O yıllarda Ziya Gökalp, Esentepe, Seviller ilkokulları, Orta okul ve Lise, İmam-Hatip Okulu o yıllar için yeterli eğitim öğretim kuruluşları idi.
İlk okulda ilk 3,5 sene Ziyagökalp’te idim ki 1. dönemin sonuna doğru Seviller İlkokulu açılınca Orta Mahalle’de ikamet edenler Seviller İlkokulu’na zorunlu gönderildiği için ilkokulu Seviller’de bitirmiştim. 5 yıllık öğretim sonunda ilkokul bitirme sınavları olurdu. Bizim mezuniyet dönemimizde (1967) bu sınav son uygulama olmuştu.
Ziyagökalp’ten hatırladığım bir iki anımdan bir tanesi okul bahçesinde kazanlarda süttozunun suyla kaynatılarak bize süt içirilmesiydi. Doğrusu çok eğlenceliydi. Sıraya geçer öğretmenlerin veya hademenin kaynayan kazandan kepçeyle bardağımıza doldurdukları sütü içerdik. Bazen kazanlarda artan sütleri itiş kakış oyunları ile devirir bahçeyi beyaza boyardık. Yıllar sonra öğrendim bu sütler Amerikan Marshal Yardımı’nın devamı imiş. Meğer daha o yıllarda millette Amerikan hayranlığı uyandırılmış. Yine 70 li yılların sonlarındaki yokluk yıllarının önemli bir sebebinin de Amerikan ambargosunun olduğu şimdiki gençlik tarafından bilinmez.
Seksenli yılların sonuna doğru ve doksanlı yıllarda okullaşma sayı ve çeşidi de artmaya başladı. Ticaret Lisesi, Endüstri Meslek Lisesi, Kız Meslek Lisesi, Sağlık Meslek lisesi eğitim kervanına katılırken, yeni yerleşim yerleri olan Yeni Mahalle’de 100. Yıl İlkokulu, Dayıoğlu mahallesinde S. M. Dayıoğlu İlkokulu ortaya çıkacak, hatta günümüze doğru nüfusu çok büyüyen Yeni Mahallede ikinci bir ilkokul Yeni Mahalle İlköğretim okulu adıyla yapılmıştı. Yeni kurumsallaşma yapısıyla da ilkokulların isimleri İlköğretim Okullarına dönüşmüştü. Bu konudaki çok önemli bir gelişme de Gerede’de Meslek Yüksek Okulu’nun açılmasıydı.
Yüksek okulun Gerede’ye kazandırılmasında o zaman A.İ.Ü. rektörü hemşerimiz Prof. Dr. Kemal Güçlüol ve yine o zamanın Belediye Başkanı Halil Alioğlu’nun çalışmaları önemliydi. Bu konuda geçmişin yöneticilerine teşekkür borçluyuz. Şu düşünülebilir. Çok daha iyisi, yani dört yıllık fakülteler de olabilirdi. Rektörümüzün Geredeli olması bunu bize kazandırabilirdi, ama şu unutulmamalı ki o zamanlar, sonraları siyasi olarak ortaya çıkan her yere bir yüksek okul yapma imkânı kısıtlıydı ve ilçelerde bu tür okulların açılması büyük olaydı. Şimdiki vekillerin ve yöneticilerin de Gerede için özveriyle çalıştılarını zaman zaman gözlemliyor ve Gerede hayırına olacak her işte başarılar temenni ediyorum.
Değerli okurlarım, bu yazıya başladığımda bir iki bölümde tamamlamayı düşünmüştüm. Fakat konu konuyu açtı, anılar canlandı, arkadaşlarımın hatırlatmaları oldu, neticede yetmişli, seksenli yılların ve seksen sonrasının da bağlantıları ile on bir hafta bu sütunlarda sizlere Geredemizi birkaç yönüyle hatırlatmaya, anlatmaya çalıştım.
Burada yazdıklarımın benzerini bizden önceki ve hemen sonraki kuşak Geredeliler de gördüler mutlaka. Amacım sadece eski Gerede’yi anmak değildi, geçmiş hayatı tanımayan yeni nesile, siyasi atmosfer dışında hayat standardımızın değişikliklerini göstermek istedim.
Çocuklukta, gençlikte hatta yetişkinliğimizin ilk zamanlarında bırakın elinde, evinde bile telefonu, televizyonu olmayan bizlerle, gençlerin, çocukların dünyayı öğrenişleri arasında doğal olarak çok büyük fark var.
Şimdiki dünya çok geniş. İnsanoğlu her gün daha çoğun peşinde. Tatminsizliğin arttığı, sevginin saygının azaldığı bir hayat tarzı hakim olmakta. Bunun sonucunda ferdi yaşam ön plana çıkıp, birlikte var olma duygusunu köreltmektedir.
Bizler, zahmetsiz rahmeti olmayan bir atmosferi soluduk. Hayatın değerini öyle öğrendik. Temennim, geleceğimizi devam ettirecek olan yeni nesillerin, birlikte yaşayıp, köklü millet olmamızı sağlayan güzel örf ve ananelerimizi, bize has kültürü, manevi değerleri unutmamalarıdır
Yeni konularda buluşmak üzere sağlıcakla kalın.
merhaba,
80’li yıllar serisinin 6’dan 1’e kadar olan kısmını da merak ediyorum. sitede yok?