Kasaba iken, (köy, şehir arası) yirmi bini aşınca kent (şehir) olduk. Kentliyiz lakin ilerleme yavaş, henüz yırtamadık. Kasabada köy yaşamı sürdüren ( hayvancılık) bir ailenin mensubuyum. Mesele benim yada Ahmet, Mehmet’lerin yerinin neresi olduğu değil, kentli olabilmeyi vurgulamak. Aslına bakarsanız! Şehirde ne ayılar köyde ne beyefendiler görülebilir. Yaşanmış bir anekdot:
Doğma büyüme bir Geredeli eşinin yapılan dişlerinin parasını ödemek için dişçiye sorar. ‘’Gaç para’’
Dişçi’’…….Lira’’
Koca Geredeli ‘’Ne diyoon… Lan benim garı o kadar etmez ki al senin olsun’’
Kentlilik, kent kültürünü (gelenek, görenek, duygu, düşünce) sindirmiş olmaktır. Kentin havasına, suyuna, parkına, kaldırımına…sahip çıkmaktır. Kentli gibi giyinmek, davranmak, başkalarına saygılı olmaktır. Trafiğine, temizliğine özen göstermek; sokağa tükürmemektir.
20 yıl öncesine göre çok yol aldık. Marketlerimiz, tv’lere konu kebapçılarımız var. Esentepe’mize nefis bir kafe restorant eklendi.
Her türden eğitim kurumumuz, kültür merkezimiz donanımlı bir hastanemiz var.
Süper lig takımlarını ağırlayan futbol sahalarımız, otellerimiz, kapalı spor salonumuz, oyun parklarımız, spor komplekslerimiz var. Hele hele yapılmakta olan kapalı yüzme havuzu çok çok sevindirici.
Esentepe’miz ve yaylalarımız ülkemizde hatta dünyada emsali az bulunacak doğal güzellikte.
Asıl mesele: Var olanları yaşamamıza katıp, Geredeliliğin farkında olmak.