Geredeli hemşerimiz Ailem Başkanı, Dünya Aile Birliği Anti-Gender Hareketi Sözcüsü ve TİHEK Türkiye İnsan Hakları Kurumu İstişare Komisyonu Üyesi Adem Çevik İçişleri Bakanlığına iletilmek üzere Gerede Kaymakamlığı’na dilekçe verdi.
Geredeli Çevik dilekçesinde yeni kimliklere gender fitnesi yazmayalım cinsiyetine Adem/Havva veya adam/eve ya da male/female yazılsın talebinde bulundu. Gerede Nüfus Müdürlüğü’ne yaptığı yeni kimlik müracaatında cinsiyeti kelime karşılı yazılan gender kelimesini yazılmaması gender yerine erkekler için adam hanımlar için eve yazılması talebinde bulunduğunu ifade eden Çevik açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Biyolojik cinsiyeti dini ret eden CEDAW İstanbul Sözleşmesi’nin dayattığı ailesiz cinsiyetsiz ahlaksız toplum projesi GENDER maskeli eşcinsellerin kullandığı tanımlamayı kendi adıma ve çocuklarım Mursi Cahid Çevik ve Ahmedyasin Çevik adına İstanbul Sözleşmesinden de çekildiğimiz için BM medeni haklar sözleşmesi gereği dini felsefi vicdani ve siyasi inancım gereği ret ediyorum. Bugün Gerede Nüfus Müdürlüğü’ne yaptığım yeni kimlik müracaatında cinsiyeti kelime karşılı yazılan gender kelimesini yazılmaması gender yerine erkekler için adam hanımlar için eve yazılmasını arz ve talep ederim.
GENDER tanımına göre cinsiyet artık yasalar çerçevesinde toplumsal bir aidiyeti ifade ediyor. Cinsel kimlik yönelim, deneyim ve tercihe dayalı olarak şekillenebiliyor. Nüfus cüzdanımız ve pasaportumuzdaki gender de bireylerin bu tercihini belirtiyor. Gender tanımı ile biyolojik cinsiyet tanımı resmen sona ermiş bulunuyor. Bu milli güvenliğimiz için tehdit mi? Erkek erkeğe kadın kadına beraberliğe karşı sessiz kalmak soykırım ve insanlık suçudur. Hatta bu anlayışa göre bireyler artık anne-baba olarak tanımlanamaz. Kadın ya da erkek olmak, akışkan/kırılgan bir cinsel kimlikle zaman için tekrar tekrar değişkenlik gösterebilir. Anayada Mahkemesi, 29/11/2017 tarihli ve 2017/130E, 2017/165K Kararı ile cinsiyet sahteciliği değişikliği konusunda TMK’ 40.maddenin getirdiği ‘üreme yeteneğinden sürekli yoksun bulunmak şartını’ iptal ederek sapkınlara kolaylık getirmiştir. Bu ameliyat trans bireyin biyolojik cinsiyetini iptal etmemekte ve kendisiyle aynı biyolojik cinsiyete sahip ve fakat ameliyat geçirmemiş bir kişiyle resmi nikah yapabilmesine imkân sağlamaktadır. Cinsi sapık evlilikleri yasal ve insan hakkı gören Anayasa Mahkemesi aileye ve fıtrata açılan savaşta ailesiz cinsiyetsiz ahlaksız toplum isteyen küresel şer güçlerin safında yer alması değil mi?
Bu durumda; Bir kadın, erkek olduğunu beyan eder ve kimliğine bunu yazdırırsa, ve diğer yeterliliklere sahipse, mesela imam olarak atanabilir mi?
Bir erkek hanımından boşandıktan sonra kendi de kadın kimliğini tercih ederse, bu kimlikle yasalardaki kadın beyanını esas alan yargıda ve diğer teşvikli ve öncelikli alanlarda pozitif ayırımcılık hakkından yararlanabilir mi?
Kadınlara yönelik istihdam ve kredi ve teşviklerden yararlanabilir mi? Evrakta sahteciliğe ceza gibi cinsiyette sahteciliğe de ceza yok mu?
Bir erkek kadın cinsel kimliğini tercih ettiğinde kadın Derneğine üye olabilir mi?
Bir erkek kadın kimliğini seçtiğinde askerlikten muaf olabilir mi ya da bir kadın erkek kimliğini seçtiğinde askerlik görevini yapabilir mi, Bu görevi yapmaya mecbur tutulabilir mi?
Bu durumda Sapkın LGBTİ/QPE tercihleri nasıl değerlendirilecek? Sapkınlık serbest mi?
Yeni doğan çocuğun cinsel kimliği ailesinin beyanına mı tabi olacak ya da çocuk hangi yaşta kendi cinsel kimliğini belirleme hakkına sahip olacaktır?
24 Kasım 2011’de 6251 nolu Kanunla TBMM’de onaylanan ve 8 Mart 2012’de Resmi Gazete’de yayınlanan metinde yedi ayrı yerde “cinsiyet eşitliği” kelimeleri “toplumsal cinsiyet eşitliği” kelimeleri ile değiştirilerek tahrifat yapılmış millet iradesinin tecelligahı TBMM Feminist Terör Örgütlerince ipotek altına alınmasına Yasama yürütme yargının sessiz kalması suça suçluya ortak olmaması için bugüne kadar neler yapılmıştır.
22.2.2021′ de TBMM, CİMER, Anayasa Mahkemesi ve ist/cumhuriyet başsavcılığına sapkınlığın hamileri resmi evrakta sahtecilik yapan sahtekarlar için 86647 nolu suç duyurumuzun akıbeti nedir.”
