Basın-yayın organlarının, bir toplumun düşünce hayatında, toplumun hayra ve şerre yönlendirilmesinde ne büyük etkisi olduğu hepimizin malumudur. Bu sebeple toplumu yönlendirme iddiası taşıyan her topluluk, her cemaat öncelikle bir yayın organına sahip olmayı hedefliyor. Böyle olunca da cemaat taassubu taşımayan, “eğriye eğri doğruya doğru” diyebilen gazete, dergi ve televizyon kanalı bulmak hakikaten zorlaşıyor.
28 Şubat’ta Türkiye’nin düşünce dünyasına, basın hayatına, seviyeli ve farklı bir günlük gazete dahil oldu. Bilmiyorum siz hiç inceleme ihtiyacı hissettiniz mi? Dr. Haydar Dümen’ in tam sayfa cinsel konulara yer verdiği Posta gazetesinin sekiz yüz-dokuz yüz bin sattığı bir ülkede, ciddi fikir gazetelerinin ne kadar sesi duyulur takdirinize bırakıyorum. Bu sebeple tirajı ve geleceği konusunda pek iyimser olmamakla birlikte, böylesine güzel ve faydalı bir gazetenin herkesçe desteklenmesi gerektiği kanaatini taşıyorum.
Hakan Albayrak’ın yönetiminde on kişilik bir ekibin üstün gayretiyle çıkan Diriliş Postası‘nın; düşünen, okumayı ve kendini geliştirmeyi seven herkesin vazgeçemeyeceği bir günlük gazete olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden hemen bir gazete olarak Diriliş Postası‘yla tanışmanızı ısrarla tavsiye ediyorum. Gazetenin 1970’li yılların Yeni Devir gazetesini hatırlatan bir mizanpajı var. Selahattin Eş gibi ömrünün otuz beş yılını hicrette geçiren samimi bir insanın güncel yazılarını, İslâm dünyasıyla ilgili en doğru haberleri, pek çok genç yazarın berrak zihinlerinin ürünü olan ufuk açıcı makalelerini okumak istiyorsanız elli kuruş vererek bir gazete alınız. Zira Diriliş Postası, Türk basınının yüz akı. Okuyunca hak vereceksiniz. Bu gazete kapanırsa, hepimiz vebal altında kalırız diye düşünüyorum.