Esentepe Günü
Ramazan Dede’nin nefesiyle bir huzur demeti.
Pazar günleri, şayet o gün evlerinde başka işleri yoksa ki genelde o günde haftanın yorgunluğunu giderme düşüncesi daha ağır basar, Geredelilerin çoğu Esentepe’ye giderlermiş. Çok eskiden Cuma veya Cumartesi günü sadece kadınların gittiği Esentepe’ye aile olarak hep birlikte Pazar günleri çıkılırmış.
Esentepe, Geredeliler için ulu çam ağaçları, yemyeşil çimenleri, yazın en sıcağında bile serin esen rüzgârı ve Ramazan Dedenin ulviyeti ile geçmiş atalarının kendilerine asırlardır koruyup, bıraktıkları tabii bir huzur ve dinlenme bahçesiymiş.
O gün ellerinde sepet ve zembilleri ile Esentepe’ye tırmanıp yürüyerek çıktıktan sonra, sabah fırınlarda yaptırılıp, Cumartesi günü Gerede köylüsünden alınan kekik kokulu hafif tuzlu tereyağı ile yağlanan kapalı yoğurtlu, kavrulmuş kıymalı kapalı pideler Gerede balı ile yenilerek, pompalı gazocağı üzerinde demlenen çaydan içilirmiş. Yiyecekler mutlaka önceden evlerde hazırlanır, ateş yakılmaz, kokular kimseyi rahatsız etmezmiş. Bıyıklıdan doldurulan ibriklerden buz gibi sular içilirken, çocuklar dondurma almak için babalarının, ablalarının ellerini tutup çekiştirerek bir an önce Dondurmacı Nazif’in kaymak dondurmasını tatmak isterlermiş.
Yaşlılar Ramazan Dede’yi ziyaret ederken, onlara katılan gençler daha sonra, temiz havada ağaçlar arasında yemyeşil çimler üzerinde yürüyüş yaparlar, oyunlar oynar, çiğdem, gök dedem, kır menekşesi toplar, taze kuzu kulaklar ağızlara ekşimsi güzel bir burukluk bırakırmış. Bazen gençler Şıhlar Kavağına da inip, çeşmesinden buz gibi su içer birbirleri ile şakalaşır, yorgunluk bilmeden tekrar Esentepe’ye tırmanırlarmış. İkindi sonrası dinlenme ve sohbet derken doyumsuz günden eve dönüş hazırlığı başlarmış.
Çoluk çocuk için o gün gerçekten mutlu bir günmüş. Bir haftanın yorgunluğunu Esentepe’de tertemiz oksijenli çam havasını ciğerlerine doldurarak gidermeye çalışan Geredeliler, Ramazan Dede’ye dualar yapar ve gün boyu temiz tutmaya çalıştıkları çevrelerini akşam eve dönerken kontrol eder, oturdukları yerde, etrafta atık bırakmaz, varsa da hemen temizler, sabah buldukları gibi tertemiz terk eder, tabii yapıya hiçbir zarar vermezlermiş. Hatta Ramazan Dede ulviyetine saygı ağır basar, yerlerdeki çam kozalakları bile alınıp götürülmezmiş. Büyüklerden görüldüğü şekilde Esentepe piknik kültürü yeni nesillere de böyle aktarılıyormuş.
Akşam eve dönüşte Esentepe eteğinde kısa bir molada Gerede’yi seyreder veya o gün top sahasında maç varsa hep birlikte Nalbant Tepesinden Esnafspor’la Gerede Gençliği izlemeye inerlermiş. Bu da onlar için, o günün sevinç ve mutluluğunun katlanması demekmiş.
Devam edecek.
Kazım hocamın , gönlüne ve kalemine sağlık.Bizleri yıllardır yaşadığımız güzel hatıralara götürdü. O günler asla unutulmaz ve asla aynısı bir daha yaşanmaz . Ama bizler de elimizden geldiğince Esentepemizin değerini bilip , yararlanmaya çalışıyoruz. Selam ve dua ile .. Tüm hemşehrilerime ve Kazım Hocama çok selamlar…