ESENTEPE’DE OLMAK
“O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler.” (Hayali)*
Değerli okurlarım bir süredir Gerede dışında olduğum için gazetemizde yazma fırsatı bulamadım. Gezdiğim yerlerdeki gözlemim beni bir daha, Gerede gibi cennet bir coğrafyada yaşamanın buruk mutluluğuna erdirmişti. Burukluk bazı güzelliklerimizin gelecekte tabii olmaktan çıkacağını düşünmektendi.
Gerkav’ın bu yılki bülteninde Hasan Öztürk hemşerimizin “Esentepe’de Olmak İstiyorum” başlıklı yazısını okumuştum. Yıllarca önce küçük bir kasaba olan Gerede’de çocukluğunu yaşamış olan Tezer Özlü’nün Gerede ve Esentepe ile ilgili özlem dolu hatıralarını yazısına alan Öztürk, Esentepe duygularını onun satırlarıyla da vurgulamış.
“Şimdi taşrada değiliz. Geniş tahta evler arasındaki meyve bahçeleri sessiz kasabalarda kaldı. Ve sessiz kasabalarda 50’li yıllarda. Eriyen karlar altında açan sarı, mor çiğdemler topladığımız Esentepe’nin yüksek çamları soyut bir çocukluk düşü. İnce bacaklarımla aydınlık yaz günlerinde yokuşu koşuyorum serin esintisine doğru dalgaların.” (Tezer Özlü)**
Öztürk, Esentepe’yi yaşayanlardan biri olarak, o mutluluğu yazısında memleket sevgisi ve özlemi ile tekrarlıyor.
“ Çocuk demişken. Hiç var mıdır Esentepe’yi sevmeyen bir çocuk? Şöyle uçsuz bucaksız koşabileceği, çam ağaçlarının, çimlerin aralarında kaybolacağı, Esentepe’yi sevmeyen. Koşmak isteyen, içinden koşmak gelen her çocuk sever Esentepe’yi ve koşmak istemeyen çocuk hiç yoktur. Hatta bizlerin bile koca koca adamlar olmamıza rağmen içimizden kimi zaman koşmak gelir bir çocuk gibi. İşte o zaman Esentepe’de olmak istemeyiz de nerede olmak isteriz?”
Önceki hafta Esentepe’de kısa bir gezi yaptım. Çıkış yolu yeniden düzenlenip, yapılmış. Mini sahadaki tuvaletler, sporcu odaları yeniden yapılmış, Bıyıklı Çeşmesi onarılmış ve her yer tertemizdi. Buraların ihtiyaçlara uygun hale getirilmesi sevindirici, çok güzel olmuş. Belediyemize, emeği geçenlere teşekkürler.
Lakin daha önce yapılan Ramazan Dede Camii yolu merdiveni yanındaki ışıklı ESENTEPE panosunun Esentepe içine yapılmış olmasına anlam veremedim. Bu pano bu şekilde tanıtmada Esentepe’nin güneyinde şehirlerarası yollardan görünen yamacında dikkat çeker, anlamlı olurdu ki bazı yerlerde buna benzer tanıtım panoları görüp, yönümü oralara çevirmiştim. Bir de iç kısımda yer yer istiflenmiş güzel doğal yassı taşlar gördüm. İlgililere sorma fırsatım olmadı. Sanırım gerekli kullanım yerleri vardır.
Bir yerin ihtiyaçlara göre düzenlenmesi gerekir, ama Esentepe için ısrarla bir gerçeği, özü dili bir Geredeli olarak ve buna hakkım olduğuna inanarak, asırlardır korunan tabii yapısının dikkate alınmasını öneriyorum.
İnsanlar, Esentepe’de yemyeşil yumuşacık çimenleri, serin rüzgârı, temiz oksijeni, sessizliği, sabah güneşi ile cıvıldaşan kuşları ve Ramazan Dede’nin ulu çam ağaçlarının dallarına bıraktığı huzuru hissedip, Yaratan’ın verdiği tabii hali yaşamak isterler.
Hasan Kardeşimin dile getirdiği arzusu ile hepinize sağlıklı, huzurlu günler diliyorum.
“ Esentepe’ye kaçmak, geçmişimde hatıralarımda, çam ağaçlarının altındaki karlarda, her bahar yeşeren çimlerin arasında, esen rüzgârda, Ramazan Dede’den gelen ezan sesinde, yaprakların hışırtısında, kuşların sabahın o ilk saatlerinde söylediği şarkılarda kaybolmak; Esentepe’de olmak istiyorum.”
* Hayali: Divan Şairi
** Tezer Özlü: Yazar, D. 1943 Kütahya Simav -Ö.1986 İsviçre Zürih.
yüreyine kalemine sağlik kazım çok güzel anlatmişsin güzel esentepemizi sağol yaşamak lazim görmek lazim biz bunlari gördük ama dünyayı dolaştım memleketimde olan güzelliyi yaşayamadım belkide gençliyimizin özlemi hala devam ediyor hemşerilerime selamlar