Marş marş emri verilmiş askere, komutan ‘bölük dur’ dediği halde içlerinden biri hale yürümektedir. Komutan ‘Kandıralı sen de dur’ deyince herkes durmuştur… Kandıra da yaşayanlar idraki geç insanlar diye bilinir.
Kasımpaşalı: külhan beyi, kabadayı, raconcu… vay vay vay! Abidinpaşalılar, Kocamustafapaşalı’lar he yapsın şimdi? Asıl olan efendilik olmalıydı.
Geredeli: Ne çağrıştırıyor? Biraz derici, biraz da gerici…
Bir zamanlar Geredeliler kargacı olarak bilinirdi. Özellikle Bolular inadına kargacı derlerdi. Neymiş? Karga eti yermişiz. Savunmaya geçerdik ‘Biz karga yemeyiz, karga yenen bir kuş değildir; leşle beslenir onlar’ falan diye. Altta kalmamak için de bizde (Bolulara) kabakçı derdik. Ne çok kabak yerdi bunlar. Hep kabak, hep kabak… Kabakçılar.
E, haklıydılar da kargacı demekte. Ne çok kargası vardı Gerede’nin. Tabakhanelere makine girmemişti henüz.
Ham derinin leşleri tırpanla kazınır etrafa atılırdı. Leşle beslenen kargalarda aşırı çoğalmışlardı. O kadar çoktular ki bilhassa akşam saatlerinde yuvalarına dağılmadan önce Kasabanın üzerinde sağa-sola, yukarı-aşağı bir uçuşurlardı ki gökyüzü karabulutlarla kaplanırdı sanki. Kümeler şekilden şekil e girerler; birleşirler, ayrılırlar, inanılmaz görsellikler yaratılardı. Bazen hep birlikte bağırmaya başladıkları olurdu ki Kasabanın bilgeleri ‘’düğünleri var’’ derlerdi. Topluca konduklarında siyah dallı ağaçlar, alemler, şerefe’ler… oluşurdu. Kargalar insan kadar yaşayan sosyal varlıklardır. Yuvalarını canlıların ulaşamayacağı yüksekliklere kurarlar, yavrularını firesiz büyütürler. Yeni palazlanıp uçuşa geçen bir yavru kargaya bir kedi köpekler yanaştığında toplu saldırıya geçer, kovalarlardı. Kafayı taktıkları insansa o bet sesleriyle yıldırırlardı. Alfred Hiçkok kuşlar filmi için Gerede benzeri bir yeri görmüş olmalı. O günlere ait görselliklerin kamera çekimleri olabilseydi. Belgesellikti. Kargaları kimyasal yok etmese, Gerede markaydı. Yazık oldu kargalara ve yitirdiğimiz görselliklerine.