Her şey göründüğü gibi midir?
Eğitim ve bilgi artırma amacıyla gidenler dışında sadece para kazanmak veya sınırsız özgürlük düşüncesindeki gençleri bekleyen şeyler öyle pek iç açıcı değil. Orada size kefil olacak, iş için rehberlik yapacak çok sağlam dürüst ve başarılı dostlarınız varsa ve siz sadece kurallara uyarak çalışırsanız muhtemelen çok kazanabilirsiniz. Belki yaşantınızdan, inanç ve milli düşüncelerinizden ödünler verirsiniz ama madden kazanırsınız. Ya da tersi olursa yani elinizden tutan sağlam bir el değilse umutlar hüsrana dönüşebilir.
Bu konuyu işleyen The Goat Life adlı bir film seyretmiştim. Hindistan’dan Suudi Arabistan’a iş için gelen iki arkadaş sahte bir kefilin tuzağına düşerler ve ayrı yerlere bırakılırlar. Birine çölde insanlık dışı şartlarda perişan bir şekilde boğaz tokluğuna keçi çobanlığı yaptırılır. Bir süre sonra arkadaşı bir Afrikalı ile birlikte gelir ve birlikte buradan kaçarlar. Lakin çöl acımasızdır önce arkadaşı ölür, sonra Afrikalı kaybolur ve o da perişan halde iken kurtarılır ama artık burada yaşadığı üç yılsonunda bedenen ve ruhen sağlıklı değildir. Film sonundaki yorum kara propaganda gibi ama dünyada bu tür olayların olmayacağını düşünmek tam doğru olmaz sanırım.
Mustafa’nın anlatımına göre bilgi ve dil yoksunu kişiler için olumsuz şeyler her zaman ortaya çıkabiliyormuş. Şayet yasa dışı simsarlara güvenerek hareket ederseniz ve diliniz de yoksa bir süre sonra farkında olmadan açıkça pis işlerin kuryesi olursunuz. Öğrendiğinizde iş işten geçer çetelerin maşası olursunuz. Bu yolun sonu bazen yok edilmenize ya da intihara kadar gider. Ya da iyi kötü bir işiniz de olsa kazancınızı başkalarıyla paylaşmak zorunda kalırsınız.
Dönüşümüzde uçak bilet işlemleri sırasında bir delikanlı Türk olduğumuzu anlayınca dil bilmediğini, görevlilerle anlaşamadığını söyleyerek bizden yardım istedi. Tesadüf Mustafa’nın memleketlisi hatta köylüsü çıktı, emin olması için ona kimliğini bile gösterdi. Hani ne derler mal bulmuş mağribi gibi idi. (Bu şekilde yaklaşıp emellerini gerçekleştirmek isteyenler her yerde olduğu gibi burada da vardır tabi, bu nedenle tereddüt de etmedik desem yalan olur.) Sonra bizimle beraber işlemlerini yaptırırken niçin burada olduğunu anlattı. Çalışma amacıyla gittiği Meksika ve Kanada’da paralarını kaptırmış, Amerika’da birlikte aynı yerde kaldığı Türk arkadaşları da aynı şekilde elinde avucunda ne varsa almışlar beş parasız kalmış memleketindeki çocuğunun özlemiyle de Türkiye’ye dönmek isteyip elinde kalan son parayla da bilet almış. Telefonla birilerine durmadan kaybettiği, çaldırdığı paraları anlatıp düştüğü kötü durumu izah ettiğini duyuyorduk. Bir ara bana ne dersin amca döneyim mi dönmeyeyim diye sorarken hala bir umut içinde idi. Bunca yaşadığın badireden sonra dönme kararın iyi olabilir belki demekten başka ne diyebilirdim. Bekleme sırasında bizimle birlikte hareket etmesini söyledim. Uçağa bindikten sonra bir daha görmedim. Umarım memleketinde hayatını iyi düzenler.
Devam edecek.
