Sevgili dostlar insan bazı dönemlerde silkelenmeli. Nereden geldim? Neredeyim? Nereye gitmeliyim? sorularını kendine sormalıdır. Yani kısaca söylemek istediğim şey o andaki durumu hakkında kendisini bir sorgulamaya tabi tutmalıdır.
Bu durumu ülkemiz içinde düşündüğümüzde yakın tarihimize baktığımızda şuandaki durumumuz hak-kında analiz yapacak olur-sak bazı sonuçlara ulaşma imkânımız olacaktır. Nereden geldiğimiz, ne durumda olduğumuz ve nereye gitmeliyiz hakkında sizlere uzun uzun anlatacak değilim. Fakat genel siyasal konularda birkaç örnek vermek isterim.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren dış kaynaklı ve ülkemizdeki yapılanmaları halkımızın siyasal düşünceleri hakkında her dönem farklı şekilde dönemin siyasi organları dâhil bütün aktörlerine dönem dönem farklılık göstermiş baskı sistemleri ile yapmak istedikleri projeleri hayata geçirmek istemişlerdir. Bu baskı bazen Askerler ile bazen Hâkim ve savcılar ile bazen de medyayı kullanarak yapmak istemişler ve zaman ile de devletin bütün yapısını ele geçirmişlerdir.
Halk tarafından seçilen hükümetlere iktidar olma fırsatı tanınmamış baskıcı sistemler ile Başbakanlar tehdit edilmiş, bazıları zehirlenmiş hatta darbe yaparak ülkenin başbakanını asacak kadar gözlerini karartabileceklerini göstermişlerdir. Milliyetçi ve Muhafazakâr kesim her dönem baskı altında tutul-maya çalışılmıştır. Fakat bu baskıcı yapı baskısını ne kadar arttırsa da bir türlü yapmak istediklerini yapamamış halkı istedikleri şekilde yönlendirememişlerdir.
Birkaç örnek vererek açıklayacak olursak 28 Şu-battan sonra kapatılan partilerin aldıkları halk desteginin çok üstünde bir oy oranı olan %35 ile Ak Parti ilk defa girdiği seçimde tek başına bir hükümet kurmuş, bu yapılar hükümeti iktidar yapmamak için elinden geleni yapmıştır. 14 Mart 2008 tarihinde kapatma davası açılmıştır. Bu davanın gerekçeleri ile Ak Parti’nin oyunun düşmesi hedeflenmiştir. Bu haksız kapatma davasından sonraki ilk seçimlerde Ak Parti oyunu %50 ye çıkararak daha da güçlenmiştir.
Gezi olayları, 17 ve 25 Aralık iftira kampanyası başlatılmış Devletimiz ve Milletimiz zor bir sınavdan geçmiş darbe yapmak ve ekonomik dengeleri bozarak Ak partinin oyunu düşürmek ve Recep Tayyip ERDOGAN’ı Cumhurbaşkanı yapmamak için paralel ihanet çetesi dâhil bütün yapılanmalar elinden geleni yapmıştır. Fakat bu yine ters tepmiş ve Tayyip ERDOĞAN %52 oy alarak halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olmuştur.
Üst akıl ne yaptıysa boşa çıkmış baskı ile yapamayacağını anlamış ve yeni oyunlar geliştirmiş ve uygulamaya geçirmiştir. Ülkemize zarar vermek için bütün stratejileri uygulamıştır. Bunlardan biride Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %8 oy alan malum kesimi 7 Haziran seçimleri öncesinde Diyarbakır ve Suruç’da meydana gelen olaylardan sonra mağdur edebiyatı ile %13 gibi bir oy alarak barajı geçirmiştir. Barajı geçmesi ile Ak parti tek başına hükümet kuramamış ve erken seçim kararı almıştır. 1 Kasım seçimlerinden kısa bir süre önce Ankara’da meydana gelen terör oyalarının amacı bu mağdur edebiyatını devam ettirmek ve siyasal menfaat sağlamak için yapıldığını anlamamak sadece siyasi körlüktür. Oynanan oyunlar bu kadar açıktır. Oyunlara alet olmamamız gerekir. Artık silkelenme zamanı gelmiştir. Milletin evlatları karşısında olanlar nasıl tek vücut hareket etmekteler ise bizde kısır döngülerden kurtulup Milli olandan yana tavrımızı koymalıyız.