ŞEFAAT7

featured

ana1Bu ilke, Allah’ın razı olmasıdır. Allah’ın rızası ise, âyette belirsiz bırakılmamış, bunun şirke bulaşmamış bir Tevhid inancı olduğu bildirilmiştir(Tabatabâî, Mîzan, XIV, 278.)

    Çünkü Allah, kendisine şirk koşulmasını affetmeyeceğini, onun dışındaki günahlardan dilediğini affedeceğini açıklamıştır. (Nisa 48- 116)

    Sonuç olarak müfessirler, şefaatle ilgili âyetleri yorumlarken, sanki böyle bir konu bilinmiyormuş da Allah insanlara ilk defa muttali olacakları bir gerçeği haber veriyormuş gibi davranmaktadırlar. Dolayısıyla şefaatin bahis konusu olduğu âyetlerden, onun adeta ahiret hayatının vazgeçilmez bir unsuru olduğu sonucunu çıkarmışlardır. Hâlbuki nüzul döneminde yaşayan Kur’ân’ın ilk muhatapları bu hususu biliyorlardı ve hatta şefaat, şirk düşüncesinin en temel argümanlarından birisi idi. Kur’ân, takip ettiği süreçle ve kullandığı üslubla, bu düşünceyi doğrudan ve bir defada değil; mantıkî ve tutarlı argümanlarıyla gerekçelendirerek bir seyir halinde ortadan kaldırmaktadır. Bir başka ifade ile, vahiy dili salt radikal bir söylem olarak şefaat yoktur diyerek kestirip atmıyor, ancak bu inancın sahiplerine bu türden bir düşüncenin yanlışlığını öylesine bir üslup ve tarz ile ortaya koyuyor ki, muhatabım başka bir söze ihtiyaç duymadan, doğrudan bu düşüncenin ilkelliğini itiraf etmek zorunda bırakıyor.

    Öncelikle belirtelim ki, şefaat konusunun izne bağlı istisna ifadelerinin kullanımıyla birlikte dile getirildiği âyetlerin toplam sayısı yedidir. Bunlardan beş tanesi şafilerle (şefaat edeceklerle), diğer ikisi de meşfû’larla (şefaat edilecek olan) ilgilidir. Ancak toplam yedi olan bu âyetlerin bütünü mü’minler bağlamında değil, Allah’ın berisinde yarı ilah edinen, böylece sahih Allah inancına sahip olmayan mücrim ve müşrikler bağlanımdadır. Bilhassa şâfii durumunda bulunan ve şefaatleri, izne bağlı istisna ifadeleri çerçevesinde konu edinilen varlıkların, müşriklerin edindikleri yarı ilahlar olduğu dikkati çekmektedir. Dolayısıyla şefaat konusu, gündeme gelmesi açısından mü’minlerle değil, müşriklerle ilgilidir. Elbette bu âyetlerin mü’minlere hitap etmediğini iddia ediyor değiliz. Söylemek istediğimiz, ilgili âyetlerin, mü’minlere şefaat edileceğini değil, müşriklerin Kur’ân öncesi inandıkları ve bekledikleri şefaatin asla olmayacağını ortaya koyduğudur. Diğer bir ifadeyle izne bağlı istisna ile anlatılmak istenen, fayda veren veya vermeyen şefaat türlerini tayin etmek değil, Allah’a rağmen şefaat diye bir aracı kurum oluşturarak ahirette kurtulacaklarını zanneden kişilerin, nasıl da hüsrana uğrayacaklarının tekitli bir şekilde vurgulanmasıdır.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
ŞEFAAT7
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir