ANKARA (AA) – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, “Türk bankacılık sektörü, uyguladığımız bütüncül stratejinin de desteğiyle, güvenli ve sağlam görünümünü sürdürmektedir.” dedi.
Kavcıoğlu, yılın ikinci Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında, yükselen küresel enflasyon ve finansal koşullardaki sıkılaşmanın gelişmiş ülkelerde finansal sistem üzerindeki risklerin artmasına yol açtığını söyledi.
Söz konusu gelişmenin beklentilerde oluşturduğu belirsizliğe karşın, 2023'ün ilk çeyreğinde küresel iktisadi faaliyetin, tahminleriyle uyumlu olarak güçlendiğini belirten Kavcıoğlu, takip ettikleri yüksek frekanslı göstergelerin, bu yıl küresel büyümeye ilişkin daha olumlu bir görünüme işaret ettiğini dile getirdi.
Kavcıoğlu, ülke ekonomilerinin finansal koşullara beklenenden daha çok dayanıklılık göstermesi ve Çin'in Kovid-19 salgını sonrası açılma süreci nedeniyle küresel talebin güçlü seyrederken, küresel arz kısıtlarının gevşediğini, bununla uyumlu olarak, ticaret ortaklarının bu yıl büyüme tahminlerinin önceki rapor dönemine göre yukarı yönlü güncellendiğini anlattı.
Geçen yıl, başta enerji olmak üzere, emtia fiyatlarındaki artış nedeniyle yükselen enflasyonun, fiyatların gerilemesiyle, küresel çapta aşağı yönlü bir eğilim gösterdiğini belirten Kavcıoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
“Küresel enflasyonun önemli belirleyicilerinden olan doğal gaz fiyatları, tedarik endişelerinin ortadan kalkmasıyla tarihsel ortalamalara yaklaşmıştır. Petrol fiyatları ise 2022'deki yüksek seviyelerine kıyasla düşüş gösterse de tarihsel ortalamaların üzerinde ve jeopolitik riskler nedeniyle dalgalı seyretmeye devam etmektedir. Bununla birlikte, küresel çekirdek enflasyondaki düşüş daha yavaş gerçekleşmektedir. Yüksek enflasyonun fiyatlama davranışları üzerindeki ikincil etkileri ve talep koşullarının destekleyici olmaya devam etmesi küresel enflasyondaki yukarı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.”
Kavcıoğlu, son dönemde, bankacılık sektörü kaynaklı sıkıntıların, gelişmiş ülkelerde finansal risklerin artmasına yol açtığını vurgulayarak, bu durumun, merkez bankalarının finansal istikrarı önceliklendirmesine sebep olduğuna işaret etti.
Bu doğrultuda, gelişmiş ülke merkez bankalarının sağladığı likidite destekleri nedeniyle bilanço büyüklüklerinde düşüş eğiliminin sekteye uğradığını ve bilançolarda belirgin bir artış gözlendiğini belirten Kavcıoğlu, şöyle devam etti:
“Gelişmiş ülke merkez bankaları arasındaki para takası anlaşmalarının çerçevesi likiditeyi artırmak amacıyla önemli ölçüde genişletilmiştir. Bu durum, finansal kırılganlıkları gözetmeyen para politikası uygulamalarının sürdürülebilirliğini gündeme getirmektedir. Türk bankacılık sektörü ise, uyguladığımız bütüncül stratejinin de desteğiyle, güvenli ve sağlam görünümünü sürdürmektedir. Temel bankacılık göstergeleri olan aktif ve özkaynak karlılığı, likit varlıkların kısa vadeli yükümlülükleri karşılama oranı, sermaye yeterliliği, tahsili gecikmiş alacakların toplam kredilere oranını da içeren çeşitli kriterler bankacılık sektörünün sağlamlığını teyit etmektedir.”
– “Türkiye, yüksek büyümesini verimlilik artışlarıyla bir arada ilerletmeyi başardı”
Kavcıoğlu, Türkiye ekonomisine ilişkin, “Güçlü politika çerçevemizin ekonomimizin dayanıklılığına sunduğu katkı; yatırım, istihdam, üretim ve ihracat gelişmeleriyle net bir şekilde görülmektedir. Ayrıca, ülkemizin güçlü büyümesinin yanında artan verimliliğine ve sanayi üretimi içindeki yüksek teknoloji alanlarındaki ivmelenmeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Gayri safi yurt içi hasılamız, 2021'deki güçlü performansını 2022'de de sürdürerek yüzde 5,6 büyüme kaydetmiştir. Her iki dönemde de Türkiye ekonomisi, küresel ölçekte en yüksek büyüyen ekonomiler arasında yerini almıştır.” değerlendirmesini yaptı.
Uluslararası kuruluşların yayımladığı verilere göre, Türkiye'nin başarılı büyüme performansıyla 2022'de G20 ve OECD ülkeleri arasında üst sıralarda bulunduğunu belirten Kavcıoğlu, buna ek olarak, Türkiye'nin diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, son yıllarda yaşanan “çalışan başına katma değer” artışıyla da öne çıktığına işaret etti.
Şahap Kavcıoğlu, bu çerçevede, Türkiye'nin yüksek büyümesini verimlilik artışlarıyla bir arada ilerletmeyi başardığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Son dönemdeki yüksek istihdam artışlarıyla düşünüldüğünde, yüksek verimlilik artışları ekonomimizin üretim kapasitesindeki, inovasyon alanındaki ve teknoloji adaptasyonundaki gelişiminin boyutunu yansıtmaktadır. Böylelikle, uluslararası refah karşılaştırmalarında doğru ölçüt olan satın alma gücü paritesiyle bakıldığında, Türkiye ekonomisi kişi başına düşen milli gelirde gelişmiş ülke seviyelerine güçlü şekilde yakınsamaktadır. Enerji ve emtia fiyatlarındaki artışın olumsuz etkilerine rağmen, ülkemizin bu ekonomik başarıyı ortaya koyabilmesi, finansal kaynaklarını verimli kullanarak üretim kabiliyeti ve kapasitesini sürekli geliştirmesiyle mümkün olmuştur.”
– “Üretim yapımızdaki dönüşüme ekonominin dinamik yapısındaki gelişim de eşlik ediyor”
Sanayi üretiminde dış talepteki yavaşlamanın etkilerinin 2022'nin ikinci yarısında hissedilirken, yılın son aylarında bu konuda toparlanma gözlendiğini hatırlatan Kavcıoğlu, Ocak 2023'te sanayi üretimindeki güçlenmenin sürdüğünü ve yıllık artış oranının yüzde 7,1'e yükseldiğini anlattı.
TCMB Başkanı Kavcıoğlu, 6 Şubat'taki deprem felaketi sonucunda şubat ayında sanayi üretiminin yüzde 8,2 gerilediğinin altını çizerek, mevsim ve takvim etkilerinden arındırıldığında ise ocak-şubat ortalamasında, önceki çeyreğe göre, yüzde 0,4 ile sınırlı düşüş gözlendiğini bildirdi.
Ülke tarihindeki en büyük felaketlerden birinin yaşandığı ilk çeyrekte sanayi üretiminin nispeten yatay seyretmesinin, ekonominin dayanıklılığı ve dinamizminin bir göstergesi olduğuna dikkati çeken Kavcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öncü göstergeler, afet sonrası toparlanmanın gerçekleşmesiyle sanayi üretimindeki kayıpların güçlü ve hızlı bir şekilde telafi edilmekte olduğuna işaret etmektedir. Daha geniş bir perspektiften bakıldığında ise ekonomimizin üretim odaklı gelişimi açık şekilde görülmektedir. Sanayi üretim endeksi, son iki yılda yüzde 23,7 artmıştır. Gelişmiş ülkeler, sanayi üretimlerini pandemi sonrasında uyguladıkları genişletici politikalara rağmen belirgin şekilde artıramamış ve finansal koşulların sıkılaşmasıyla sınırlı kazanımlarını da kaybetmişlerdir. Öte yandan, gelişmekte olan ülkeler bu süreçte daha başarılı bir performans sergileyerek hızlı bir toparlanma gerçekleştirmiştir. Ülkemiz ise daha da başarılı bir görünüm ortaya koyarak sanayi üretiminde gelişmekte olan ülkeler ortalamasının üç katına yakın artış kaydetmiştir.”
Kavcıoğlu, sanayi üretimindeki ivmelenmeye ek olarak sanayi yapılarında da belirgin bir gelişim gözlendiğini belirterek, sanayi üretim endeksinin son iki yılda orta-ileri ve yüksek teknoloji sektörlerinde sırasıyla yüzde 33 ve yüzde 37 arttığını belirtti.
Bu çerçevede, yüksek teknoloji üretiminin verimlilik artışlarına da katkı sunan istikrarlı ve kayda değer bir gelişim gösterdiğini vurgulayan Kavcıoğlu, şu bilgileri paylaştı:
“Üretim yapımızdaki dönüşüme ekonominin dinamik yapısındaki gelişim de eşlik etmektedir. Yerli şirketlerin patent başvuruları 2020 yıl sonundan bu yana yüzde 10 artmış, yerli marka, faydalı model ve tasarım başvuruları ile kurulan şirket sayılarına da yansıyan ve birçok ekonomiyi geride bırakan bir dinamizm ortaya çıkmıştır. 2022 yıl sonu itibarıyla makine-teçhizat yatırımları yıllık bazda 13 çeyrektir büyüyerek, 2022'de büyümeye 1,4 puanlık katkı sağlamıştır. Böylece, makine-teçhizat yatırımlarının milli gelir içindeki payı yüzde 13,1'e yükselmiştir. Net ihracat ile bu iki önemli bileşenin milli gelir içerisindeki payı 2022'de yüzde 17,3 ile tarihi zirvesine ulaşmıştır. Söz konusu güçlü performans, 2022'de gözlenen büyük negatif arz şoklarına ve yılın ikinci yarısında küresel iktisadi faaliyetin gerilemesine rağmen elde edilmiştir. 2023'te küresel talebin toparlanmasıyla birlikte büyümenin güçlü seyrini devam ettireceğini öngörüyoruz.”
(Sürecek)