1. Haberler
  2. Güncel
  3. “HALEN DARBE TEHDİDİ VAR!”

“HALEN DARBE TEHDİDİ VAR!”

İllegal bir örgütlenme olan Batı Çalışma Grubu’nun baskı, dayatma, dışlama ve psikolojik işkenceleri sonucu “çok sevdiğim mesleğim” dediği askerlik görevinden 1996 yılında Kd.Bnb.rütbesinde emekli olmak zorunda kalan Em.Öğ.Kd.Binbaşı İsmail Cevahirli, Genel Yayın Yönetmenimiz Serkan Candan’a 28 Şubat süreci, 2.Ordu Karargah  Mescidinin kapatılması,  namaz kılması nedeniyle kendisine uygulanan baskı, 1600 subay ve astsubayın YAŞ kararı ile atılması, halen darbe tehdidinin olup olmaması,  darbeci zihniyetin nasıl sona erdirileceği gibi bir çok konuyu çok önemli bu röportajda anlattı. İşte o önemli soruların ve cevapların yer aldığı röportaj:

cvhrlSİZİN EMEKLİ SUBAY OLDUĞUNUZU BİLİYORUZ. KISACA KENDİNİZİ TANITIRMISINIZ?

1955 Gerede doğumluyum. İlk ve ortaokulu Gerede’de okuduktan sonra 1972 yılında Bolu İlk Öğretmen Okulunu, 1973 yılında, Muş lisesini, 1977 yılında da D.T.C. Fakültesinden mezun oldum. (Son sınıfta TSK’ne girerek askeri öğrenci oldum ve Tğm. olarak Işıklar Askeri Lisesine Coğrafya Öğretmeni olarak atandım.  Ayrıca görevde iken Hukuk tahsili yaptım.)

TSK’nın çeşitli birlik ve kurumlarında görev yaptıktan sonra illegal bir örgütlenme olan Batı Çalışma Grubunun baskı, dayatma, dışlama ve psikolojik işkenceleri sonucu, çok sevdiğim mesleğimden 1996 yılında Kd.Bnb.rütbesinde TSK.den isteğimle emekli olmak zorunda bırakıldım.

28 ŞUBAT SÜRECİNDE NELER YAŞADINIZ?

Bu karanlık süreç benim için Mayıs 1992’de başlamıştır. (1997’den 5 yıl önce) TSK de askeri liseler önemli kurumlardır. Liseden mezun olan çocuklar Harp Okuluna gider ve 4 yıl sonra Teğmen olurlar. Ben 1988-1992 yılları arasında Kuleli Askeri Lisesi’nde Coğrafya Zümre Bşk. idim. Batı Çalışma Grubu adı verilen yasa dışı örgütlenmenin fişlemesiyle (hiçbir cezai işlem yapılmadan ve sicilim yüksek olduğu halde) 2. Ordu K.lığına (Malatya) tayin edildim.

28 Şubat 1997’ye doğru ise sebepsiz olarak sicilim düşürülmüş, sudan bahanelerle oda hapsi cezası verilmiş, samimi olduğumuz mesai arkadaşlarımızla görev yerinde ve lojmanlarda görüşemez hale getirildik. Özetle, BÇG yapılanması içerisinde aktif / pasif görev almayan personele hayat hakkı tanımayan bir anlayışla baskı, yıldırma, dışlama, ötekileştirme, sözlü taciz gibi akla gelen her şey, uygulanmıştır.

Ekim1995 tarihinde KKK.Org.Hikmet BAYAR Malatya’ya gelmiş ve mescide gidenlerin takibini istemiş, ancak Kuvvet Komutanı gidince 15 yıldır faaliyette olan 2.Ordu Karargah  MESCİDİ KAPATILMIŞTIR. Bu icraat sivil halk tarafından duyulmuş, ulusal bir gazete yazarına ulaşmış ve mescid kapatma olayı 15 Ekim 1995 tarihli Yeni Asya gazetesinde başyazar Kazım Güleçyüz’ün makalesinde işlenmiştir. Gazete haberi 2.Ordu Kurmay Bşk.nını çileden çıkarmış, haberin sorumlusu olarak şahsımı görerek suçlamış, mesaide sürekli psikolojik işkence uygulamıştır.

Bu, iş yeri ve lojmanlardaki takip edilme ve izlenme işkencesi, dayanılmaz bir hal alınca 4 ay sonra (Ocak 1996) tarihinde çok sevdiğim mesleğimden ayrılmak zorunda bırakıldım ve Kd. Bnb.rütbesinden Emekli oldum.(22 yıllık görev sürem içerisinde hakkımda hiçbir soruşturma açılmamış,ceza verilmemiş ve sicilim düşürülmemiştir.)

28 ŞUBAT SORUŞTURMASINA MÜDAHİL OLDUNUZ MU?

Şikayette bulundum. Ank.Özel Yetkili Savcılık ifademe başvurdu. Gerede C.Baş savcılığı  kanalı ile Ank.ya gönderilmiştir.

SİZ EMEKLİ OLDUKTAN SONRA DA ORDU EVİNDE SORUN YAŞADINIZ. BU KONUYU AÇAR MISINIZ?

2003 yılında bir akşam kalmak üzere Ank.Sıhhıye Ordu Evine gittim. Gece 22 sıralarında 5. Kat merdiven sahanlığında yatsı namazımı kıldığım için, ordu evlerine girmem yasaklandı. Yasaklama emri yazılı olarak şahsıma tebliğ edilmedi. (2003 yılının TSK.da Ayışığı-Sarıkız-Eldiven gibi darbe planlarının yapıldığını sonradan öğrenmiş olduk)

Ben de bu hukuka aykırı durumu önce Askeri Yüksek İdare Mahkemesine, sonra da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdım. (Adil Yargılanma hakkı ile Din ve Vicdan Özgürlüğüne aykırılık nedeniyle) Yargılama 8 yıl sürdü ve 2011 yılında davalı idare (hükümet) Manevi Tazminat ödemeye mahkum edilmiştir. Mahkeme kararı Genelkurmaya gönderilmiş ve Ordu evlerine giriş yasağım kaldırılmıştır.

SİZE GÖRE ÜLKEMİZ 28 ŞUBAT SÜRECİNE NASIL GETİRİLMİŞTİR?

Darbeci zihniyetin kurduğu BÇG marifetiyle getirilmiştir. Şöyle ki: BÇG örgütlenmesi TSK içerisinde oluşturulan örgütsel yasadışı bir hiyerarşidir. Bu yapılanmada ast, üstü fişleyebilmekte, darbe yapıldığı zaman personelin aktif/pasif görev almasına bağlı olarak generaller bile dört(+), dört(-) şeklinde fişlenmiştir.

Ne yazık ki 28 Şubat sürecinde BÇG örgüt hiyerarşisi ordumuzun kurumsal ve tarihi olan ve disiplini sağlayan hiyerarşisini illegal olarak ele geçirmiş ve TSK’nın kurumsal gücünü ve etkinliğini darbe eyleminde kullanmıştır.

BÇG örgütü darbe karşıtı personeli bastırmak ve pasifize etmek için ordu içerisinde darbe karşıtı olan subay ve astsubayları önce pasif görevlere sürmüş, sonra 1600 subay ve astsubayı YAŞ kararı ile atarak YARGISIZ İNFAZ yapmış, 1700 subay ve astsubayı da İSTİFA ve EMEKLİLİĞE zorlayarak, BÇG’nin iradesi hakim kılınmak suretiyle, ordu içerisindeki tasfiyelerle darbenin ilk aşaması ordu içerisinde gerçekleştirilmiştir.

BÇG’den oluşan darbeci yapı, ihraç ve tasfiye işlemlerini, TSK’nın kurumsal tasarrufu gibi göstermeyi kurnazlıkla başarmıştır. (en fazla ihraç 263 kişi ile REFAH YOL döneminde yaşanmıştır.)

BÇG darbeci örgütlenmesi 2’nci aşamada ise, icraatlarını ordu tasarrufu gibi göstererek MGK, YAŞ, TBMM, Yargı, Hükümet, Mahalli İdareler, Üniversiteler ve Eğitim Kurumlarına yaymış ve böylece bu kurumlarda kontrol altına alınmıştır.

SİZE GÖRE HALEN DARBE TEHDİDİ VAR MIDIR?

Vardır. Çünkü, bu yasadışı yapılanma uzun soluklu yapılmış bir yapılanma olup kadrolaşmaya dayanmaktadır. Hatırlarsak o dönemde askeri okullara annesinin başı örtülü olan çocuklar bile alınmamıştır. Ben 1992 yılında askeri liseye, bir çocuğun sırf babası imam olduğu için, diğer bir çocuğun mahalle camisinde yaz tatilinde Kur’an öğrenmeye gittiği için alınmadığını hatırlıyorum.

– Darbecilerin en önemli dayanağı olan darbe anayasası değişmemiştir.

– Darbecilerin vesayetini meşru kılan kanun ve yönetmelikler (2820 adet) kaldırılmamıştır. (Siyasi iradenin kendi grubu ile çok kolay bir şekilde kaldırması/değiştirmesi mümkündür, ancak halen yapılmamıştır. )

– Yargılanan Ergenekon ve Balyoz sanıklarının hiçbiri PİŞMAN DEĞİLDİR. Darbeleri araştırma komisyonunda dinlenen askeri personel de pişman değildir. (Bu aynı zamanda Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı AK Parti Milletvekili Nimet BAŞ’ın da değerlendirmesidir.)

– Yargılanan sanıklar hakimleri tehdit edebilmekte, dışarı çıktıklarında gereğini yapacaklarından söz edebilmektedirler.

– Bu yapılanmaya göre ülkenin güvenliği değil, siyaseti önemlidir. (E.Org.Özden ÖRNEK’in günlükleri bunu teyit etmektedir.)

– 367 KRİZİ, yalan haber siteleri vasıtasıyla siyasi iradeyi yıpratma, AK Parti’yi kapatma davası tarihi 2007, ıslak imza, Ak Parti ve Gülen’i bitirme planı tarihi 2009’dur.

– 1962 yılında İsmet İnönü de “darbe dönemi kapandı “demiştir.

– 1960 darbesi öncesinde darbeyi haber alan bazı siyasetçiler Menderes’e darbe olacağını söylediğinde, kapısındaki askeri göstererek “Bu Mehmetçik mi darbe yapacak?”deyip terslemiştir. Bunların hiçbiri doğru çıkmamış, darbeler yapılmıştır. Çünkü bu insanların darbe, genlerine işlemiştir. Sorun Mehmetçikte değil generaller arasındaki yasadışı darbe örgütlenmesindedir.

– Siyasi İradeyi yanılgıya götüren anlayış şudur; darbeci örgütlenme siyasetçiye hiç ama hiç güvenmezken, siyasetçiler darbeci generallere azami şekilde güvenebilmektedir. (Refah-Yol döneminde Erbakan, kendisine p……k diyen albayı EMEKLİ edebilseydi, bana göre 28 ŞUBAT  olmazdı.)

– Bir diğer yanılma noktası, darbecinin elinde silah var, siyasetçinin elinde ise hiçbir şey yoktur.

YARGILAMALAR NEDENİYLE ORDUNUN MORALİ MESELESİNE NASIL             BAKIYORSUNUZ?

Bana göre ordumuzun morali, giderek yükselmekte ve etkinliği artmaktadır. Ancak, darbeci BÇG örgütlenmesinin morali bozuk olabilir. Aslında bunların morali, darbe kültürünün yerleştiği 1950’den bu yana bozuktur. Darbeci yapı, ordumuz içindeki olması gereken ast-üst ilişkisini ve hiyerarşisini de bozmuştur.

– Ordumuzun moralini darbeciler bozmaktadır. Ör.1960 darbesinde darbecilerin, ordudan 235 general, 4.171 subay olmak üzere toplam 7000 darbe karşıtı personeli İHRAÇ ettiği bilinmektedir. Böyle bir orduda moralin kalması mümkün değildir.

ORDUMUZUN MORALİNİ YÜKSELTMEK İÇİN NELER YAPILMALIDIR?

BÇG yapılanması ne yazık ki tabana yayılacak şekilde icra edilmiştir. Dolayısı ile, halen bu yapı içerisinde olan personel idari yolla tasfiye edilmelidir. Suç işleyenlerin cezalandırılması için mahkemelere sevk edilmeli ve yargıya intikal eden hiçbir dava konusunda da siyasi irade tarafından yorum yapılmamalıdır. Bu davalar konusunda ne davanın savcısı olunmalı ne avukatı olunmalı ne de davalardan rahatsız olunmalıdır. Tarih bunları yapan siyasetçileri affetmeyecektir.

-Bir an önce profesyonel orduya geçilmelidir.

-Eğitim sisteminin her kademesi (Askeri Lise, Harp Okulu ve Harp Akademileri) demokratikleştirilmeli, tek tipçi zihniyet kaldırılarak hukukun üstünlüğü ve insan hakları öne çıkartılmalıdır.

-Ordumuz, milletimizin moral değerleriyle inanç temellerini yakından tanımalı ve bu değerlerle barışmalı, böylece Ordu-Millet kaynaşması perçinlenmelidir.

SİZE GÖRE KAHRAMAN ORDUMUZUN MORALİNİ GERÇEKTEN BOZAN VE ZARAR VERENLER KİMLERDİR?

– Emekli oldukları halde, ordunun yakasını bırakmayan emekli darbeci generaller ile albaylar, orduevleri general lojmanları ve askeri kamplarda görevli meslektaşları ile iletişim kurmakta eskisinden de yoğun şekilde darbeciliğe gaz verilmekte ve siyaset yapılmaktadır. Bu sosyal tesisler, aslında görevli personel için yapıldığı halde, adeta bu emekliler tarafından adeta işgal edilmiş durumdadır. TSK. acilen bu emekli unsurların hakimiyetinden ve etkisinden kurtarılmalıdır.

– Gizli cephaneliklerden çıkan law silahına BORU, ıslak imzalı belgeye KAĞIT PARCASI diyenlerdir.

– Milletin parası ile alınan silahı, millete yöneltenlerdir.

– Çukurca’da kendi askerine tuzak kuran, mayın döşeyen darbeci komutandır.

– Kahraman askerimizi, Aktütün ve Dağlıca gibi saldırılarda ikmalsiz ve desteksiz bırakanlardır.

– Uludere’de 34 masum insanın ölümüne neden olan yanıltmayı yapanlar ile 15 aydır bu failleri açıklamayanlardır.

-Başbakanın Ank.daki evinin bulunduğu mahallenin cami minaresinin alemini alçak uçuş ile düşürüp siyasi iradeye ayar verenlerdir.

– Yalan haber siteleri kurup işletenleri terfi ettirenlerdir.

– Heronların tesbiti sonucu PKK nın verdiği zayiata üzülen pilotlardır.

– Oğlu şehit olmuş anneyi,  başörtüsü nedeniyle ordu evine almayan,tören alanına sokmayanlardır.

–  Mütedeyyin, ibadetini yapmaya çalışan yaklaşık 3500 personeli yargısız infaz yaparak ordumuz bünyesinden uzaklaştıranlardır.

– Başörtüsüne savaş ilan eden, binlerce genç kızın hayatını karartan,bu nedenle Cumhurbaşkanı köşküne bile çıkmayıp alternatif gece düzenleyenler, ordumuzun ve milletimizin moralini bozmaktadır.Listeyi uzatmak mümkündür.

“ÇUKURCA’DA KENDİ ASKERİNE TUZAK KURAN, MAYIN DÖŞEYEN DARBECİ KOMUTANDIR.” Dediniz ve ben de duygulandım. O dönemde Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı’nda askerlik görevimi ifşa ediyordum. Orada şehit olan askerler arasında yakın arkadaşlarım vardı. Hepsi de tertibimdi ve yeni askerlerdi. Buradan şehitlerimize gani gani rahmet, ailelerine sabır dileyelim ve konumuza tekrar dönelim. SİZE GÖRE DARBECİ ZİHNİYETİ SONA ERDİRMENİN YOLU NEDİR?

– Siyasi irade ve parlemento, derhal gerekli yasal düzenlemeleri yaparak, ordumuzun asli görevi olan yurt savunmasına çekilmelidir.

– Darbeci örgütlenme, Sb-Astsb.sicil yönetmeliğinde mevcut olan “Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılığı” maddesini kullanarak fişleme yapmakta ve ordumuz için değerli, kendileri için sakıncalı gördükleri personeli tasfiye etmekte veya sicilini bozmaktadır. Bu nedenle, sicil yönetmeliğinden bu not sütunu kaldırılmalı, yerine “ Demokrasi, İnsan Hakları ve Hukukun üstünlüğüne bağlılığı” maddesi konulmalı ve personele bu açıdan sicil notu verilmelidir.

– Askeri liseler kaldırılmalı, kaldırılana kadar okullardaki iki başlı yönetimden arındırılmalıdır. Çünkü, bu kurumlarda Öğretim Başkanlığı ve Öğrenci Alay K.lığı şeklinde bir yapı olup, öğretmen subaylar sivil üniversite mezunu pedagojik formasyonlu, sivil hayatı ve halkı tanıyan insanlar iken öğrenci alayında görevli sınıf subayları ise Harp Okulu mezunu pedagojik formasyonu olmayan subaylardan oluşmakta, öğrencilerin özlük hakları ve disiplin dosyaları da bu subaylarca tutulmaktadır. Öğrenciler, küçük yaşta bu subayları rol model olarak almakta ve darbeciliğe giden ince ve uzun yolda mesafe kat etmektedir. Aynı yapı Harp Okullarında da mevcut olup bu iki yapı daima gizli bir çatışma halinde oldukları halde, görevlerini sorunsuz yapar gözükmektedir. Bu personelin ortak özellikleri astlarını / öğrencileri titretmek, korku salmak ve toplu cezalar vermektir. Astlara müşfik davranmak, hak ve hukuku gözetmek bunlara göre disiplinsizliktir.

– Darbecilerin yargılanmasında suça bulaşmış tüm suçlulara yargının ulaşmasına yardımcı olunmalı ve yargı cesaretlendirilmelidir. Bunu ihlal edecek en küçük beyandan şiddetle kaçınılmalıdır.

– TSK içinde darbeci personel izlenmeli, ıslahı mümkün olanlar ıslah edilmeli, mümkün olmayanlar, idari yolla ilişikleri kesilmeli veya emekli edilmelidir.

– Darbeci kadronun 1980’den bu yana, emekli olanların kendilerinden sonra darbeciliğin devamını sağlamak amacıyla terfi ettirme çabaları bilinmektedir. Bu nedenle her yıl emekli edilecek darbeci generallerce hazırlanan terfi listeleri titizlikle incelenmeli darbeci örgütlenmeye dahil olanlar terfi ettirilmemelidir. (Özal döneminde Karadayı’nın yanında seccade bulundurarak Korkut Özal’ı etkilediği, muhafazakar bir görüntü verdiği ve çok önceden nüfus kaydını Tunceli’den Kastamonu’ya almak suretiyle siyasi iradeye güven verdiği terfi ettiği basına yansımıştır)

28 ŞUBAT MAĞDURLARININ HAKLARININ İADESİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİZ NELERDİR?

– 6191 sayılı yasa ile YAŞ mağdurlarının hakları iade edilmiştir. Hizmeti yeterli olanlara eşiti rütbeden emeklilikleri sağlanmış, hizmeti yetersiz olanlara ise kamuda görev verilmiştir. Arada geçen 15 yıllık hak kayıpları ise verilmemiştir.

– 28 Şubat sürecinde üçlü kararnameyle mağdur edilenler ile EMEKLİ ve İSTİFAYA ZORLANAN 1700 civarındaki subay ve astsubayın hakları verilmemiştir. Bunlara uzman personel ile askeri öğrenci mağduriyetleri dahil değildir. Bu kişilerin mağduriyetleri devam etmektedir.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
“HALEN DARBE TEHDİDİ VAR!”
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir