Gerede Meslek Yüksekokulu, yurtiçi ve yurt dışında verdiği konferanslarla, insanları etkileyen ses tonuyla ve anlatış şekliyle ün yapan Tarihçi Yazar Mustafa Turan’ı konferans vermek üzere ilçemize getirdi.
Geçtiğimiz yıl “Çanakkale Savaşı” üzerine konferans vermek üzere Gerede’ye gelen Mustafa Turan, salonda bulunan dinleyicileri gözyaşlarına boğmuş, o günleri tekrar gün yüzüne, akıllara taşımayı başarmıştı.
Mustafa Turan’ın bu seferki konferansı ise “Kültürümüzde Kitap ve Kitap Okumanın Önemi” üzerine oldu. 19 Eylül Cuma günü Gerede Meslek Yüksekokulu’nda verdiği bu konferansta Turan, çok önemli detaylara indi. İstatistiki bilgiler ile Avrupa ülkelerinin ve Türkiye’nin okuma oranlarını gözler önüne seren Turan, son derece korkunç bu gerçeğin ilerleyen yıllarda ülkemize getireceği zararların akıl almaz boyutlara ulaşacağının sinyalini verdi.
Konferansta, “neden biz değil onlar galip?” diyerek, “onlar” cümlesinden kastı batı ülkeleri karşısında gülünç duruma düştüğümüzü ifade eden Mustafa Turan, “okumak, medeniyetin bir ifadesidir. Mazi, hal ve istikbal arasındaki iletişimi en iyi şekilde okuma fiili sağlar. Okumak, bir merak ve istek işidir. Dolayısıyla bu da bilgi ve kültür birikimini doğurur.”dedi.
TEK ÇARE!
Toplumumuzda okumama nedeniyle özellikle yaşlılık hallerinde “bunama” hastalığının ne yazık ki büyüyerek ilerleme kaydettiğini belirten Turan, “çağın hastalığı bunamanın tek çaresi kitap okumak. Bilimsel tanılar bize ‘insanoğlu beyninin sadece %1’ini kullanabildiğini’ ortaya koyuyor. Bu beynin kullanım alanı nasıl büyütülür? Tabi ki de okumakla. Okudukça beyin hücreleri kendini yeniler ve çağımızın hastalığı ‘bunama’ sorun olmaktan böylece çıkar.”ifadesini kullandı.
Tarihçi Yazar Mustafa Turan, okuma hususunda Osmanlı dönemine de inerek, Osmanlı İmparatorluğu’nun dünyaya hükmettiği yıllarda savaşan bir toplum olmasına karşın okuma oranlarının çok yüksek olduğuna vurgu yaptı. Batının bir çok güzel şeyi Osmanlı’dan aldığını anımsatan Turan, ne yazık ki biz Osmanlı torunlarının Osmanlı’daki bu güzel durumdan istifade edemediğimizi söyledi.
İLK EMİR NEDEN “OKU”?
Turan, konferansın devamında şu bilgileri katılımcılara aktardı: “okumayı salt okuma şeklinde ele almaktan ziyade, amaçlar ve ilkeler doğrultusunda değerlendirmek gerekir. Zira okumak demek; insanın kendi kendini öğrenmesi demektir. Başka bir ifade ile İnsan-ı Kâmil olmanın yolu ve yöntemidir. Sevgi deryası Yunus da: “İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendin bilmezsen, Ya nice okumaktır.”demiyor mu?
Öte yandan baş döndürücü bir hızla ilerleyen ilim ve teknoloji olgusu, “bilgi çağı” diyebileceğimiz bir oluşuma yol açmıştır. O halde gayet tabidir ki, bilgi toplumu haline gelmenin ve bilgi çağına ayak uydurmanın yolu da okumaktan geçecektir.
Biz, tarihte savaş meydanlarına asker ve cephane ile birlikte kütüphanesini de götürecek kadar okumaya düşkün bir ecdadın nesliyiz. Suçlu bir insanı belli kitaplar okuması karşılığında affedilmek üzere kütüphanelere hapsedilmesindeki davranış, bizden başka dünyanın neresinde görülmüştür? Mensubu olmaktan şeref duyduğumuz İslam, insanlığa ilk emrini niçin “OKU” diye vermiştir? Düşünmemiz gerekmez mi? Ardından kalemi hatırlatması ve yazmaktan bahsetmesindeki hikmeti de araştırmamız gerekir.
Okumak, aydınlanmak ve erdemleşmektir. Seneca’nın çok güzel bir sözü var, der ki: “Kitapsız hayat, kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır.” On Hersel’in de bu manadaki bir sözünü nakledeyim. O da: “Evren okuyan için yaratılmıştır. Okuma zevkini öğrenen mutlu bir insandır.”der.
Okumak, sadece insan denen varlığa has bir özelliktir. Nasıl ki, yazmak bir sanatsa, okumak da ayrı bir sanattır. Dertlerin çaresidir okumak. Ruhi açıdan bir şifa kaynağıdır okumak. İlim hazinelerinin anahtarı da okumaktır.”
Tarihçi Yazar Mustafa Turan’ın bu konferansına Gerede Kaymakamı Arslan Yurt, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü Doç.Dr. Mustafa Nursoy, Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd.Doç.Dr. Nurettin Akçakale ve çok sayıda akademisyen ile öğretim görevlisi katıldı. Konferans bitiminde Mustafa Nursoy’a günün anısına plaket takdim edildi.
