Arşivimi karıştırırken dokuz yıl önce yazdığım bir makalem dikkatimi çekti. Tekrar okudum. Günümüzle kıyasladığımda geçmişte yaşanan bazı şeylerin maalesef hiç te iyiye gitmediğini gördüm. Bazı bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şu günlerde, medyanın diline sakız yaptığı siyasi olaylar ve paralel yapı gibi aklımın ermediği şeylerle sizleri meşgul edip, allak bullak olan beynimle, kafanızı bir de ben karıştırmak istemiyorum. Acizane şunu diyebilirim. İnsan adaleti tökezler, ama İlahi adalet asla. İnşallah olanda hayır vardır.
Dönelim dokuz yıl önceye.
“NE OLUYOR BİZE?”
Geçen hafta bir ulusal gazetenin manşeti:
“Ne oluyor bize?”
Altında haberi. “Şimdi de 40 bin kutu sahte ilaç ele geçirildi……”
Bir sahte rakı haberinin basında bir çok yetkili ve yetkisiz tarafından kriteri.
“Sahtesi ile aslı nasıl ayırt edilir? Neye dikkat etmeliyiz? Efendim, bunun için, işte şöyle, falan filan,…..”
“Efendim için, ama sahtesini içmeyin, yoksa çabucak ölürsünüz.” Siz iyisi mi aslını için, beyin hücreleriniz yavaş yavaş ölsün. Yavaş yavaş ölün de öldüğünüzün farkında olmayın.
Biliyor musunuz? Donarak ölmekte olan bir insan donma esnasında donma noktalarından itibaren vücudunu bir sıcaklığın sardığını sanar rahatlarmış. Sahte bir sıcaklık, hem de ölüme götüren. Ne garip yavaş yavaş ölürken öldüğünün farkında olmamak. …..
Peki balın sahtesine ne demeli. Yoksa bu arılar da mı sahteci ? Yoksa kendilerine verilen üretim planının dışına mı çıktılar. Yok yok korkmayın yok öyle bir şey. Onlar kendilerine verilen görevi kusursuz yerine getiriyorlar, ama onların kanatlarından geçinenler, biraz daha fazla kazanç diyerek balın adını kötüye çıkarıyorlar. Sözüm gerçek arıcıların dışına.
Sahte bal, sahte ilaç, sahte rakı, sahte peynir, sahte kozmetik, sahte yüzler, sahte sözler, pazarda tezgahta sote. Düpe düz ahlak göstergesi.
Suçlu belli; Eğitim,
Her işin günah keçisi eğitim. “Okumadık, eğitim görmedik, bilemedik abi…” Peki sahteciliği nasıl öğrendiniz? Düpe düz ahlak göstergesi.
Bir ilahi tebliğ. “Biz seni ancak güzel ahlakı tamamlayasın diye gönderdik.”
Çok güzel; İnsan için yaratılmışların en mükemmeli olmak.
Çok kötü; Ahlaksızlığı dileyip, gerçeği reddedip, sefillerin sefili olmak.
Halbuki genç adam bir an duruverse, kafasını iki eli arasına alıp soruverse;
“Ben neyim ve bu hal neyin nesi?”
Kalın düşüncelerle. (30.03.2005)