Geçmiş Zaman Olur ki…
İçimizden Biri
“Adapazarı’nda yaptırdığım 3 tekerlekli bisikletle mahalle aralarında ve Esentepe’de, top sahasında, kadınlar panayırında kurulan cambaz gösterilerinde, panayırda, düğün ve derneklerde dolaşarak seyyarcılık yaptım uzun yıllar. 3 tekerlekli bisikletten sonra yine 3 tekerlekli motorlu bir Tribtörle bu işi devam ettirdim. Yolcu taşımacılığının at arabası ve faytonla, sonraları bir iki ciple yapıldığı o yıllarda (1970 öncesi) Gerede etrafındaki petrol ofislerine mal ve ekmek taşırdım. Bu sayede 700 liraya yaptırdığım 3 tekerlekli bisikletin parasını bir yılda ödemiştim.
Dondurma işi yazın olurdu. Kışa doğru Belediye tarafından getirilip halka satılan kışlık odunları eşimle birlikte önceleri cereyanlı sonraları motorlu daire bıçkı ile keserdim. Yine kış akşamlarında Kaççıların Altıncı Ziya’nın dükkanı önünde bardağı 30 kuruşa salep satardım. Panayırdan sonra da yine 3 tekerli bisiklet aracımla kestane kavurarak çarşıda satardım. Bu sayede geçimimi sağlardım.
1974’ten itibaren dondurmacılığın yanında, aldığım Murat 124 ile 1994’e kadar taksicilik yaptım. Şimdi emekliyim. Oğlum Şenol’la birlikte dondurmacılığa devam ediyorum. Bu mesleği o sürdürüyor şimdi. Büyük oğlum Cemil öğretmenlik yapıyor. Eskisi gibi zor değil tabi, ama şimdi ihtiyaçlar çok daha büyük. Şenol’un aldığı minibüse koyduğumuz jeneratörlü soğutucu dolapla her yere gidebiliyor ve dondurma satabiliyoruz. Eskiden imal malzemesi kısıtlı olduğundan sadece kaymaklı dondurma yapardık. Şimdi her çeşit yapılabiliyor. En fazla sade ve çikolatalı satılıyor.”
Diye bitiriyor, şimdi 70 yaşında, hala dinç ve çalışma azmi ile dolu Dondurmacı Nazif ağabey sözlerini. Hatıralarının etkisiyle hüzünlenen gözleri hala mücadele ediyor hayatla. Sağlıklı uzun ömürler dilerken kendisine, hatırlattığı rahmetlilere Fatiha gönderiyorum.
Şubat 2003’ten on altı yıl sonra Şubat 2019 Allah rahmet eylesin.
Değerli dostlar rahmetli Dondurmacı Nazif abi ile yaptığım bu söyleşiden sonra zaman zaman karşılaştığımızda hala o eski canlılığında “Eski Toprak” tabirinin ne kadar doğru olduğunu, o ve onun gibilerin yokluklarla yoğruldukları mücadelelerinde hayata nasıl tutunduklarını, ailelerini nasıl mutlu yaşatmaya çalıştıklarını bir daha görürdüm.
Zaman çok değişse de onların yetiştirdiği nesiller de yine onlar gibi emekle yaşamaya devam ediyorlardır muhakkak. Hani ne derler “Asıl azmaz, bal kokmaz, soyu belli olanın karakteri bozulmaz.”
Allah’ın rahmetiyle tüm ölenlerimizin mekânları cennet olsun.