin içerisinde o günün MGK üyelerinin bile bulunduğunu’, dolayısıyla bu işin devlete zarar vereceğini söyleyerek konuyu tamamen kapatmamızı istedi) demişti. Ayrıca Özal’ın vefatı ve onun arkasından yaşananlar, adli tıp raporuna bakıyorsun, 16 Nisan günü gece Semra Hanım rahatsızlanıyor. Kardiyolog doktor geliyor, sanki Özal için gelmiş zannediyorsunuz, muayene ediyor Semra hanımı ‘normale döndü’ diyor. O gün saat 4’te yatıyor, 8.5’ta kalkıyor, gece saat 3’te bir kola veriliyor. Bu kolayı veren görevlilerden biri Kanada’ya diğeri Honduras’a kaçıyor. Bu iki ülkenin de Türkiye ile yardımlaşması yok. Bu çok planlı ve projeli bir şekilde oluyor. GATA hazırlanıyor. GATA’ya gidiyor araç, aracı döndürüyorlar Hacettepe’ye, doğru çocuk bölümüne, arkasından yanlış geldik, büyüklerin bölümüne. Alınan kanın kaybolması. Olaylar zinciri birbirini kovalıyor.”