Müslüman dünyası için kutsal olan bir ayın sonunda yine Müslümanlarca kutsal bayram vardı, ama bu bayramda dünya Müslümanları bayram gibi bayram yapma fırsatı bulabildiler mi? Yoksa bir kısmı kan gölünde yok olurken bir kısmı devekuşu rolü mü oynadı? Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın deyip yılanın renkleri, pullarının güzelliği ile kamaşan gözlerini gerçeklerden mi kaçırdı. Kan içicilerde Müslüman dünyasındaki dağınıklığı, başıboşluğu, kuma gömülü kafaları fırsatla Müslüman kisvesine bürünüp mazlum kanı içmeye devam ediyorlar.
Yaklaşık otuz yıldır milletimize kan ağlatan terörün son bulması için teröre sebep şartların ortadan kaldırılması amacıyla başlatılan çözüm isimli süreç ağır aksak sürdürülür ve doğruluğu tartışılırken, akan kanın artması için tüm şer kuvvetleri icraatlarına hız verdiler. Yurdun değişik yerlerinden vahşet haberleri şehit haberleri yeniden gündemi işgal etmeye başladı.
Evet, kan akmasın denildi, vatan evlatları ölmesin istendi ama millet düşmanlarının durmasını beklemek gibi bir gaflet içinde olmak veya biraz daha iyimser düşünceyle her yere toz pembe gözlüklerle bakılmamalıydı. Boşuna mı denmiş? “Su uyur düşman uyumaz .” diye.
Millet için bir umut olan çözümün geldiği safha bu mu olmalıydı? Uyumayan düşman, göz kamaştıran yılan, altın kasede de olsa zehir yine zehir. Ama bunların sebebi Anadolu halkı değil, sebebi Anadolu’nun medeniyetlerin beşiği olması. Eee tabi bu beşiğin halkı yeniden parçalanmalı ve bu topraklarda ikinci bir cihan devletine izin verilmemeli. Bunun için de Türkiye Ortadoğu cehenneminde eritilmeli. Görünen o ki geçmişte Kılıçarslanlara, Selahattinlere mağlup olanlar, orta doğu cehenneminde ateşe katkı için yangına meşale ile girmemizi istiyorlar.
Katile neden öldürüyorsun demek abesle iştigalden öte bir şey değil. Onun işi öldürmek. Mesele katili yönlendireni yok edecek güce sahip olmada. Yoksa korkup yere pısan tavuk olup, her şeyi tek taraflı güzel görmenin ve çözüyoruz diye sevinmenin neresi çözüm olur ki? Yoksa çözelim derken çözülmeye mi başlayacağız? Ya da güney sınırımızdaki ateşin sıcaklığına rağmen hala soğukkanlılığını koruyan milletin sabrının sonu mu zorlanıyor?
Günler neleri getirir bilinmez, ama ufuklarda hayra dair izler görünmüyor. Yine de itidal ve sabır. Yine de çözülmemek için uyanık kalmak gerekir.
Daha önce de yazmıştım. Hey tepedekiler, milletin sesine kulak verin. Zaman hizmetten kaçma değil hizmete talip olma zamanıdır. Millet yap boz oynamak istemiyor. Biz sizleri seçtik işte, tekrar seçsek ne yaparsınız ki?
Temmuz 2015