Farkında olma sakta bir oyunun içindeyiz. Bu oyun adı; Zaman. Belli bir süre yüklendikten sonra o süreden daha fazlasını harcayamıyoruz. Kullanmadığımız bölüm ise akıp gidiyor. Geri dönüşü olmayarak yüklenen bu süre içinde bitiş noktasına kadar geçen her anımızın değerini bilmeliyiz. Bir senenin değerini anlayabilmek için sınıf tekrarı yapan bir öğrenciye, bir ayın değerini anlayabilmek için emekli maaşını bekleyen emekliye, bir haftanın değerini anlayabilmek için haftalık görüşü bekleyen bir mahkuma, bir dakikanın değerini anlayabilmek için treni henüz kaçırmış bir kişiye, bir saniyenin değerini anlayabilmek için bir kazayı kıl payı atlatmış kişiye sormalıyız, Sorduğunuzda Zamanın değerini en güzel onlar anlatacaklardır sizlere.
Aslında baktığımızda bu zaman yol arkadaşı değil midir bizlere? Zamanın geriye bir daha dönmeyeceğini bildiğimiz halde , o vakit neden bizim için her değerli olanı hoyratça tükettiğimiz gibi zamanımızı da boş yere harcıyoruz. Peki, zaman bu kadar değerliyken hayatta bir yaşam süresini doldururken insanlar ile ilişkilerimizde nelere dikkat etmemiz gerekmektedir. Zamanı bir bütün olarak düşündüğümüzde gerçekte yaşadıklarımızın birçoğunun tekrardan ibaret olduğunu görmekteyiz. Hem toplumsal hem kişisel birçok olayın zaman içinde çok fazla yaşandığını anlamamız az bir fikir muhasebesi yaptığımızda ortaya çıkacaktır mesela baktığımızda 17 Aralıktaki başlayan olayın amacının Gezi parkındaki, 27 Nisandaki ve 28 Şubattaki olaylardaki amaçtan farklı olmadığını göreceğiz. Kısaca anlatmak istediğim şey bir olay meydana geldikten sonra ne yapmamız gerektiğini düşündüğümüzde en doğru sonuca nasıl ulaşabileceğimizin cevabı geçmişteki tekrarları iyi analiz yapmaktan geçtiğini görmeliyiz. Bunun için öncelikle yapılması gerekli olan şey geçmişte büyüklerimizin olaylara karşı nasıl davrandıklarını bilmemiz gerekmektedir. Bu sorunların nasıl üstesinden geldikleri, nasıl yorumladıklarını ve günümüze nasıl nasihatler verdiklerini iyi anlamamız gerekmektedir ki günümüzde başımıza gelecek olaylara karşı en doğru şekilde müdahale edebilelim.
Günümüzde çekirdek aile içinde yetişen birey için örnek alınacak ve nasihatleri dinlenecek aile büyüklerinin olmamasından kaynaklanan bir takım sorunlar olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bu türlü boşlukları genç nesillere düzgün kaynaklar sunarak gidermenin yollarını aramalıyız. Düzgün örnekler ile yoğrulan insanlar sorunlar karşısında çok daha başarılı kararlar vereceği gerçeğini unutmamalıyız. Böyle bir yetişme tarzı hem bireyin hem de toplumun geleceği için önem arz eder.
Hayaller âleminde yaşarken gerçek bir dünyanın olduğunu unutmadan, hayatta her şeyin kısmet olduğunu bilerek hayatımıza yön vermeliyiz. Bizden öncekilerin nasihatlerini önemseyip dersler çıkarmalıyız. Ömrümüzü boş şeyler ile ziyan etmeyip hayatta bizden sonrakilere güzel şeyler bırakmalıyız…
Şunu da unutmamalıyız ki ; Zaman hiç kimseyi beklemez.
Dün artık mazi oldu… Yarın ise meçhul… Bugün, avuçlarımızın içinde size sunulmuş bir armağandır.