Geçen hafta evinde mağlup olarak lige başlayan Boluspor’da bu maç, kimileri tarafından “hedef maç” seçilse de benim için değildi.
Zira geçen hafta dediğim gibi bu Boluspor, “bildiğimiz Boluspor” idi.
Rüzgarlı bir Bandırma gününde, ikindi vakti başlayan maçta Boluspor ve Bandırmaspor golsüz berabere kaldı.
Maçın ilk yarısında daha baskılı görülen taraf, rüzgarı da arkasına alan ev sahibi Bandırmaspor idi. Daha çok sol taraf olmak üzere kanatlar üzerinden hücumlarını organize etmeye çalıştılar.
Sağdan soldan kesilen toplar, ikiye birlerle çizgiye indirilen adamlar, içeri çevrilmeye çalışılan toplar ev sahibi adına sonuç getirmedi.
32’de yine soldan hücum eden Bandırma, topu önce çizgiye indirdi, ardından içeri çevirdi. Müsait pozisyonda çok zayıf vuran Bandırmalı futbolcu, müsabaka boyunca “ağır davranarak tempoyu düşürmek” suçundan tepkilere maruz kalan kaptan Çağlar Şahin’i geçemedi.
32’de maçın en ciddi pozisyonunda şansına golü yemeyen Boluspor’da silkinme emareleri başlasa da müsabaka boyunca “oyunu ele alacak” bir performans gösteremedi.
Turgay hoca 70’te 3 değişiklik birden yaptıktan sonra takımın saha içindeki hareketliliği ve pas dolaşımı biraz daha kalite kazandı denilebilir. Ardından son 10 dakikada biraz yükselen tempoda iki takım karşılıklı panik hücumlarından gol çıkaramadı. Böylece Bandırma’da puanlar paylaşıldı.
KAOS FUTBOLU NEDİR, NASIL OYNANIR?
Kırmızı beyazlılar tarafından bakacak olursak, kaos futbolundan kurtulmanın bir emaresini yine göremedik diyebiliriz.
En bariz gözüken sorunlardan biri ikinci topların kapılamaması, kapılsa bile iyi kullanılamaması denilebilir. Böyle olunca takım atak üstüne atak yiyor, savunma kurgusunu toparlayamıyor, karambolden topu çıkaramıyor.
Bir ikincisi takımın saha içi yerleşimi oldukça ezbersiz. Hareketlilik yeterli değil, doğru hücum ve savunma yerleşiminden eser yok.
Atılan pasların kalitesi ve hızı son derece yetersiz. Öyle ki müsabaka boyunca ardı ardına, enine veya boyuna fazla sayıda pası hiç yapamadılar.
Oluşturulmak istenen kurguda; savunmadan nasıl çıkılır, oyunu kim veya kimler kurar, takımın fark yaratacak özel yeteneği kimdir? gibi sorular cevapsız durumda.
Ne yaptığını bilmeyen bir takım olarak Boluspor’da görülen şey, en uçtaki Bettaib’i topla buluşturmak ve onun çevresinde kalabalık oluşturarak rastgele hücum etmekti.
Böyle bir oyunda oyunun kilidini açacak “yetenekli” oyuncu da olmayınca kaos ve tıkanıklık devam etti.
Son sözüm, “güzel oyun, güzel futbol” istiyoruz. Başka bir şey değil.