İnsanlığın kurtuluşu, dünya ve ahiret saadeti için gönderilen Sevgili Peygamberimiz(sav);Mekke’de doğdu. Kameri takvime göre Rebül-evvel ayının 12.gecesinde, miladi takvime göre 571 yılı Nisan ayının 20 sine denk geliyor.13 yıl Mekke de 10 yıl Medine de olmak üzere 23 yıl insanlara sözleri, duyguları, davranışları, hayatı ve yaşayışıyla “Hak Dini” öğretti. Kuran-ı kerim’in telkin ettiği üstün ahlak ve fazilet binasını tamamladıktan sonra miladi 632 yılında kameri yıl itibariyle 63 yaşında iken Rabbine kavuştu.
Acılarıyla mutluluklarıyla, sevinçleriyle kederleriyle 63 yıla sığmayan bir serüven… Geldi kâinata ışık saçtı, göçtü kâinata ışık bıraktı, ışık saçmaya devam ediyor. 571 yılında Medine’de bedeni bu dünyayı terk etti. Ama o Muhammed(sav)manevi olarak bizleri terk etmedi, biz de O’nu unutmadık. O hala aramızda, peşinden gidenlere ne mutlu. Miladi takvime göre doğumu dikkate alınarak 1986 yılından beri Kutlu Doğum Haftası adı altında kutlanmaktadır.
Sevgili Peygamberimiz (sav)’in doğumu biz müminler için, insanlık için, büyük mana ifade etmektedir
Allah elçisi’nin doğduğu gün, kâinattın bayramıdır. Bu mutlu zaman dilimi, hepimiz için bir bayram gecesidir. O’nun doğumuyla bu âlemde Allah’ın Rahmet ve Bereketi dolup taştı. Geceler ve gündüzler renk değiştirdi. Duygular ve düşünceler derinleşti. Sözler, sohbetler ve lezzetler enginleşti.
Nura hasret çeken gönüller huzura erdi. Her şey ayrı bir mana, ayrı bir letafet kazandı. O’nun doğumu, beşeriyetin saadeti açısından, insanlık tarihinin en önemli olayıdır.
O, insanları, hayatı aydınlatan bir kandildir.
Ahzap 45-46 ayetler:
Hz Muhammed(sav) Allah’ın kulu ve elçisidir. Ümmeti en çok olan peygamberdir. Getirdiği dinin adı İslam’dır. O’na vahiy edilen kitabın adı Kur’an’dır. Bütün peygamberlere, kavimlere ve ümmetine şahit olarak gönderilen peygamberdir. Bütün insanlığa son peygamber, rahmet peygamberi olarak gönderilmiştir.
Hz Muhammed(sav), İslami ve insani değerlerin somutlaştığı, odaklaştığı, şahsında billurlaştığı büyük bir şahsiyettir.
Hz Muhammed(sav),bütün varlıkların kemalini temsil ettiği gibi bütün güzelliklerin de kemalini temsil etmektedir. Hem ruh hem de beden güzellikleriyle donatılmıştı. Donatılmıştı ki O’nu sevmek, O’na bütün varlığıyla âşık olmak hususunda kimsenin hiçbir mazereti kalmasın. Hz Muhammed(sav)hayatın içinden bir şahsiyettir. Hz. Peygamberin hayata geçirdiği değerler, bütün insanlığın özlemine cevap verecek niteliktedir. O âlemlere Rahmet olarak gönderilmiştir. Beşeriyete bir muallim olarak gönderilmiştir. Sevgili peygamberimiz(sav), insanlığın gördüğü en değerli insan, insanlığa zaman ve mekânın eskitemediği değerleri armağan eden Allah’ın kulu ve elçisidir. Dünyada yaşadıklarıyla söyledikleri O’nunki kadar birbirine uygun ikinci bir insan yaşamamıştır. Ve insanlık, Hz Muhammed(sav)i fark edememenin veya gereğince anlayamamanın vücut verdiği karanlığın kahrını yaşamaktadır.
Sevgili peygamberimiz(sav):”Cennete yaklaştıracak hiçbir şeyi size emredilmemiş halde bırakmadım. Ateşe yaklaştıracak hiçbir şeyden sizi nehyedilmemiş halde bırakmadım”
“hayatım sizin için bir rahmet ve berekettir. Huzurumda konuşursunuz, size cevap verilir. Ölünce de vefatım sizin için rahmet ve bereket olacaktır. Öldükten sonra amelleriniz bana arz edilir ve ben bakarım: Eğer iyilik yapmışsanız bunun için Allah’a hamd ederim. Eğer kötülük yapmışsanız Allah’tan affınızı isterim.
Kur’an-ı Kerim, son peygamberi bütün insanlığın birliğini temsil eden ve bütün insanlığın keder ve sevinçlerini benliğinde aynı anda duyan ”evrensel ruh” olarak tanıtıyor. Ruh-i Azam, bu düşünceye esas olan ayeti kerime Tevbe süresi 128 “Andolsun, size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sizi sıkıntıya düşüren, size keder ve acı veren her şey ona dokunur, onu rahatsız eder. O size çok düşkündür, üstünüze titrer. Müminlere karşı daha merhametli ve daha şefkatlidir”. Hz Muhammed(sav) istisnasız bütün insanlığın muştusu, rahmeti ve ümididir. O’nu inkâr etmek, bu rahmetten yararlanmayı engellemez.
Kâinatın varlık sebebi Hz Muhammed(sav)dir. O’nun getirdiği, tebliğ ettiği hakikatlerle kâinat anlam kazanmıştır. Eğer biz huzurlu bir hayat yaşamak istiyorsak, şu dünyada huzurun devamını istiyorsak ki bunun da bir şartı var: Dünya sakinlerinin Hz Peygambere itaatleri, bağlılıkları, sevgileri bu kâinat sarayının devamının en önemli şartıdır.
Mesela İslam peygamberinde, insan insanın kurdu değildir. İnsan insanın kardeştir. Mümin müminin din kardeştir. Komşusu açken tok yatan bizden değildir. Bir mümin kendisi için sevip istediğini diğeri için istemedikçe gerçekten iman etmiş olmaz. Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de kâmil mümin olamazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırınız. O’nun getirdiği değerler, mesajlar; huzur ve güven kaynağıdır. Bu sebeple özelikle müminler O’nu tanımak, anlamak, yaşamak, hissetmek, anlatmak, O’na benzemek için çok gayret sarf etmelidir.