Bu günlerde memleketimizde karmaşa ortamı oluşturmak isteyen güçler zillerini takıp oynamaya başlayacakları anı sırıtarak bekliyorlar. Irak, Suriye derken Türkiye’de de kardeş kavgası ateşini yakmak için bütün nefeslerini kullanıyorlar. Kimi eğitim yaptırıyor, kimi silah temin ediyor, kimi yüze gülüp tırnak kaşıyor.
Gün geçmiyor ki terör taşeronu PKK, devletimizin güvenlik güçlerine karşı kalleşçe saldırılarını sürdürmesin.
Şurası artık iyice anlaşıldı ki yollara döşenen tonlarca patlayıcı madde kazma kürekle yapabilecek iş değil. Olsa bile hiç mi gören olmaz bunları. Yani bu iş o yörelerde elinde iş makinası gibi araç gereci olan mahalli hizmetliler ve belki de devletimizin maaşını yiyen hain görevliler tarafından yapılabilir ancak. Hain illa da elinde silahıyla PKK çapulcusu kıyafetinde olacak değil. Gündüz kuzu, gece çakal postu giyebilir.
Milletin Meclisine girmiş olan boynu kravatlı hainler destek ve organizatörlüklerini nasıl açıkça yapıyorlarsa bunların uzantıları da aynı şekilde bulundukları mevkilerde mahallin araç gereçlerini kullanıyorlardır. Mesele bu uzantıları görmezden gelen diğer hainlerin varlığındadır ya da artık her şey hain görevlilerinin kirli emellerine amadedir.
Şehit haberleri, her ne kadar ateş düştüğü yakar dense de milletimizi yürekten dağlıyor. Tabii ki buna sebep olanlara tepki doğacaktır. Tabii ki terör telin edilecek, hainler protesto edilecektir. Bu çok haklı bir duygunun eseridir. Yalnız şu var ki terörün istenmediği haykırılırken kontrolü kaybedip arabozucu tahrikçilerin oyunuyla çevreye zarar vermek haklıyken haksız duruma düşürür. Şiddeti lanetler, katili telin ederken, şiddet uygulayıp, masum öldürmek bizim inancımızda yoktur. Bunu sağlıklı düşünen hiç kimse istemez. İrin dolu çıbanlar yok edilirken, birlikte bir millet olduğumuzu unutmayan, bizimle aynı inanç ve düşüncelerle yaşayanlar rencide edilmemelidir. Günler bu insanların hainleri içlerinden dışladıklarını da göstermeye başlamıştır.
Aman dikkat diyorum bu millet tekrar bir Maraş, tekrar bir Çorum, tekrar bir Sivas yaşamamalı. Bu memlekette tekrar kurtarılmış bölgeler oluşturulmamalı, millet tekrar Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sunni, dinli, dinsiz diye bölünmemeli. Kardeş olduğumuz, acı ve mutluluklarımızı birlikte yaşadığımız unutulmamalı. Birlik olup topraklarımızdan işgalci emperyalistleri attığımız unutulmamalı.
Memleketimin topraklarında çok büyük bir oyun oynanıyor. Orta doğuda insanları yok eden ateşin Türkiye’yi de yakması isteniyor. Biz her ne kadar “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” desek te, düşman yüz yıllık Çanakkale mağlubiyetinin intikamını almak ve paylaştığı Anadolu’yu yeniden işgal edebilmek için, bu milleti kardeş kavgası içine çekip iç savaş istiyor. Ancak bu sayede son Türk Devletini yıkabileceğini sanıyor.
“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”
Bu çağrı ne falancılara ne filancılara, ne şucu ne buculara, ne de siyasi hiziplere değildir. Bu çağrı sadece bu vatanı ve milletini sevenleredir.
Yarın çok geç olmadan birlik olalım. Bu belayı başımızdan birlikte defedelim. Şimdi unutun, falancı filancı, şucu bucu olmayı, şimdi unutun siyasi hizipleri. Bir olalım birlikte var olalım.
Eylül 2015