Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nde gerçekleştirilen hain saldırı sonrası şehit düşen Piyade Uzman Çavuş Ziya Sarpkaya’nın Göynük’teki baba ocağına ateş düştü. Olayın yaşandığı anda oğlu ile telefonda görüştüğünü söyleyen Baba Salim Sarpkaya, olay anında yaşadıklarını basın mensuplarına anlattı.
Acı haberin gelmesinin ardından, şehit ailesine ziyarette bulunan, Bolu İl jandarma Komutanı Jandarma Albay Türker Yılmaz, İlçe Kaymakamı Ahmet Oğuz Aslan ve Belediye Başkanı Kemal Kazan, başsağlığı diledi.
Şehidin cenazesinin 29 Temmuz Çarşamba günü (bugün) Ankara’dan havalanacak helikopterle ilçeye getirileceği ve Gazi Süleymanpaşa caminde kılınacak ikindi ve cenaze namazından sonra ilçe mezarlığına defnedileceği bildirildi.
“Oğlum beni aradı”
Olayın yaşandığı anda oğlu ile telefonla konuştuğunu ifade eden baba Salim Sarpkaya, olay esnasında yaşananları basın mensuplarına anlattı. Oğlunun kendisini arayarak çarşıya çıktığını söylediğini belirten baba Sarpkaya, “Oğlum beni aradı. Biz çarşıya çıktık dedi. Ben de hayırdır niye çıktınız dedim. O da dairenin işi vardı postane dedi. Onu hallettik. Bankamatikten para alıp döneğiz dedi” diye konuştu. O esnada oğluna birisinin bir şeyler sorduğunu anlatan Sarpkaya, “O ara oğluma birisi bir şey sordu. Benim duyduğum ‘Ben astsubayım’ dedi. Sonra bir silah sesi duydum ve ses kesildi” ifadesini kullandı.
Ahmet Gülseren Temmuz 2011 yılında yani bu yaşanan acıdan tam 4 yıl öncesinde 13 yuvanın içerisine kor ateşi düştüğünde aynı gün yüreğimden geçen duygularımı aşağıdaki şekilde ifade edip değişik platformlarda paylaşmıştım. Şimdi aynı acı memleketime Bolu’ya Göynük’e düştü. Şehidimizin mekanı, Mevlamızın izniyle inşallah cennet olsun. Geride kalan acılı ailesine, dost ve yakınlarına Rabbim’den sabr-ı cemil niyaz ederim.
DAHA KAÇINCI SÖZÜN BİTTİĞİ YER OLACAK!
Evet, yine ateş düştüğü yeri yani her zaman olduğu gibi anaların yüreğini dağladı. Sorumluluk sahibi kurum ya da kişiler yine duygusal birkaç başsağlığı sözcüğü söylemeye devam ettiler. Bir hafta veya 10 gün boyunca ‘vatan sağ olsun, şehitler
ölmez’ gibi duygusal ifadelerden sonra tıpkı yıllar önceki 33 askerin unutulduğu gibi bu 13 vatan evladı da unutulacak ve bu kısır döngü “tarih tekerrürden ibarettir”söylemini doğrularcasına sürüp gidecektir.
Yıllardır hep aynı söylemlere herkes şahit olmaktadır: 30 yıllık bir mücadele, PKK terör belası, milyarlarca dolarlık milli kayıp, bu kayıpla bölgede yapılabilecek 100’lerce fabrika, 10’binlerce benim deyimimle maalesef kurbanlık kuzu, yine benim deyimimle en büyük sermayemiz olan genç beyinlerin yok oluşu, her evli çiftten 3 çocuk isteriz talebindeki tezatlık.
Çözüm: Önce silahsızlanmak, bölgedeki eğitim, sosyal ve ekonomik kalkınmışlık. İyide nasıl yapılacak! 30 yıldır her gelen siyasetçi, akademisyen, asker ve sivil aynı lafları tekrarlayıp duruyor.
Öncelikle size uzatılmış ensenizde namlu varken, yani güvenlik sağlanmamışsa bunların hiçbirini yapamazsınız. Eğer karşınızda size uzatılmış silah varsa, onu daha üstün bir silahla bastıramazsanız
silahsızlanmayı sağlayamazsınız. Bölgeyi çok iyi tanıyan, insan ve lojistik desteğini kolayca temin eden, günlük enerjisini parçalama-bölme-kan dökme-kurbanlık kuzu arama üzerine harcayan terör örgütüne karşı 3-4 aylık süngü çıkar- süngü tak acemilik eğitimi gören kurbanlık kuzuları hedef tahtası gibi vampir iştahlı mahlukların karşısına çıkarırsanız, başka bir sonuç almanız mümkün değildir. Hep söylenir ama
bir türlü gerçekleştirilmez. Nerede bizim özel harekatçılar, bordo bereliler…
10-20 bin kişilik filmlerde izlediğimiz Ninja yetiştirip en modern silahlarla terör örgütünün karşısına çıkıp Kandil’de, Diyarbakır’da, Tunceli’de inleri her neredeyse bulup silahsızlanmayı sağlamadıktan sonra bölgede istenilen eğitim, kalkınma ve sosyal gelişmişlik maalesef gerçekleştirilemeyecektir. Açılım için bir anahtar olabilir düşüncesiyle, ateşin düştüğü yeri yaktığı analarımızın başı sağ olsun… Sade Vatandaş.