Çevre canlıların var olduğu ortamdaki doğal ve fiziksel öğeler ile yine canlıların etkileştiği insan ürünü (ses,ışık,çöplük,yol…) şartlardır.
Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşaması ile ihlal edenlere karşı yargı önünde savunma yapabilmesine çevre hakkı denir.
Çevremizdeki piknik alanlarına değinmek istiyorum. Belediyemizce yapılan kamelya, kule, mescit vb. şeyleri alkışlıyorum. Yine oralara konulan konteynırlar harika oldu. Lakin kullanıcıları ıslah edemedik.
“Çevremizi temiz tutalım” türü temenniler yetmiyor. Tehdit etmek gerekiyor galiba diyorum. Piknik alanlarının giriş yada uygun yerlerine gözetim yapıldığına ve cezai müeyyideler uygulanacağına dair tabelalar yerleştirilse ve gerçeklense.(Eğitim hizmeti)
Piknik alanlarımızda güzel pınarlar mevcut, bunların ön yüzüne eğitsel şiir veya veciz yazılar yerleştirilse. Ör. Faruk Nafiz Çamlıbel’den;
Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar
Tarihe karıştı eski sevdalar
Beyhude seslenir, beyhude çağlar
Bir sola,bir sağa çoban çeşmesi.
Doğanın sessizliği içinde mesela güneşte eriyen kar sularının pırıl pırıl akışını izlemek ve dinginleşmek varken; etrafa saçılmış her türden pisliğe bakıyor olmak farklı duygular yaratır.
Çevre konusuna giripte Büyük Reis Seattle’nin Amerikan Başkanı Franklin’e yazdığı tarihi mektuba değinmeden olmaz.
Sn. Başkan,
Çocuklarınıza bizim öğrettiğimiz şeyleri öğretin. Toprak bizim anamızdır. Ve toprağa tükürülmez. Toprak insana değil, insan toprağa aittir. İnsan hayat dokusunun içinde bir liftir sadece.
Geyik, at ve kartal erkek kardeşimizdir. Kayalıklar, çayırlar ve taylar ve insanların ılık sıcaklığı aynı ailedendir… Seattle.
Eğitim, eğitim, eğitim…