2024 Amerika -6-
İkinci günden sonra Boston’da Mustafa’nın projesini çalıştığı Harvard Üniversitesi kampusunu görmeye gittik. Burası için Kampus kelimesi sanırım yetersizdir. Çünkü Harvard Boston merkezde büyük bir mahalle gibi. Sokaklarda Caddelerin kenarında, geniş yeşillikler ve dev ağaçlar içinde üniversite bölümleri, yönetim binaları, kütüphaneleri, öğrenci yurtları, kilisesi, müzeleri ile yerleşmiş. Yani burası kolayca girilip dolaşılabilen bir konumunda. Zaten üniversite dışından görmek isteyen herkes burayı gezip görebiliyormuş. Hatta idare binası önündeki ilk yönetici olan John Harvard heykeline dilekleri için ellerini sürüp dua edenler bronz heykelin sol ayağındaki ayakkabının ucundaki boyayı aşındırıp altından bronzun sarı parlaklığını ortaya çıkarmışlar. Burayı görünce aklıma bizdeki bazı müritlerin şeyhin elini, ayağını, terliğini, elbisesini, mendilini öpmeleri gelmişti.
“Harvard Üniversitesi Amerika Birleşik Devletleri’nde Massachusetts eyaletinin Cambridge şehrinde bulunan ve alanında dünyanın en önde gelen üniversitelerinden biri olarak tanınan özel bir yükseköğretim kurumudur. 1636 yılında kurulan ve Ivy League üyesi olan Harvard Üniversitesi, ABD’de hâlâ eğitim vermekte olan en eski yükseköğretim kurumudur. 13 Mart 1639’da adı Harvard Koleji olarak değiştirilir. Bu isim değişikliği ilk yöneticisi John Harvard’ın ölümünden hemen sonraya rastlar. Resmî anlamda üniversite olarak anılmaya başlandığı dönem ise 1780’li yıllara rastlar. John Harvard vasiyetinde üniversiteye 400 adet kitap ve birkaç yüz pound bıraktığını açıklamıştır. O yıllarda, bu 400 kitapla oluşturulmaya başlanan kütüphanede bugün 15 milyondan fazla kitap bulunmaktadır. Bu sayı üniversite kütüphanesini dünyanın en büyük akademik kütüphanesi yapmakla kalmaz, tüm kütüphaneler arasında da ilk beşe sokar. Birkaç yüz poundluk bütçenin bugün geldiği nokta ise 2011 yılı verilerine göre 32 milyar dolardır.”(https://tr.wikipedia.org/wiki/Harvard_%C3%9Cniversitesi)
Yahudi olan Jhon Harvard üniversiteye resmiyet kazandırdıktan sonra devlet yönetimine bırakmış.
Bir ilginç şey de Hukuk Fakültesi kütüphanesinde Hz. Muhammed’in bir hadisinin bir duvarda bulunduğunu bir sosyal paylaşımda görmüştüm. Doğruluğunu anlamak için Mustafa buraya gittiğinde çok ilginçtir her bölüme her kütüphaneye kolayca girebildiği halde Hukuk Fakültesi kütüphanesine sadece kayıtlı hukuk öğrencilerinin ve kayıtlı akademisyenlerin girebileceğini öğrenmesiydi. Doğrulamak mümkün olmadı. Bu nedenle bu paylaşımı tereddütle karşılıyorum. Lakin 2. ABD seyahatimde Ohio’dan Tenesse’ye giderken bilhassa Cincinati eyaleti oto yol uyarı levha ve panolarında peygamberimizin bazı hadislerinin olduğunu bir tanesinde de “İçkiliyken araç kullanmayın” uyarısı yanında “İçki bütün kötülüklerin anasıdır- Hz. Muhammed” şeklinde yazılı olduğunu görmüştüm.
Hukuk Fakültesi dışında Üniversitede bu büyük kütüphaneyi gezme imkânını bulduk. Günümüzde buradaki kitap sayısı ve değerinin ne olduğunu tahmin edemiyorum. Şunu diyebilirim sanki dünyanın tüm kitaplarını buraya doldurmuşlar ve her renkten öğrenciler bir kapalı spor sahası kadar olan okuma alanında bilgisayarların, kitapların başında derin bir sessizlikle çalışıyorlar. Gerçekten ilim tahsil etmek isteyenler, meraklılar için mükemmel diyebilirim. “İlim Çin’de de olsa arayınız” sözünün anlamı burada bir daha ortaya çıkıyor.
O gün bir tv çekim program hazırlığı nedeniyle kapalı olan Harvard Memorial kilisesini de bizim klasik “uzaktan geldik” bahanesiyle gezebildik. Her büyük kilise gibi dışı ne kadar haşmetli ise içi de o kadar altın renkli görkemli abartılı süslemelerle bezenmiş, çarmıhtaki İsa önünde diz çöküp dua edenlerin çoğunluğu zencilerdi. Şu var ki dini inanç yaşlılar ve orta yaşlılarda var gibi, gençlerin büyük çoğunluğu ise dinden uzaklar.
Devam edecek…
