Reşadiye’m..Tokat’ın doğusunda, dağların arasına uzanmış, sırtını bir yamaca dayamış şirin bir ilçedir bizim ilçemiz…Kelkit Çayı geçer karşısından, sıcak termal suyu akar yanı başından…
Reşadiye’de doğdum, büyüdüm, okudum…Komşuluk ilişkileri çok gelişmiş bir mahalle ortamında bir sürü arkadaşımla birlikte geçirdim çocukluk yıllarımı.Sonrasında kaliteli, özverili öğretmen ve harika okul arkadaşlıklarımın var olduğu okul yıllarım geçti Reşadiye’de.İnsanlar arasında ayrım yoktu İlçemizde…Alevi sıra arkadaşımda oldu Kürt sıra arkadaşımda okullarımda…Onlar benim o vakit sadece arkadaşımdı…Bir bütündük…Gayemiz birlikte, oyunumuz, ders çalışmamız, sevgimiz, kızgınlığımız birlikteydi…Kimse öteki değildi bizim için hala da ne mutlu öyle…Reşadiyeliydik sadece hepimiz; Reşadiyelinin birbirine gösterdiği saygı ve hoşgörü ile…
Üniversite zamanında ayrıldım Reşadiye’den ama, her tatilde koşa koşa gelmek vardı yine…17 yaşımda gerçekleşen bir ayrılık olduğundan çok zor geçmişti o günler, anımsıyorum.Sıcak evimden yurt ortamına, samimi arkadaşlıklardan şiddet içeren gruplaşmaların olduğu öğrenci ortamına, küçük şirin kendi halinde bir ilçeden büyük bir şehrin ürkütücülüğüne geçiş sürecinde çok özledim memleketimi…Sabancı Kız Yurdu’nda Konya Yolu’na bakan odamın camından az beklemedim AŞTİ’ den kalkan Reşadiye otobüsünün geçişini…Foto Kerem’ce çekilmiş Reşadiye fotoğrafı asılı kaldı uzun süre yurttaki yatağımın baş ucunda…
Üniversiteden sonra Reşadiye’de çalışmaya başladım.İlçemin doğal güzelliklerinin farkına daha çok vardım o yıllar ve sonrasında… Zınav Gölü’nü çok severim mesela…Mavi ve yeşilin buluştuğu nokta denir ya o noktalardan biridir Zınav Gölü…Reşadiye’yi ziyaret edecek tanıdıklarıma önerdiğim ya da gelen misafirlerimi götürdüğüm bir yerdir Göl…Bir arkadaşımın sözü geldi aklıma “Zınav’da kitabı elinde çayın yanında saatlerini geçirebilir insan” demişti, Göl’ün güzelliği ve dinginliğine karşısında.Göllüköy Gölü de güzeldir.Termal Otel şimdi ki adıyla Doğa Termal Otel iyi ki yapılmış derim hep.Lobisinde sohbetten, harika manzarası eşliğinde bahçesinde gezinmekten, orada yemek yemekten hep mutlu olmuşumdur.Hastalara şifa veren kaplıca suyu tüm yörece bilinir Reşadiye’nin.Yeşil Kelkit Çayı’nın salına salına akışı daha da güzelleştirir İlçe’yi.
Yayları çok güzeldir İlçemin. Köyüm Kabalı’nın yaylasına daha doğrusu Vakıf köylerine ait Keti Yaylasına her sene bir kere çıkmak olmazsa olmazımdır. Çeşit çeşit çiçek ve çimen dokusuyla bezenmiş Temiz Kır alanında gezinmek, Zavan etrafında dolaşmak çok zevk verir insana.Çamlar altında piknik yapmanın, çay içmenin tadı da çok başkadır ayrıca.
İlkbaharla yemyeşil örtüsünü geçiriverir üzerine Reşadiye…Yağışını aldıkça yağmur şeklinde; gölleri dolar, şelaleleri coşar, dereleri, çayları gürül gürül akar Reşadiye’min…Her yağmur sonrası ortalık mis gibi toprak kokar.Baharla birlikte yeniden doğuşun coşkusu doya doya yaşanır İlçe’de…İlkbahar sabahları sis çöker genelde dağlarına…
Yaz mevsiminde, yurt dışından ya da başka ilçelerden gelen insanlarıyla kaynar cadde sokakları, köy kasabaları…Her köyün kasabanın yıllık buluşma piknikleri, festivalleri olur…Pazartesi kurulan ilçe pazarı meyve sebze ile dolar taşar yazları…Kendi coğrafyasında yetişmiş fasulyesi, patatesi, semizotu, mısırı, lahanası, pazısı, domatesi, elması, armutları, soğanı yanında pekmezleri, çökeleği, peyniri, tere yağı, süzme yoğurdu, cevizi, balı, bulguru, hediği, aşlığı da satılır renkli ve bol çeşitli ilçe pazarında…Davul zurna sesi vazgeçilmezidir yaz gecelerinin.Olabilir her mekanda bir düğün vardır mutlaka…Yaz gecelerinde tüm sokaklar cıvıl cıvıldır…Çocuklar gece yarısı girer evlerine bütün gün oynamaktan bitap düşmüş şekilde…
Mahalle arası merdiven başı sohbetlerine rastlarsınız uzun yaz gecelerinde.Sokaklar arası yürüyüşler de, parklarda dondurmalı kuru yemişli dost sohbetleri de yaz gecesi klasiklerindendir İlçemin…Gecelerinin serinliğine karşın gündüzleri çok sıcaktır İlçe…Yakın çevredeki piknik alanlarına, Çitlice’ye, Kiraz Alanı’na, Cinban’a kaçılabilir hemence… Her yeri bir piknik alanıdır gerçi de…
Sonbaharda ilçe dışından gelen hem şehirliler döner evlerine…Dönmeden önce herkes güz hazırlığını yapmıştır mutlaka…Bizzat hazırlık yapamayan da yapanlardan satın almıştır muhtemelen…Memleket ürünleri gider bir şekilde Reşadiyelilerin yaşam alanlarına…Vedalaşmalar hüzünlüdür memleket ve memleketlilerle aynı zamanda…
Kış ayları genelde çok ağır geçmez…Bembeyaz kar örtüsü de kapladığında Reşadiye’yi güzelliği de başkalaşır mutlaka…
Yerleşim yeri olarak doğu ve batıyı birbirine bağlayan ana yollardan biri kenarında konuşlanmış olmasının faydası yüksektir İlçeme.Türkiye’nin dört bir yanına ulaşım zor değildir.En övündüğüm özelliklerinden biri okumaya önem verilmesi ve nitelikli kariyerli okumuş insan oranının yüksek oluşudur.İnsanlarının sıcaklığı, samimiyeti, yardımseverliği misafirperverliği, güler yüzlü oluşu yine övündüğüm İlçem özelliklerindendir.Karacaoğlan’ın ” güzeller diyarı Tokat Engürü ,acep gezsem ela gözlüm var mı ola” sözünü doğrular şekilde güzeldir ,süslüdür hanımları kızları :)Bakımlıdır insanları…Reşadiye’den tayini çıkan tanıdıklarımın “Reşadiye ayrı güzeldi, oradaki arkadaşlık, samimiyet, sıcaklık çok başkaydı, güzel hatırlıyoruz Reşadiye günlerimizi” dediklerini anımsıyorum şimdi…Dost canlısıdır gerçekten ilçemin insanları.
Türkülerinden bahsetmemek olmaz Reşadiye’nin.Gurbette olup ta “Deli Şükrü” türküsünü duyup içi bir hoş olmayan Reşadiyeli var mı acaba ? ya da “Fadik” ya da ” Müdür Bey” türküsünü…:)
1906 da kurulmuş idari açıdan yapılanmış orta ölçekli bir ilçedir Reşadiye.Özellikle ilk ataması Reşadiye’ye olan insanların çok şanslı olduklarını gözlem ve duyumlarıma dayanarak gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.Yüksek Okulun ve de farklı çeşitte birçok lisenin, kaloriferli güzel evlerin, otellerin, terzilerin, lokantaların, eczanelerin, büyük marketlerin, bayan kuaförlerin ,pastanelerin, kafenin, canlı müzik yapılan yerlerin, mağazaların ,züccaciye dükkanlarının, manavların, kasapların olması yanında aktarmasız birçok yere ulaşılabilen bir ilçeye atanmanın kıymetini, atanamayanlara sormalarını isterim, Reşadiyenin değerini anlamaları için…
Karacaoğlan’ın bir sözüydü sanırım “tanımadığım topraktan bir gül verdiler, çapaladığım topraktan bir taş, taşı alıp kokladım”…Bu sözü ilgi tutarak diyorum ki, her insanın memleketi kendine özel…Mesleğimin gereğinden dolayı ilçemden ayrı, farklı yerlerde yaşıyorum.Ekmeğimi kazandığım yer; şimdilik Gerede’m de ikinci memleketim. İlçemin değerlerinin ve düzeltilebilir eksikliklerinin farkında olarak şunu gönül rahatlığı ile diyorum, Reşadiyeli olmaktan gurur duyuyorum…İlçemi görmek isteyen Geredelileri memleketime bekliyorum…Reşadiyeliler için Gerede’de bir ev, Geredeliler için Reşadiye’de bir ev olmak istiyorum…