Geçmiş Zaman Olur Ki
İçimizden Biri
Kız kardeşinin evlenerek Ankara’ya yerleşmesinden sonra kendisi de 1951 de Mangallar köyünden Fatma ile evlenir ve birkaç yıl Ankara Samanpazarı’nda yaşar. Bu evlilikten Makbule, Meral, Mukadder ve Mukaddes isimli dört çocuğu olur. Mukaddes dört aylıkken, Mukadder de 1987 de bir trafik kazasında hayatını kaybeder. Bu yıllarda Gerede’de ikamet etmektedir.
“Kadim dostlarından Kemal Özyiğit’e:
Bir name yazayım dedim şurda Kemal Beyime,
Hal hatır sorsam mı ki, aman sende neyime,
Verir sıhhat, afiyet Tanrı biz gibilerine,
Çünkü zaten dalmışız girdaplara derine.”
Aşık İhsan, bazen Esentepe çay bahçesinde, bazen tabakhane kahvehanelerinde çaycılık, yazları ise Hacı İpek arastasında yemenicilik mestçilik ve top dikimi yapmaktadır.
Ayakkabıcıların bulunduğu, şimdi tamamen harap ve yıkık bir haledeki Hacı İpek arastasının, o neşeli ve canlı yıllarında Topçu Kadir usta yanında çıraklık ve kalfalığını bitirir.
Ayakkabıcılar arastası o yıllarda Toçu Kadir Key, Yakup Özsaraç, Kuzunun İsmail, Küpüşün Ahmet, Yakup Uğur, Terlikçi Ahmet, İsmail Elik, Sarı İhsan, Tebdilin Muharrem, Topal Salih, M.Emin Balaban, Mehmet Zeftçioğlu, Fevzi Ünlüol, Cellerin İsmail Eser, Macaroğlu Mehmet, Karacanların Hakkı ve İlhami, Pirnazarlar, Ömer Duru, Şakir usta, Çavuş, İsmail Key, Şah, Laz Salih, Topçu Mehmet ve şimdi isimlerini hatırlayamadığım esnaf ve zanaatkarların bol olduğu ama günümüzde birçoğu rahmetli olmuş ustalarla doludur. Sıcak yaz günlerinde dükkanların önüne kurulan tezgahlarda güle oynaya çalışılır, Saraç Hatıp Hoca’nın Yeni cami minaresinden çağırdığı öğle namazından sonra, güveçler yapılarak birlikte yenir ve bir bardak çay içimi dinlenme anlarında, Aşık İhsanın mırıldandığı şiirler, türküler Aşık Mustafa Gürbüz’ün sazı eşliğinde dinlenirdi.
“Okurda şarkı gazeli,
Hem dahi sev sen güzeli,
Böyle kurulmuş düzeni,
İşte dostum bu hayat.”
Ahilik kültürü ile yetişmiş olan esnaf içinde geçmeye başlayan olgunluk dönemi onun hayatının da dönüm noktasını oluşturmaktadır.
“Sabır ilmimiz oldu, zenginlik kanaat,
Bir lokma ekmek için işlerim türlü sanat,
Yazın mesçi olurum, kış gelince kahveci,
Hal yok, istikbal yok, ah bu hayat ne feci.”
Aşık İhsan aranan bir usta olmasını sağlayan top dikme işini, arastada bulunan Küçük Esnaf ve Sanatkarlar Kooperatifi’nde sürdürürken, bir yandan da eline geçen her türlü kitabı okumakta, şiirlerini de küçük defterlere, yapraklara bulabildiği her kağıda el yazısı ile yazmaktadır. Gençlik dönemlerinde bilhassa kahvehaneciliği esnasında alkol arkadaşları ile olan hayatında, şairane ifadeleri onun bu kabiliyetini ortaya çıkarmış olmakla birlikte, olgunluk döneminde, arastada geçen yıllarında, o artık okuduğu kitaplar sayesinde kendine bir yol çizmiştir.
“Ağlamak istiyorum isyanıma Allahım,
Şu bitip tükenmeyen, nedamet günahıma,
Ne oldu bilmiyorum, sabır şükür kalmadı,
Şikâyet de edemem hicaptan Allahım”
Devam edecek…
Mekân ve şahıslar 2007 yılına göredir.