ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu ülkeye bir daha o karanlık koalisyon dönemlerinin kirli bakanlık pazarlıklarını, meşhur Güneş Motel sendromlarını yaşatmak istemiyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal D ve CNN Türk ortak canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
AK Parti'de, 28. Dönem Milletvekili aday listesindeki değişime işaret edilerek, “Bu değişim neden yapıldı, neden ihtiyaç duyuldu? Listelerde göremediğimiz bazı isimler var, bu isimleri kabinede ya da yerel yönetimde görecek miyiz?” sorusu üzerine Erdoğan, AK Parti'yi kurduklarından bu yana hep yenilikten ve gelişmeden yana olduklarına dikkati çekti. Erdoğan, parti olarak dinamizmlerini de buradan aldıklarını söyleyerek, “Biz sıradan bir parti değiliz. Kongrelerimizde hep hücre yenilenmesi adı altında değişimlere gittik. Şimdi bu yenilenmeyi Meclis'e de yansıtmak istedik. En az üç dönem görev yapmış olan arkadaşlarımızdan böyle bir dönüşüm, değişim yapalım dedik.” şeklinde konuştu.
“Hiç bir istisna yapmadınız değil mi?” sorusuna karşılık Erdoğan, “Hayır. Ara vermişse ayrı ama ara vermemişse değişime gittik. En yakın mesai arkadaşlarımda dahi bu adımı attık. Sağ olsun hiçbirisi de bu konuda 'niçin bizi yana koydun' demiyor. Ama hep senin yeni bir görevi var veya var olan bir görevi var. Bundan sonraki süreçte de bu tür görevler olmayacak diye bir şey yok. Eğer biz bir dava isek, öyle bakmışsak bu işe, o zaman zaten bugün burada, yarın bir başka yerde bu işi devam ettireceğiz.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, siyasi mücadelenin içinde tecrübenin önemli bir yerinin bulunduğunu, tecrübelilerle siyasi hareketi, parti çalışmalarını çok daha önemli bir şekilde sürdüreceklerini vurguladı.
Çalışmaları sırasında her seçim bölgesine, her adaya ilişkin kapsamlı değerlendirmelerinin olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bölgenin nüfus yapısından hassasiyetlerine, kadın ve genç temsiline kadar bütün demografik yapıyı masaya yatırmak suretiyle biz bu tespitleri yaptık. Mesela alt komisyonlarımızın çalışmalarını üst komisyonda değerlendirdik ve nihai karara öyle vardık. Bizim en üst komisyon ki başkanlığımda toplanmıştır, burada yaptığımız toplantılarımızda da yine bütün elemine edilerek önümüze gelen tabloyu orada da gözden geçirdik. Karşımızda haritalar ve bu haritaların karşısında demografik yapı, nüfus, seçmen sayısı, bütün bunları tabloya yatırdık ve bütün bunlara rağmen bir atlama olmuşsa gerekirse yine geri döndük. Eksiklerimiz, hatalarımız filan da olmuş olabilir. Doğrudur. Ama hassasiyetle buna dikkat ettik ve tespitlerimizi de buna göre yapmış olduk. Bütün bunlara rağmen çok da az olsa bazı hatalarımız bazı illerimiz de olmadı değil, oldu.”
Erdoğan, “Düzeltme şansı yok değil mi?” sorusuna karşılık, 14 Nisan Cuma sona erecek siyasi partilerin aday listeleri ile bağımsız adayların başvuru evrakındaki eksiklikleri tamamlamaları için verilen süre ile bağımsız adayların adaylıktan vazgeçmeleri için belirlenen süreye işaret etti. Erdoğan, “Cumaya kadar değiştirebiliyorsunuz değil mi?” sorusuna da “Evet” cevabını verdi.
– “CHP zihniyetinin yaptığı uygulamayı asla yapamayız”
Yeni dönemde cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanların sayısında bir değişiklik olup olmayacağı ile milletvekili adayı gösterilen bakanların seçimden sonra yeniden kabinede yer alıp almayacağı sorusunu yanıtlayan Erdoğan, “Sistem böyle bir şeye gerek duyulursa zaten adım atmaya müsait. Ama biz kalkıp da şu anda CHP zihniyetinin yaptığı uygulamayı asla yapamayız. O bizim temel ilkelerimizle de ters.” dedi.
“Hangi uygulama?” sorusuna Erdoğan, altılı masadaki genel başkanların her birine cumhurbaşkanı yardımcılığı verileceğine ilişkin sözleri hatırlattı.
Erdoğan, “Bizim o kadar bol keseden atmak gibi bir anlayışımız yok. Biz, devlet nasıl yönetilir bunu bilen bir hareketiz. Bunu da başarıyla 2014'ten bu yana zaten yaptık. Demek ki bir cumhurbaşkanı yardımcısıyla bu iş yürütülüyor. Öbür tarafta da daha önceye gidelim. Başbakanlığım döneminde, 36 bakanla devraldım. Biz onu 17'ye kadar hatta 15'e kadar düşürdük. Cumhurbaşkanlığımız döneminde de bir cumhurbaşkanı yardımcısı, 17 bakanla işleri aldık, tıkır tıkır da yürütüyoruz.” diye konuştu.
Koalisyon dönemlerinde 36 bakanın bulunduğunun aktarılması üzerine Erdoğan, “Orada da ulufe dağıtıyorlar. Onu, onu yanında tutabilmesi için ne yaptılar? Bol bol devlet bakanlığı ihdas ettiler. Peki bir işe yarıyor mu? Hayır, bir işe yaradığı yok. Şimdi mesela geliyorlar bize teklifler yapıyorlar. Diyorlar ki şu kurumu, bu kurumu bakanlık yapsak. O kurum, şu anda kurumsal olarak personeliyle A'dan Z'ye her şeyiyle yürüyor mu yürüyor. Niye kalkıp bunu bakanlık haline getireceksin? Mesele işin yürütülmesi değil mi yürütülmesi.” yorumunda bulundu.
“Koltuk lazım demek ki.” değerlendirmesine karşılık da Erdoğan, “Mesele o. Koltuk ver ki sana sadık olsun. Daha da ileri gidiyorlar. İşte, 'Cumhurbaşkanım size bağlasak.' Zaten hepsi bana bağlı değil mi? Hepsi bana bağlı. Bunların hepsini de cumhurbaşkanı olarak yürütmek durumunda değil miyim? Yürütmek durumundayım.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, altılı masanın, bir taraftan “israf” derken, öbür taraftan israf için yeni yollar aradıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü ulufe dağıtırsan sana sadık olur havasındalar. Ama bizim böyle bir derdimiz yok. Bu ülkeye bir daha o karanlık koalisyon dönemlerinin kirli bakanlık pazarlıklarını, meşhur Güneş Motel sendromlarını yaşatmak istemiyoruz. Bunlar şimdi ne yaptılar? Güneş Motel yerine ya partilerin merkezlerini aldılar veya Ahlatlıbel'de şurada, burada filan yeni yeni yerler ihdas ettiler, oralarda bu pazarlıkları yaptılar. Ama biz böyle şeylerin içerisine ülkemizi sokmadık sokmayacağız. 'İsraf' diyorlar. Asla, bizim kitabımızda israf yok. Tam anlamıyla finansın en ideal şekilde yönetilmesinin örneklerini biz verdik. Eğer bunun başarılı şekilde örneklerini veremeseydik şu deprem felaketinin altından kalkamazdık. Eğer biz bugün deprem felaketinin altından rahatlıkla kalkabiliyorsak, finans yönetimini başarıyla yürüttüğümüz içindir. Şu anda biz finans yönetiminde başarılı bir ülkeyiz.”
– “Merkez Bankamız hamdolsun muhtaç değil, rahatlıkla finansı yönetebilir durumda”
IMF'ye olan 23,5 milyar dolarlık borcu iktidara geldiklerinde ödediklerini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“IMF'nin temsilcileriyle otellerde konuşan kimdi? CHP'nin yöneticileriydi. Biz 23,5 milyar dolar borçla devraldığımız IMF'yi 2013 yılında sıfırladık ve IMF'yi gönderdik. Şu anda o masanın etrafında olanlardan bir tanesi de, malum her yıl sonu Davos'ta bir araya gelinir, o zaman o da benim yanımda Davos'a gelmişti. O zamanki IMF'nin başında olan zatla orada bir görüşme yaptık. Dedim ki siz, bize memurlarınızı gönderebilirsiniz ama memurlarınız bize siyaseten akıl vermeye değil, sadece gelir, bütçe tahlillerini yapar, alacağı taksidini alır ve gider ama bize yön veremez. Çünkü Türkiye'yi yöneten benim, siz değilsiniz. 2013'te biz bunlarla işi bitirdik. Ondan sonra kaç kere CHP, hep meydanlarda, 'IMF ile ilişkiler tekrar kurulmalı' gibi bütün bu propagandaları yaptı. Biz kurduk mu? Kurmadık, kurmayız. Asla kimseye de tavsiye etmem. Çünkü IMF'ye eğer uçkuru kaptırırsanız yandı keten helva. Mesele o zaman 27,5 milyar dolar bizim Merkez Bankası döviz rezervimiz vardı. Başbakanlığım döneminde 135 milyar dolara kadar biz Merkez Bankası döviz rezervimizi yükselttik. Şu anda yine 3 haneli rakamlara yeniden döndük. İnşallah o rakamları yeniden yakalayacağız. Ama şu anda Merkez Bankamız hamdolsun muhtaç değil. Rahatlıkla o da finansı yönetebilir durumda. Bundan sonraki süreçte çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Ama bunlar israf ekonomisinin olmadığı ama verim ekonomisinin hayatta olduğu bir kabinenin, bir yönetimin icraatıdır. Bizim zaten tezimiz de israf ekonomisi değil, tüketim ekonomisi değil, verim ekonomisi.”
– “Kişi başı milli gelir şu anda 10 bin 600 dolara çıktı”
“Kabinede bakan sayısının, cumhurbaşkanı yardımcısı sayısının artmasını israf ekonomisi olarak mı görüyorsunuz?” sorusuna Erdoğan, bunların hepsinin “israf ekonomisi” olduğunu belirtti.
Erdoğan, şunları söyledi:
“Biz geldiğimizde kişi başı milli gelir 2 bin 600 dolardı. Ama şu anda 10 bin 600 dolara çıktı. Her bakan şu anda çok verimli çalışmaların içerisinde. Şu anda bizim Ticaret Bakanlığında ihracatı aldığımızda, ihracatta hamdolsun patlamamız var. Şu anda 240 milyar doların üzerine çıktık, daha da tırmanıyor, daha da iyi olacak bütün bu zor şartlara rağmen. Ama kamu mali disiplininden taviz vermedik. Türkiye bu şekilde büyüdü, zenginleşti. Bizim bir tezimiz var. 'Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme.' Şunu yapıyor musunuz, yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Sağ olsun kabinedeki arkadaşlarımın hepsi görevlerine sıkı sıkıya sadıklar.
Depremde arkadaşlarımızı gönderdiğim bölgelerde, canhıraş bütün bakan arkadaşlarım yoğun çalışma içerisinde oldular ve hepsi evlerini falan unuttular, çalışmalarını yürüttüler ve şimdi de kendilerine ikinci bir talimat. İkinci talimat da her bir arkadaşıma, seçim bölgelerinde görevler verdim. Şimdi onlar da o seçim bölgelerini inanıyorum ki hallaç pamuğu gibi atacaklar ve oralardan da gümbür gümbür inşallah gelecekler.”
(Sürecek)