Milletlerin en büyük zenginliği eğitilmiş insan gücüdür.
Her ülke kendi insanını yetiştirmek üzere eğitime gerekli önemi vermek zorundadır. Mecburi eğitimin 5 iken 8 sonra da 12 olmasının nedeni budur. Bireyler ilgi ve yetenekleri doğrultusunda iyi yetiştirilmelidir. Okul bitirmek değil kalite hedeflenmelidir.
Eğitim kısaca kazanılmış davranışlardır. Öğrettiğiniz halde beklenen davranışlar görülemiyorsa gerçeklenmemiş demektir. Sözgelimi okullarımızda çocuklara “Çevremizi temiz tutalım” vurgulandığı halde, değişen bir şey yoksa, yine kurslarda öğretildiği halde trafik kurallarına uymamak yaygınsa, eğitim sağlanmamış demektir.
Bireylerin okuduğu okullarda öğrendiklerinden unutmayıp hatırlayabildikleri kadar eğitimde verimlilik sağlanmış demektir.
Verimliliğimizi 2015 yılı Yükseköğrenime geçiş sınavı (YGS) sonuçları ile değerlendirelim.
1- Ful çeken yok
2- 160 sorulu sınavda dörtte bir kadar doğru cevaplama yapılabilmiş (40 doğruda yığılma)
3- 100 ve üzeri bilen yok denecek kadar az
4- Derslere göre 40 sorudan kaçının doğru cevaplandığı
Türkçe: 15.8
Matematik: 5.2
Sosyal: 10.7
Fen: 3.9
Ölçme değerlendirme LYS ye baz alacak şekilde yapıldığında öğrencilerin %88.32 140 ve üzeri %66.94 180 ve üzeri puan almışlar.
Dershane destekli okullar henüz bitirilmişken; hatırlananların yüzdesi yirmi beş. Yani dörtte bir. 12 yıllık mecburi öğrenim kaliteyi düşürmüş olabilir ama 100 üzeri doğru cevaplayanların sayısının azlığı düşündürücü. Ya öğretmede yada ölçmede sorun var.
Ellerinizden öperim. Mevlam sağlık, huzur ve uzun ömürler versin
Yazar eğitim kalitesinden, verimliliğinden bahsediyor ama YGS sonuçlarını değerlendirirken ”ful çeken yok” diye bir cümle kuruyor. Açıkçası trajikomik bir bir durum.