“Bolu’nun tarihi değerlerini bir bir gündeme getirerek, bunlara sahip çıkılması için kamuoyu yaratmaya çalışan Mimarlar Odası Bolu Temsilciliği, son olarak Gerede Arasta Çarşısı’na dikkatleri çekmek için, BOFSAD ile birlikte Highway’de bir fotoğraf sergisi açtı.
Mimarlar Odası Bolu Temsilciliği konu ile ilgili yaptığı açıklamada, şöyle devam etti; “Kaybedilen değerlerin tekrar geri getirilemeyeceği, daha da önemlisi kayıpların sadece yapılarla sınırlı kalmayıp beraberinde kültürümüzü de yok ettiği bir gerçektir.
Sayıları ülke genelinde gittikçe azalan arastalardan biri olan Gerede arasta çarşısı yıkılarak yerine AVM (Alış veriş merkezi) yapılmak istenmektedir. Bu çarşı asla yıkılmamalı, eğer böyle bir hata yapılırsa sıra çarşı çevresindeki o güzelim tarihi evlere ve yapılara da gelecektir.
AVM her yere yapılabilir. Gerede Arastası’nı ve çevresindeki değerleri Şehrin gelişmesine mani olan, artık işlevini yitirmiş gereksiz yapılar gibi görmek gerçekten talihsizliktir ve tarihi bir vebaldir.
İşte bu gün bu amaçla o değerlere sahip çıkılsın, tarihi değerlerimiz ve kültür mirasımız yarınlara taşınabilsin diye Bolu Fotoğraf Sanatı Derneği (BOFSAD)’ın desteği ile hazırladığımız Gerede Arasta Çarşısı ve Çevresi konulu fotoğraf sergimizi açtık.”
(13 Nisan 2012 www.mercanmedya.com “Arastayı Yıkmak Vebaldir”) Haberi muhtemelen duymayan kalmamıştır.
Geçtiğimiz aylarda Gerede Belediyesi belki yirmi yıldır konuşulan bir projeyi hayata geçirmek için kamuoyuna sundu ve geçmişte bir türlü sonuçlandırılamayan GAP, sonra Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında Arasta Projesi ismi verilen bu proje halk tarafından Gerede için uygun ve faydalı bulundu.
Bunun üzerine Gerede Belediyesi bir çalışma örneği sergileyip, proje kapsamındaki alanda bulunan yapılar için Anıtlar Yüksek Kuruluna müracaat etti. Gerede Belediyesi mahalli bir kamu kuruluşu olarak, Anıtlar Yüksek Kurulu’nun vereceği karara göre hareket etmek zorunda, bunun aksi düşünülemez. Zaten anıtlar kurulu Bolu’daki örneklerinde olduğu gibi gerçekten tarihi değerleri olan mekanlarda yeni yapılara izin vermez. Hatta işin ilginci antik olarak tespit edilen bir mekan yeniden ortaya çıkarılıncaya kadar üstü toprakla kapatılır (Bolu kanal yolu kuzeyindeki Çakmaklar yolu güzergahında bulunan hamam ve şehir kalıntılarında olduğu gibi). Gerede’deki bu sürecin neticesini bize zaman gösterecek.
Proje kamuoyuna açıklandıktan sonra Bolu Mimarlar Odası bu alanda tarihi eserler bulunduğu iddiası ile BOFSAD mensuplarının çektiği fotoğrafları Bolu Highway’de sergileyerek tarihi eser olduğunu gösterdiği yapıların yıkılmaması için kamuoyu oluşturmaya başladı.
Tarihi mekanların ve yapıların mutlaka bunların korunarak ortaya çıkarılmasını isteyen bir Geredeli olarak, bu sergiyi gezme ve fotoğraflama imkanı buldum. Her ne kadar sanatçılar kadar sanattan, mimarlar kadar mimariden anlamasam da bu sayede bir şeylerin değerlendirilebileceği düşüncesinde idim. Sergide gördüklerim, her gün göz aşinalığı nedeniyle yabancı olmadığım mekanlardı. Sanat değeri olarak sergilenen mekanlar, yılların ve insanların yıpratmasıyla tahrip olmuş, taş duvarları bile artık köhnemiş yapılar haline dönüşmüş ve bunlarla birlikte ahşap kagir yapıların çoğu çürümüş ve yama üzerine yama yapılarak şekilsiz hallere dönüştürülmüştü. Üstüne üstlük yer yer estetik kaygıdan uzak, beton görüntülerle de tarihi arasta olmaktan çıkmıştı. Yani çok çok geç kalınmıştı. Bu haliyle burası artık Gerede’nin koruyacağı değil mutlaka yenileyeceği bir yerdi. Ya da şehrin orta yerinde kendi halinde kaderine terk edilecekti. Yıkılmayıp restore edilebilirler mi? Biz görmeyiz. Eğer Keçi Kalesi gibi restore edilecekse bırakın öyle kalsınlar, kendi kendilerine yok olmayı beklesinler.
Bu yıkımın sonrasında sıra çevresindeki güzelim tarihi evlere gelecek!
Okuduğum haberde Mimarlar Odası’nın konuyu anlatırken sarf ettiği bir cümle ise ilginçti. “Bu çarşı asla yıkılmamalı, eğer böyle bir hata yapılırsa sıra çarşı çevresindeki o güzelim tarihi evlere ve yapılara da gelecektir.”
Çarşı çevresindeki güzelim tarihi evler ve yapılar!!!
Ben arasta etrafında hiç bir tarihi güzelim ev görmüyorum. Dedim ya sanattan mimariden anlamam. Cahilliğime verin. Yoksa benim bilmediğim evler var da, sadece sanatçılara ve mimarlara mı görünüyorlar?
Biz o evleri, ki arastaya en yakını elli-altmış metre uzaklıkta idi, geçmiş otuz yıllık süreçte, yıkıp yerlerine beton evler diktik. Nerde o güzelim evler? Yoksa siz hala otuz yıl önceki siyah beyaz fotoğraflara mı bakıyorsunuz?
O güzelim evler çoktan yok oldu. Siz zahmet etmeyin bize hatırlatıp, tekrar ağlatmak için.
Diğer mekanlar olarak, bir türlü aslına uygun restore edilemeyen Kiliseli Han ve geçmişte Ahmatçının han-Dayıoğlu Han olarak bilinen, şimdi Yunus Çufa Kahvehanesi ve Gerkav’ın bulunduğu yapıdan bahsediyorsanız, bakın işte orda sizinle aynı saftayım. Bu yıkımın sözü bile Gerede için gerçekten talihsizlik ve tarihi vebaldir. Bu düşünülmüş ve bu mekanlar proje dışında bırakılmış. Bu özel mekanlar yıkılmak istense sahiplerinden önce Geredeseverler önlerine çıkmalıdır (Diye düşünüyorum, ama geçmişte bu binanın önündeki tarihi güneş saatini bile söküp atmışız.) Hatta öyle yapılmalı ki tarihi sanat değeri olduğu belirlenecek yapıların etrafı tamamen açılarak, görsellikleri gün yüzüne çıkarılmalıdır. Yoksa burada tarihi bina var diye çivi çakılmasına müsaade etmeyip, üstünü toprakla örtüp, kaderine terk etmek geçmiş tarihe de, gelecek tarihe de en büyük hıyanet olur.