1. Haberler
  2. Genel
  3. ERBİCAN’DAN KAMUOYUNA DUYURU

ERBİCAN’DAN KAMUOYUNA DUYURU

featured

halil hoca 12anaGerede Müftüsü Hasan İzmirli’nin 30 Ocak 2015 Cuma günkü vaazındaki sözleri üzerine açıklama yapan Gerede Cevaplar İlim ve Hayır Vakfı Başkan Yardımcısı Halil Erbican, konu hakkında gazetemize bir açıklama yaptı.

Halil Erbican Gazetemize yaptığı basın açıklamasında; “Kamuoyunun malumudur ki; Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, cami hutbelerinde anlatılması için konular belirlenir ve verilen konunun dışına çıkılmaması gerekir. Maalesef İlçe Müftüsü 30 Ocak 2015 Cuma günü vaazında talihsiz beyanlarda bulunmuş, yakışıksız bir üslupla, kendi iç dünyasındaki hezeyanları için cami kürsüsünü kullanmıştır.

Camilerin birlik ve beraberlik yeri olması, birilerine karşı buralarda ayrımcılık yapılmaması, birilerini iteleyerek, dışarıda bırakmak değil de kucaklama mekânları olması gerekirken, bu yakışıksız söylemlerle vatandaşlarımızın kafalarının karıştırıldığını, aile ziyareti için İstanbul’dayken üzüntüyle öğrendim. Olayların hiç birisi anlatıldığı gibi değildir. Vakfımız 1977 yılında kurulmuş bir vakıftır. Gazetelere gönderdiği beyanatlarda vakıfların isminin bile doğru yazılmayışı Vakfımıza karşı ne kadar duyarsız olduğunun göstergesidir.

Biz Allah’a şükür bu topraklarda doğduk, büyüdük, çocukluğumuz, gençliğimiz, hepsi burada geçti. Ben 40 senedir İlçemiz halkıyla, esnafıyla iç içeyim. Alışveriş yapıyorum, ödemeler yapıyorum. Bana Gerede’mizde bir tane esnaf dahi “Halil Hoca bizden mal aldı ve bunun faturasına bir lira fark ilave etti” diyemez. Ben Geredeliyim ve Gerede’nin çocuğuyum. Allah memleketimde imanla göçmeyi nasip etsin. Benim salımdan Geredeliler tutacak. Ben Geredelilerin salından tutacağım. Bizim Allah’a şükür hiçbir çekincemiz yok, aklımızın ucundan bile geçmez bunlar. Biz çok iyi niyetli bir şekilde bu kursu, Allah nasip etti yaptık. Yapmadan önce, 3 veya 4 dönem önceki müftüler burayı bizden müftülük sitesi yapmak ve üst katlarını lojman yapmak üzere istediler, ancak biz bunlara razı olmadık. Bu duruma Hacı Ömer Hoca Efendi, Yusuf Şengönül, Şeref Öztürk Hocalarımız şahittir. Bana kendileri tarafından söylenen, buranın Kur’an yuvası olmasıdır. Bize rahmetli Şeref Danışman Hocamızın vasiyeti var dediler. Biz bu vasiyet üzerine buranın Kuran’ın okutulduğu bir mekan olması için çalıştık ve çabaladık. Hiçbir cami çıkışında para toplamadan, herhangi bir şey talep etmeden Allah’a şükür bu binayı Geredelilerin yardımıyla yaptık. İyi niyetli bir şekilde sırf Kur’an okutulması kaydı ve şartıyla binayı teslim ettik.

Biz kurulduğu günden 2014 yılı 11. ayın sonuna kadar bu Kur’an Kursu’nun ekmeğini, suyunu elektriğini, yakıtını her nevi ihtiyacını karşıladık. Sadece geçen sene Cevaplar ve Yeni Camii  Kur’an Kursuna 87 ton kömür aldık; bunların ödemelerinin tamamını biz yaptık. Müftü Bey’e aidat toplayalım dedik, aidat alamazsınız dedi ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na yazı yazdı. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan para alabilir diye yazı geldi. Ancak 8 ay kadar bir süre bize yazıyı vermedi. Biz aidat almaya kalkıştık, görevli arkadaşların kursa girişini engellediler. 50 öğrenci varsa 10 tanesi aylık aidatını veriyor sadece. Bazıları bir ay veriyor 5 ay vermiyor, 2 ay veriyor 1 yıl vermiyor. Müftü bizzat görevli arkadaşlara “hiç biriniz paraya karışmayacaksınız” dedi. Bizim 12-13 tane sigortalı çalışanımız var, belletmen tuttular sigortasını yaptık, maaşını ödedik, elektrik parası var, bir gün yatırmazsanız faiz işliyor, borcu ödenmezse elektriğimizi kesiyorlar ve kesme açma parası alıyorlar. Yakıt alamazsak bina ısıtılamıyor. Bize aidat toplatmadılar, ayda bir defa Cuma günleri camilerde para toplanması için izin ver dedik ona da izin verilmedi. Bu camilerde mukabele okuyan hiç kalmamıştı. İhtiyar iki hoca efendi okuyordu ama şu anda her camide 3-5 çocuk var. Son gün yapılan Hafızlık diploma törenine Vakfımız Üyelerinden birimizi dahi çağırmadılar. Bu mudur vefa, bu mudur ortak çalışmanın gerektirdikleri?

Bu memleketten 3 senedir para toplanıyor. Merkez Kur’an Kursu diye. Tabela asıldı ve 5 kat bina yaptılar. Biz vakıf olarak, kendisine 5-10 defa teklif ettik;  “Müftü Bey hangi katını yatılı Kur’an Kursu yapacaksanız, sizin istediğiniz gibi teşrif edelim, çocuklarımız okusun” diye defalarca söyledik. Ancak Müftü sıcak bakmadı bu işe. Şuan Müftülük binasında vaad ettikleri gibi Kur’an Kursu olsaydı da, bu ihtilaflar hiç olmasaydı.

Müftü vaazında “çocuklara neler yaptılar neler, bu kürsüden söyleyemem” deyip ağlayacağına, Vakfımız tarafından yapılan hizmetleri Allah (cc) rızası için anlatsaydı, hemşerilerimiz bu kadar rahatsız olmazdı. Anlatılamayacak kadar eziyet olunan çocuklarımıza, yapmış olduğu yeni Müftülük binasında yatılı Kur’an Kursu yeri ayırsaydı, o gözyaşlarına gerek kalmazdı.

Camiler birlik, dirlik yeridir. İnsanların huzur bulduğu yerdir. İnsanların kafaları karıştırılmaz. Gerede demek edep demektir. Kürsüden bunlar konuşulmaz. Bunlar hoş şeyler değil, biz bunları tasvip etmedik, etmeyeceğiz. Ancak gelinen noktada bunları söylemek zorunda kaldık.

Biz oranın Kur’an Kursu olarak kalmasını canı gönülden istiyoruz, ama şuna inanıyoruz ki kavga olan yerde dirlik de olmaz berekette olmaz. Siz kendinize göre bir yer bulun okutun. Yeni yapılacak olan hafızlık müessesinin bir katını vakıf olarak üstleniyoruz, isterseniz buyurun yapalım. Orada da Kur’an okutulsun, lakin böyle dövüşle, kavgayla hizmet olmaz. Ayrıca biz size hemen çıkın demedik. 11. ayda bir yazı yazdık binamızı tahliye edin diye, akabinde 1. ayda size noterden ihtarname çektik, 2015 yılı Temmuz ayının 15’ine kadar binamızı tahliye edin diye. Yönetim kurulu olarak yaptığımız toplantıya ve aldığımız karara Belediye Başkanı Mustafa Allar beyefendi ve GTSO Başkanı Ersin Kaşka bey’de şahittir. Orada İsmail Yüksel, İhsan Aktaş, İbrahim Başaran, Mehmet Karagöz ve ben de konuştum. Ancak siz olayın üstüne ısrarla yanlış gittiniz. Defalarca havuzlu bahçede toplantı yaptık. Orada aidat alınması ve ayda bir defa para toplanması için sizden söz aldık, ama siz her defasında sözünüzün arkasında durmadınız!

Müftünün makam arabasını kullanan Cevaplar Kur’an Kursunun hafızıdır, binanın elektrik, suyunu ödeyenler, sizin imamlarınızın üçte ikisi, bu Kur’an Kurslarının hafızıdır. Binayı Kur’an Kursu olarak kullanılmak üzere tahsis ettik. Ayda bir Cuma namazı çıkışı para toplanılması için söz verdiniz, yerine getirmediniz. Aidat alalım dedik aldırmadınız. Biz bu hizmetleri nasıl idame ettireceğiz?

Kız Kur’an Kursuna çeşitli okullardan öğrenciler alıyorsunuz, Yurt olarak kullanıyorlar. Bu öğrencilerden aidatta alıyorsunuz. Vakfımız binasında 120 yatak kapasitemiz var, Eğer burada 50 tane talebe varsa geri kalan mekâna üniversiteden, orta öğretimden öğrenci alma teklifinde bulunduk. Hem bu öğrencileri Kur’an ile hemhal edelim, hem de bu öğrencilerden aidat alalım, böylece Cevaplar Kur’an Kursu ile Yeni Camii Kur’an kursuna daha iyi şartlarda hizmet edelim dedik. O teklifimiz de kabul edilmedi.

Her şeyde esnafa gidiyoruz. Yaz Kur’an Kursu’na gelen öğrenciden 500 TL ücret alalım dedik izin vermediler. Vatandaş çocuğunu okuturken, imkanı varsa 100-150 TL versin, veremiyorsa biz okutalım dedik, ancak bu güne kadar bu söylemlerin hiçbirisi olmadı.

Vakfa ait binamız yine Kur’an okuyanlara hizmet etmeye devam edecek inşallah. Bizim amacımız Kur’an ve Efendimizin yoluna hizmetkâr olmaktır.

Geçmiş dönemlerden bu günümüze bu hizmetleri idame ettirenlerin, Kur’an okutanların, evleri, kursları basıldı, hapishanelere, karakollara gidildi, sen kürsüye çıkıp bu hizmette bulunanlar hakkında “merdiven altı eğitim” diye bahsettin. Geredeliler bunu unutmadı, biz bugünkü ortamı, halen sağ olan (Allah bereketli uzun ömürler versin) ve rahmetli hocalarımızdan devir aldık ve onların izinde ömrümüz vefa ettiği müddetçe götüreceğiz. Müftü Bey etrafında çalışanların kimin talebesi olduğuna bir dönüp bakmalıdır; bugün bazıları vefasız olabilirler ama onların da eninde sonunda bu çadırın dibine geleceklerine kaniyim.

Halil Erbican; rabbim Allah, kitabım Kur’an, ben Kuran’ın yalnızca mezarlıkta okumak için inmediğine inanan, hayatta capcanlı yaşanması gerektiğine inanan bir kulum.  Ben Gerede’de doğdum, Gerede’de öleceğim. Memleketime hizmet etmekten şeref duyuyorum. Benim Geredeli hemşerilerim bu hizmete layıktır. Ahmet Cevdet Bilge Hoca Efendi, Kemalettin Üstün Hoca Efendi ve Hacı Emin Efendi Gerede’den başka bir yere gitmemiştir. Müftü Bey’in burada ayrıştırmak yerine, birlik ve beraberliği sağlaması gerekir. Üstünlük; Kur’an ve sünnet üzere yaşamak ve onun uğruna çalışmaktadır. Kürsüye çıkıp, ilim irfan anlatmak yerine ayrıştırarak, hemşerilerimizin kafasını karıştırmak hoş değildir. Kur’an yolunda çalışsın, çabalasın, önce Hak bilir, sonra da halk bilir.” diyerek açıklamasına son verdi.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
ERBİCAN’DAN KAMUOYUNA DUYURU
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 10 Mart 2015, 22:45

    Emin Yılmaz, Cevaplar Kuran Kursunda yediğin yemek, içtiğin su haram olsun inşallah, bide utanmadan hocamız diyorsun, tüh ya utanmaz, ömrüne yazıklar olsun, sen gibi nankörlere lanet olsun.

    Cevapla
  2. 3 Mart 2015, 00:35

    Benim yazımda yayına engel ne var

    Cevapla
  3. 3 Mart 2015, 00:30

    Yukarıdaki söz konusu kişi 1985 yılındaki cevaplar kuranlursu hocamız halil hocaysa işkenceli eğtim kendisinin eğtim metodudur
    Müftü beyin vaazını dinlemek nasip olmadı ama
    Halil hoca da inkar etmemiş zaten
    Kendisinin işkencesine maruzkalmış bi öğrencisi olarak 42 yaşıma geldim bana ve arkadaşlarıma yapılan işkenceleri unutmak mümkün olmadı
    Kendisine hakkımı helalde etmiyorum.

    Cevapla