İSTEMEZÜK!!!

Değişen hiçbir şey yok at gözlüklü, cahil beyinlerde ve dahi fitneus fucuruslarda.

Önceki gün bir mobilyacı arkadaşın iş yerinde sonuna rastladığım bir konuşmaya şahit oldum. Konu şehrimize yıllarca önce gelmesi düşünülen ama bazı nedenlerle gerçekleştirilemeyen cezaevi idi. Bugünlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Daire başkanı hemşerimiz Mehmet Yılmaz’ın desteği ile yeniden gündeme gelip, yapılması sözü alınan cezaevinin işlemleri basından duyduğumuz gibi gerçekleşmek üzere.

Ben girdikten kısa süre sonra dışarı çıkan biri cezaevinin geçmişte yaşandığı gibi yine aynı düşüncelerle yapılmamasını istemiş, cezaevinin halkın ahlakının bozulmasına sebep olacağını söylemiş,  diğerleri ise buna karşı çıkmaktaydılar.  Yani değişen bir şey yoktu cehalet geçmişte nasıl icraat yapmışsa bugün de aynı şekildeydi. Yalnız şu var ki geçmişte beş kişiden ikisi yapılmasın ahlakımız bozulur derken bugün sayı bire inmişti. Bu da bir gelişmeydi.

Oradaki konuşanlardan biri “Hocam sen daha iyi düşünür, görürsün, sence cezaevi gelirse ahlakımız bozulur, cinayet, hırsızlık, tecavüz ve benzeri ahlaksızlıklar artar mı?” diye topu bana atıverdi.

Şimdi dedim, şu anda şuradan kadın erkek bazı insanlar geçse onlara ne gözle bakarsınız? Müslüman gözünüzle bakıp onları sadece insan olarak mı görürsünüz, yoksa öldürülmesi, tecavüz edilmesi gerekenler olarak mı?  Tabi ki kötü bakmayız dediler. Bakmazsınız çünkü siz biraz önceki arkadaşa gerekli cevabı vererek onun hatasına ortak olmamışsınız. İnsan önce kendi kendini sorgulamalı. Ben ne kadar ahlaklıyım ve ne kadar dürüstüm diye. Yüksek Okul gelecek, cezaevi gelecek onlarla beraber ahlaksızlar, ahlaksızlıklar da gelecek diye itiraz ederken, o gelmesini istemediğimiz  ahlaksızlığın kendimizde, evimizde olup olmadığına bakmamız gerekmez mi?

Cehaletin beslediği bağnaz kafaların  oyunlarıyla,  bizler  yıllardır kabuğumuzu kırıp dünyaya bakmaktan korkmadık mı?  Batı, doğu, güney ve kuzeyin kapısı olan şehrimiz, bütün çabalara rağmen, dar düşüncelerle geride bırakılıp, büyümesi engellenmedi mi? İbadette de, amelde de bir günü diğer gününe eşit olan ziyanda değil midir? İbadet her geçen gün nasıl ihlası artırmayı sağlıyorsa, ameller de, gelişme, ilerleme de her geçen gün refahı, medeniyeti artırmayacak mıdır?

Cehalet en büyük ahlaksızlık. Bizim peygamberimiz güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmedi mi? Vazgeçmesi için verilecek tüm zenginlikleri reddedip, Allah kelamını  bizlere tebliğle, dünya üzerinde iyiliği yaymak, insanların, dolayısıyla tüm canlıların huzuru için güzel ahlakı ile örnek olmadı mı?

“Evet” dediler. “Biz hep sıkıntı yaşıyoruz. Kim istemez şu işyeri arı kovanı gibi çalışsın, kim istemez helalinden kazanıp eve ekmekle beraber et de götürsün. Kim ister çoluğuna çocuğuna kem gözle bakılsın. Hala gelişmeyi ahlaksızlık olarak görenler ya çekip gitsinler buradan, ya da gerçekten dürüst olsunlar.” diye noktaladılar haklı serzenişlerini oradakiler.

Çıkarın üstünüzden sahte molla kıyafetlerini bu millet bir kere kandı size. Şimdi her beş kişiden dördü Gerede’nin hakkı olan, Gerede halkının hakkı olan yaşanabilir bir memleket istiyor. Ahlak polisliğine soyunup, başkalarının ahlakını ölçmeyelim. Başkalarının haremini gözlemeyi bırakıp, kendi hayatımızı sorgulayalım. Unutmayalım, cehalet bizi sefil edecek geleceği her an yaşatabilir.

11 Şubat 2015