Meral Kurtipek
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Güncel
  4. Fanustan Alemlere Yansıyan Işık (sav)

Fanustan Alemlere Yansıyan Işık (sav)

Meral Kurtipek'in Fanustan Alemlere Yansıyan Işık (sav) başlıklı köşe yazısı
Meral Kurtipek'in Fanustan Alemlere Yansıyan Işık (sav) başlıklı köşe yazısı ayet bölümü

Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O’nun nûru şöyle bir misâlle anlatılabilir: İçinde lamba bulunan bir fanus. Bu lamba kristal bir cam içindedir. Bu kristal cam da inci gibi parlayan bir yıldıza benzer. Lamba doğuya da batıya da ait olmayan mübârek bir zeytin ağacının yağından tutuşturulur. (Nur S./35)

Müfessirlerimiz bu ayeti yorumlarken “Nur” kavramının üzerinde durmuşlar ve birkaç manasından bahsetmişler. Ezeli ve ebedi olan Allah’a izafe ederek Nur’un kaynağının kendisi olduğunu öne sürmüşler. Diğer bir bakış açısıyla Nur’u; Kur’an Ve Peygamber (sav) ile ilişkilendirmişler. Genel manada bakıldığında ise kaynak bir, Nur bir. Mühim olan o Nur’un ışığıyla hayata tutunmak.

Biz de lambayı tefekkür ederek İki Cihan Serveri Efendimizin (sav) ışığında bu ayete bakmaya çalışacağız.

Bir devir düşünelim ki zulüm ve çirkefliğiyle zulmet altında kalmıştı. Bir ışığa hatta umuda ihtiyaçları vardı. O ışıkla sadece kendileri değil yansıdığı diğer alemler de aydınlığa kavuşacaktı. Nitekim öyle de oldu. Aleyhisselatü vesselam efendimiz vahiy ile tanışıp dünyaya İslam’ı anlatmaya başladıktan sonra karanlıklar bir bir dağıldı. Mekke ve Medine fanustu, Serveri Enbiya (as) lambaydı, Kur’an-ı Azimüşşan ise o lambayı çevreleyen kristal camdı. Lamba yansımasını ondan alıyor ışığı büyüdükçe nuru artıyordu. O fanustan dünyaya İslam Nur’u yayılıyordu artık. İnsanlık zulmetten feraha, karanlıktan aydınlığa kavuşmaya başlamıştı.

İnsan da nihayetinde küçük bir alemdi ve en çok da Nur’a onun ihtiyacı vardı. O sayede nesilden nesile aktarılacaktı. Zihnini örten karanlık, ruhunu daraltan zulmet; O’nun rehberlik ettiği yaşam biçimiyle yok edilebilirdi.

Kainatın Sultanı olarak Rabbi tarafından sunulmuştu bu fani aleme. Yaşayıp görecekti ve en nihayetinde onu yaratana dönecekti. İşte bu serüven içerisinde “Nurun ala nur” hakikatiyle ruhunu ebediyet alemine namzet edebilirdi.

Lakin çirkefliğin ve zulmetin bağrından o Nur ile kurtulan insan; yeniden karanlığa doğru sürüklenmeye başladı. Çünkü Nebevi öğreti ve eğitimin yerini modern çağın getirdikleri aldı. Binaenaleyh dalından koparılıp yerinden edilen çiçek nasıl kurumaya mahkumsa iman ve risalet suyuyla beslenmeyen her beden ve ruh da çürümeye mahkumdur.

İnsan dedik Halife iken kuru bir çöpe dönüşmemeli. Kendini bilmeli ve Risalet güneşinin (sav) bizlere sunduğu yaşam biçimini özümsemelidir. O Nur’da hayat vardır, O Nur’da iman meyveleri vardır, O Nur’da insanlığın kurtuluşu vardır.

“Ey iman edenler! Sizi hayat verecek şeylere çağırdıklarında Allah ve resulünün çağrısına uyun…” (Enfal S./24)

Fanustan Alemlere Yansıyan Işık (sav)
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir