Sezai Karakoç yazısı (I)
BAŞBAKAN’IN OKUDUĞU ŞİİR

Bir haftadır Başbakan, reklâm filminde üstad Sezai Karakoç’un “Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine” adlı şiirinden kısa bir bölüm okuyor. Şiir zaten bir edebiyat şaheseri, Başbakan da güzel okuyor doğrusu.
Bu şiirle ve şairiyle ilgili sizlere pek çok hatıra aktarabilirim. Bu şiirle tanışmam 1991 yılında oldu. O yıllarda İstanbul’da bir gazetedeki işimin yanında bir okulda öğretmenlik de yapıyordum. Taksim A.K.M’de liselerarası şiir okuma yarışması düzenlenmişti. Seçilen öğrenciyi yarışmaya hazırlamak bana düşmüştü. Önce şiir seçimi yapmak gerekliydi. Okunacak şiir, hem güçlü olmalıydı, hem öğrencinin ses tonuna uymalıydı, hem de öyle bir mekândaki yüzlerce seyirciye bir mesaj sunmalıydı. Araştırmaya koyuldum. Sezai Bey’in şiirlerini taramaya başladım. Çok bilinen 3-5 şiirine baktım. Kriterlerime uymayan yanları vardı. Üstadın (Şiirler-IV) kitabına geldiğimde bu şiire rastlayınca irkildim. Bir şiir harikasıyla karşı karşıya olduğumu anladım. Aradığımı bulmuştum. Yalnız şiir, yarışma için çok uzun, iki sayfaydı. Doğru bir davranış değil ama bazı bölümlerini çıkartarak bir sayfaya indirdim. Öğrencimiz de elinden gelen gayreti gösterdi. Yarışmada dereceye giremedi ama bence güzel de okudu. O büyük salonda, yüzlerce şiirsevere bu muhteşem şiiri ve şairini tanıtmış oldu.

***

O yıldan itibaren her fırsatını bulduğumda, öğrencilerime bu şiirden bahseder, şiirden bir bölüm okur, şiiri ezberleyenlere sözlü notu veririm.
Ayrıca şairin Mona Rosa şiiri de gençlerin hep dikkatini çekmiştir. Yine bu şiir edebiyatımızdaki en güzel “sevgi” şiiridir. Sezai Bey’in bu şiiri önceleri, hiçbir kitabında yer almaz. Bu akrostiş şiir yıllar sonra nasılsa ortaya çıkar ve elden ele dolaşarak günümüzdeki şöhretine kavuşur. Fakat Sezai Bey bu şiirle adının anılmasını hiç istememektedir.

***

Sezai Karakoç, Türkiye’nin saklı hazinesidir. Gençlerimiz, aydınlarımız onu tanımıyor. Verdiği eserlerle, yıllarca çıkardığı Diriliş dergisiyle yabancılaşmaya, Batıcılığa karşı durmuştur. O, diriliş neslinin (fikir) babasıdır. Edebiyatçıdır ama aynı zamanda bir büyük dâvâ adamı, derin bir Müslüman, çaplı bir mütefekkirdir. Kitaplarının mutlaka ve mutlaka okunması gerekir.

***

Sezai Karakoç, kişiliğiyle de çok farklı bir insandır. Gösterişi, reklâmı hiç sevmez. Önceki yıllarda Abdullah Gül tarafından Cumhurbaşkanlığı Yılın Sanatçısı ödülüne lâyık görülmüş, fakat Ankara’ya ödül törenine gitmemiş, para ödülünü de almayıp devlete bırakmıştır. Kendisi aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanıdır: Yüce Diriliş Partisi. Daha önce kurduğu Diriliş Partisi, Vural Savaş zamanında Anayasa Mahkemesi’nce kapatılmıştır.
Düşünebiliyor musunuz, bir parti genel başkanı R. Tayyip Erdoğan, bir başka partinin genel başkanının şiirini seçim reklâmında okuyor. Ne kadar ilginç değil mi?

***

Anlatacağım şu olay ise daha ilginç: 3 ay kadar önce partisinin İstanbul İl Başkanlığı’ndaki bir konferansı sonrası yapılan sohbette Sezai Karakoç’a, Tayyip Bey’le ilişkilerini ve Başbakan’ca okunan şiirleri için bir telif ücreti ödenip ödenmediğini sordum. Aldığım cevabı, şiir hakkındaki ayrıntıları ve Sezai Bey’in eserleri hakkındaki düşüncelerimi inşallah haftaya yazacağım. Kalın sağlıcakla…
Not: Hac ve umredeki “açık büfe” konusunu unutmadım. İnşallah yazacağım.

(Yayın tarihi 08/08/2014 – Gerede Medyatakip Gazetesi)