Kastamonu Turizm Endüstrisi Birliği (TUREB) ve Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi işbirliği ile UNESCO tarafından Dünya Kültür Miras Listesi’ne alınan “Kasaba Köyü Mahmut Bey Cami” ile “Ormancılık ve Tabiat Turizmi” konulu toplantı gerçekleştirildi.
Toplantıya Vakıflar Bölge Müdürü Erdal Pınar, Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alptekin Sökmen, Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Muharrem Avcı, Yabancı Diller Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Dr. Hatice Demir, Kastamonu TUREB Başkanı Fikri Yazan, TUREB üyeleri, İl Genel Meclisi Üyeleri ve mahalle muhtarları katıldı.
“İnsanları bir şekilde Kastamonu’ya çekmemiz lazım”
Kastamonu’nun en büyük sorununun tanıtım olduğunu belirten Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alptekin Sökmen, “Ben, Kastamonu Turizm Fakültesinde 2 sene 7 ay önce göreve başladığımda durum profilini çıkarttık. Yapmak istediklerimizi belirlemiştik. Bu üniversite ormancılık ve tabiat turizminde ihtisas üniversitesi. Dolayısıyla devlet diyor ki Kastamonu ve Kastamonu Üniversitesi siz tabiat turizminde ilerlemelisiniz. Çünkü burası bozulmamış bir cennet. Çok güzelliklerimiz var. Yaylalarımız var, şelalelerimiz var, mağaralarımız var. Biz bunu nasıl geliştirebilirizin derdine düştük. Ama bir sıkıntıyı da gördük. Bizde her şey var ama bu tanınmıyor. Kastamonu Ankara’ya çok yakın ama insanlar bilmiyor. İstanbul’a çok yakın ama insanlar bilmiyor. İnsanların Kastamonu’ya gelmesini sağlayacak etkinlikleri biz yapamamışız. Herkes çaba sarf etmiş ama yine de tanıtımda istenilen duruma gelinilememiş. Biz tüm paydaşlarımıza üniversite ve fakülte olarak destek olmaya çalışıyoruz. Bizim bu şehrimizin tanıtımını yapmamız lazım. İnsanları bir şekilde buraya çekmemiz lazım. Bu ancak etkinliklerle olur, bu ancak festivallerle olur. Burada da muhtarlarımızın Kastamonu’nun tanıtımı ile ilgili olarak mahalle sakinlerini bilgilendirmesi gerekiyor” dedi.
“İnşallah Kültür Rotası Projemiz de hayat bulur”
Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Muharrem Avcı ise, UNESCO’nun Birleşmiş Milletler nezdinde kültür ve eğitimle ilgili önemli bir teşkilat olduğunu söyleyen Avcı, “2’nci Dünya Savaşı’nda milyonlarca insan öldü, birçok yer tahrip oldu ve tarihle benzeri hiçbir şey neredeyse kalmadı ama UNESCO burada bir görev üstlendi, dedi ki ‘Dünyadaki kültürel mirası derleyelim, kültürel değerlerimizi koruyalım, kaybetmeyelim, gelecek kuşaklara aktaralım’ Dünyadaki kültürel mirası derlemek için her ülkenin içerisinde UNESCO birimleri oluşturdu. Mesela Türkiye’de, Türkiye Milli Komisyonu’nu oluşturdu. Onun başında da şu anda Prof. Dr. Oğuz Öcal var. Dolayısıyla her ülkenin milli komitesi diyor ki ‘Benim ülkemde şunlar kültürel miras özelliği taşıyor’ bunu UNESCO üst merciine iletiyor. Orada değerlendirmeler, toplantılar oluyor. 2019 yılı Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri’nin vefatının 450’nci yıl dönümüydü. Dedik ki ‘2019’da Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri’ni dünyaya duyurabilir miyiz? Yani dünyaya kabul ettirebilir miyiz?’ Nasıl ki Mevlana, Ahi Evran, Yunus Emre yılı var, ‘Şeyh Şaban Veli yılı da olabilir mi?’ diye böyle bir çalışma yaptık. Bir çaba sarf ettik. İnşallah 500’üncü yılda tekrar gündeme gelir. Ama ne oldu, 2018 yılında TÜRKSOY bizim Türk Dünyası Kültür Başkenti yaptı. Oradaki çaba buraya yansıdı. 2014 yılında bir başka grup arkadaşlarımız Mahmut Bey Cami’nin Geçici Miras Listesi’ne girmesini sağladı. Ve bu yıl 9 Eylül’de de bu camimiz UNESCO Dünya Miras Listesine girdi. Şeyh Şa’ban-ı Veli Huzur, Birlik ve Aydınlanma Kültür Rotası adı altında Kültür Rotası çalışmasına girdik. İnşallah o da hayata geçecek. UNESCO turizmde de çok önemli bir yer almaya başladı. Dünya’da uluslararası turistler UNESCO’ya dahil olmuş eserleri ziyaret ediyorlar. Oralara kitleler halinde oralara turist geliyor. Bundan sonrada bizim bundan sonra düşüneceğimiz şey, camiye ulaşılmasını kolaylaştıracak çalışmaların yapılması, o yörede yaşayan insanların bilinçli hareket etmesini sağlamalıyız. İnşallah Kastamonu bundan sonra turizmin parlayan yıldızı haline gelecek” diye konuştu.
“Mahmut Bey Camisini anlatan özellikleri ön plana çıkartmalıyız”
Kasaba Köyü Mahmut Bey Camisini anlatan özelliklerin ön plana çıkartılması gerektiğini belirten Kastamonu Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Dr. Hatice Demir ise, Kasaba Köyü Mahmut Bey Camisi’nin de aralarında olduğu Ortaçağ Dönemi Ahşap Taşıyıcılı Camilerin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girdiğini ifade ederek, “Ben hiçbir zaman bir sanat tarihçi gözüyle bu noktada 5 caminin hiçbirine diğerinden kesinlikle daha üstün gözüyle bakmıyorum. Sanat değeri olarak bir kültür mirası örneği olarak elbette zenginleştirici, birbirlerinden farklı özellikleri olduğunu düşünüyorum. Mahmutbey Cami’ni diğerlerinden farklı kılan ne? Bence kamuoyu bilinçlendirilmesi yapılırken ya da kamuoyunda liste içerisindeki beş caminin diğerlerinden farklı kılan ya da özel kılan noktasında sanat tarihçi gözüyle şunu söylemek isterim. Ön plana çıkılması gereken oradaki kalem işi süslemeler ve ahşap işçiliğidir. Bunlar diğer camilerde yok. Dolayısıyla turizme kazandırılması noktasında öncelikle tabii ki yapılması gereken şu ki yapının miras niteliği taşıması noktasındaki özelliklerinin anlatılması. Belki bunun için küçük çaplı belgeseller yapılabilir. Bu farklı dillerde yapılabilir. Bu noktada yapıyı diğerlerinden farklı kılan özellikleri, özellikle sanat değeri, kültür değeri niteliğindeki farklılıkları aktarma noktasında bu şekilde çalışmalar yapılabilir. Burası bir prestij mescidi. Bu cami içerisinde 4 kademeli mahvillerin olması camiyi farklı kılıyor, ikinci beylikler döneminde çok para olmadığından küçük camiler yapılmıştır. İç kısımlarına önem verilmiştir. Erken dönem selatin cami diyebiliriz. Süleyman’ın mührü var. Ahşap üzerine mukarnas çalışılmış. Tüm bunlar Mahmut Bey Cami’ni diğer camilerden ayıran özellikler” şeklinde konuştu.
“Mahmutbey Camisini önümüzdeki yıl restorasyonunu yaptıracağız”
Kasaba Köyü Mahmut Bey Camisinin 2014 yılında geçici listeye alındığını söyleyen Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürü Erdal Pınar ise, “2014 yılında geçici listeye alındıktan sonra Anadolu coğrafyasında tabanı vakıf eseri olan 4 eserimiz daha var. Kütahya Sivrihisar, Afyon’daki Ulu Cami, Ankara’daki Ahi Şerafettin ve Konya’daki Eşrefoğlu Camilerimiz. Kültür Bakanlığı yerelde yapılan çalışmalar neticesinde Anadolu’da ortaçağ dönemine ait ahşap taşıyıcılı, kirişli 5 eseri seri liste halinde UNESCO’ya götürme çalışması başlatıyor. 2014’den 2019’a kadar bir süreç var. Sonraki süreçte bu eseri bir yönetim planı ile bütün çevresi ile bütünleşik var olan bir yere önce Kastamonu’ya, sonra bütün ülkeye sonra bütün insanlığa nasıl sunarız, nasıl koruruz anlamında yönetim planı oluşturma çabamız oldu. Paydaşlarımızla birlikte 2020 yılında biz bu süreç başladıktan sonra 5 eserin tamamına dair bir çalışma yürütülmesi gerektiği hareketle biz 5 esere dair toplantılar yapmaya başladık. 5 eserin tamamına dair Kültür Bakanlığı koordinasyonunda bir yönetim planı çabamız oldu. Hangi kuruma ne görev düşüyor, ne yapmalı bunları belirledik. Ve bir yönetim planı oluştu. Her kurumun ne yapacağı görev bu plan doğrultusunda belirlendi. Orada koruma alanında 2 tane hamam var. İkisi de tescilli. Mahmut Bey Cami’ni diğerlerinden farklı kılan hiç dokunulmamış olması, özgün kalışı. Burada önemli olan şey bence şu; bu eser 1988 yılında tescilleniyor. Ama bizim kayıtlarımızda ilk restorasyonu 1852 olarak görünüyor. 1940’larda var, 60’larda var. En son 2005’te restore ediliyor. Kalem işlerine hiç dokunulmamış. Bu çok özgün bir durum. Çok özgün bir eser olduğu için de üzerindeki restorasyon çalışmaları da bilim heyeti tarafından yapılacak. Alan 75 bin metre kare. Neredeyse bütün köyün tamamı koruma altında. Alanda yapacağımız her türlü dokunuşta izne tabisiniz. Alanın yüzde 72’si özel mülk, yani köylülerimizin Çok az bir kısmı köy tüzel kişiliğinin, yüzde 10’u kamunun ortak malı. Sadece cami Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün alanında, bir kısmı Özel idarenin alanında. Alan çok büyük. Alana sadece cami olarak değil, bütüncül bakmak lazım. Araba geldiğinde otopark alanı, uzaktan gelen insanlar için konaklayacağı bir alan. Bilgi alabileceği bir alan lazım. Bir de bu caminin dibine kadar arabalarla gidiyoruz biz. O çatlaklıkların sebebi de o olabilir. Statik anlamda da camiye zarar verebilir. O yüzden arabaları caminin yakınına sokmamak lazım. Bütün kurumlara bazı görevler verdik. Biz buna risk eylem planı diyoruz. Orada işte koruma, risk yönetimi, araştırma, turizm, tanıtım anlamında hedefler var ve bu hedeflerin altında da kurumlara verilmiş görevler var. Biz Vakıflar Genel müdürlüğü olarak bu görevlerimizi biliyoruz. O köye gelen insanlar sadece o camiyi görmeyecekler. Geldiklerinde rahat ulaşabilecekleri, rahat alışveriş yapabilecekleri alanlar olmalı. Bütün kurumların elinde yönetim planları ve eylem planları var. Herkes ne yapacağını biliyor. Biz 5 eserin tamamına dair ODTÜ ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden mimar, sanat tarihçi, inşaat mühendisi hocalarımızla beraber bir bilim heyeti oluşturduk. Hocalarımız 2 ay önce geldiler. Yerinde bir çalışma yaptılar. Biz 3 yıldır da camiyle ilgili izlemelerimizi yapıyoruz. Kalem işleriyle ilgili kayıpları raporluyoruz ki hocalarımız bunları değerlendirecekler. Dolayısıyla hem çatıya koyduğumuz bazı cihazlarla, hem periyodik olarak giderek duvardaki açılmalar, tuzlanmaların seviyelerini ölçüyoruz. Hocalarımızla dönem dönem toplanarak bu eseri restorasyona hangi aşamada sokacağız diye bir izleme aşamasındayız. Kalem işleri ilgili olarak da 2005 yılında Ankara Bölge Koruma Kurulu’ndan geçen bütün restorasyon ve kalem işi projelerinin malzeme analizi dahil hepsi biz de mevcut. Ama biz bunu revize etmek istiyoruz. Çünkü aradan zaman geçti. Revize edip, inşallah önümüzdeki seneden itibaren kurum olarak restorasyon anlamında ciddi bir adım atmış olacağız” diye konuştu.
“TUREB olarak Kastamonu’nun kültürüne turizmine katkı yapmaya çalışıyoruz”
UNESCO Dünya Miras Listesine giren Kasaba Köyü Mahmut Bey Cami ile ilgili kamuoyunda bir farkındalık oluşturmak amacıyla bu toplantıyı düzenlediklerini söyleyen TUREB Başkanı Fikri Yazan, “İlimizin kültürünün gelişmesi için çaba sarf edenleri, özellikle de hocalarımı tebrik ediyorum. Bizleri aydınlatmaya çalışıyorlar. Biz TUREB olarak Kastamonu’nun kültürüne, turizmine katkı yapmaya çalışıyoruz. Elimizden geleni sarf etmeye çalışıyoruz. Bizimle birlikte olan, paydaşlık yapan herkese de çok teşekkür ediyorum” dedi.
(Haber Merkezi)