90’lı Yıllara Kadar
BİR ZAMANLAR EVLERİMİZ -2-
Zemin kattaki ayakkabılıktan bir iki basamakla çıkılarak, terlik giyilerek girilen tahta döşemeli hanay (büyük hol) denilen geniş bir alan ve etrafında odalar, küçük bir kiler, mutfak, tuvalet ve abdesthane, banyo, günlük yakacak odunluk gibi bölümlerden oluşurdu. Bazı evlerde zemin kat altında bulunan bir ara kata ya bahçe tarafında dıştan küçük bir kapıdan, veya zemin kattan bazen kapaklı, bazen açık yedi sekiz basamaklı bir merdivenle inilerek ulaşılan kiler bölümünde, kalın kalaslardan imal edilmiş ağır bir kapısı olan bölmeli bir ambarda, buğday, arpa gibi tahıllar ve un depolanırdı. Yine serince olan bu bölümde panayırda alınan bulgur, mercimek, nohut, kuru fasulye ve pirinç gibi kurutulup torbalanmış kışlık yiyecekler, konserveler, turşular, soğan-sarımsak, alçak tavana bağlı iplerde asılı kışlık kavunlar saklanırken, kapaklı bir kuyuda iki çuval kadar patates, kış boyunca toprağın serinliğinde saklanıp kullanılırdı. Geçmişte et ağırlıklı beslenmeye bağlı olarak bazı aileler günlük kullanımdaki buzdolabı dışında bir tel dolapta iç yağla kavrulup kalıplanmış kavurma ve kıyma bulundururlardı.
İlk kattan sonraki üst kata, süslemeli trabzanlı ahşap, döner veya düz bir merdivenle çıkılırdı. Bu katta da küçük bir hanay çevresinde büyük oturma ve yatak odaları ile hanayın dar devamı odalar arası bölümden dışarıya bir kapıyla açılan küçük balkondaki çiçeklerden süzülerek içeri giren güneş ışığı o kata ayrı bir güzellik verirdi.
Ev ilk kat dâhil üç katlı ise merdiven geniş bir dinlenme basamağından sonra yukarı devam eder, burada da aynı yapı tekrarlanırdı. Genelde ilk katlar evin büyükleri, ikinci katlar yetişkin gençler ve üçüncü kat misafirler için düzenlenmiştir. Yemek evin büyüklerinin bulunduğu büyük oturma odasında yer sofrasında hep birlikte altında işlemeli ahşap bir sofra altı üzerinde büyük bakır bir tepside veya tapla denilen büyük yuvarlak tahta bir sofrada, aynı kapta veya ayrı kaplarda, ev ekmeği ile yenilirdi. Yemekten sonra evin büyükbabası odanın biraz yüksekçe sedirindeki yün minderine oturur, kahvesini yudumlardı. Geredelilerin misafire ikramı, onları rahat ettirmedeki özeni de oldukça ısrarcı idi.
Dar hol ve geçiş bölümleri bazı evlerde çulhalık isimli bölmede yapılan el tezgâhında dokunmuş kilimlerle veya küçük halılarla kaplı iken, büyük hanay ve odalarda yine el dokuması, taban halısı denilen yün halılar vardı. Oda içinde genelde pencerelerin olduğu duvarlara bitişik, halı veya kilim örtülerle kaplı ve üzerindeki yün minderlere oturulan, altları dolaplı, tahta oturma sedirleri yer alırdı. Sedirlerin duvarlarına dayalı içi ot veya benzeri dolgu malzemeli duvar yastıkları, ocak başı, sergen ve raflar gibi hemen her türlü eşyanın ve zamanla sedir yerine kullanılmaya başlayan koltukların üzeri ev hanımlarının yaptıkları el emeği işli örtülerle süslenirdi.
Oda içindeki bacalı ocak başı yanlarında, yatak yorgan konulan kapaklı yüklük dolabı, geniş veya dar kapaklı eşya dolapları veya raflar, yer alırdı. Bu ahşap dolap ve raflarda Gerede bakırcılarının imal ettiği çeşitli bakır tencereler, sahanlar, ibrikler sergilenirdi. Duvarlara yerleştirilmiş dolaplar, raflar, dar nişler ahşap ustalarının maharetlerini yansıtırken, tahta hanay ve oda tavanlarının motifli oyma el sanatı ahşap işlemeleri hayranlık uyandırırdı. Odalara açılan büyük hollerde geniş niş girintilerinde, büyük boy altın varaklı çerçeveli aynalar, hat sanatı tablolar, rahmetli aile büyüklerinin fotoğrafları yer alırdı.
Devam edecek