Roma Dönemi’nin sonlarına doğru, İmparayor 1.Theodosius, 384 ve 385’te Paflagonya ve Bitinya eyaletlerinden bazı kentleri alarak, bunlarla oğlu Honorius’un adını verdiği Honorias Eyaleti’ni Kurmuştu. Bolu da bu yeni eyaletin toprakları içinde kalmıştı. 535’te Hiorekles bu eyaletin önemli kentleri arasında ilk adı Flaviopolis olan Krateia, yani bugünkü GEREDE’yi saymaktadır. Tarihçi Ptolemaios kentin her iki adında da değinmektedir.
Flaviopolis; aslen Bithynia aitti, ancak daha sonra Justinian (Novella XXIX) tarafından Honorias bağlandı. Konstantin altında Büyük o Flaviopolis adını aldı. Şimdi Gerede olarak bilinen Flaviopolis, Bolu Sancağında yer alan bir Kastamonu vilayet i’dir. Vilayetin 4000 sakini, neredeyse tümü Müslüman’dı; Ermeni Katolik olan 40 kişi ve sadece 200 Hıristiyan vardı.
Krateia(Flaviopolis); Bitinya (Bithynia) ile Paflagonya (Pahplagonia) bölgeleri arasında bir sınır kentidir. Bölgede, Selçuklu ve Osmanlı hâkimiyetlerinden önce sırasıyla Paflagon MÖ 300, Bitinya MÖ 260-228, Pontus MÖ 89, Roma MÖ 70-71 ve Roma’nın M.S. 395’de ikiye ayrılmasıyla da Doğu Roma, yani Bizans hâkimiyetleri görülmüştür. Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte, Bitinyalılar tarafından diğer kentlerle aynı zamanda kolonize edilmiş eski bir Paflagonya kasabası olduğu anlaşılan Krateia(Gerede)’nin MÖ 3. yüzyıla kadar uzanan çok eski bir tarihe sahip olduğu düşünülmektedir.
İmparator Konstantin’in verdiği bir unvan sonunda Filadiyopolis adını alan eski Karatya şehridir. Pitolome bunun iki ismini de koruduğunu söyler. Bizans İmparatorluğu Dönem’inde bir piskoposluk merkezi olan Gerede İstanbul Patrikahanesi’ne bağlı bulunmaktaydı ve viyaletin başlıca şehirlerinden biriydi.
Yeni Gerede’de oldukça hareketli bir sanayi ve ticaret vardı. Yetiştirilen çok miktarda Keçi sürüleri sahtiyan’ın esas maddesini teşkil eder. Koyun derisi tabakçılığı’da canlıdır. Bir Küçük nehir Ulusu Çayı çok verimli ülkeyi sular. Şehri ve Köyleri kuşatan meyve ve sebze bahçeleri çok güzel ve büyük bir bolluk içinde orada büyür. Şeftali, Kayısı, Kiraz ve Armudu çok iyidir.
1071 Malazgirt Savaş’ından sonra, Anadolu’da görülen yoğun yerleşim merkezlerinden biri de GEREDE idi. Bu bölgeye yerleşen Türkler, ufak bir beylik kurmuşlar ancak 1. Haçlı Seferlerli’nden sonra, bir süre için şehir merkezinin Keçi Kalesi diye bilinen yerde Bizans sınırları içinde kalmışlardı.
II Kılıçarslan, ülkeyi oğlulları arasında bölerken, bu bölgeyi oğlu Ankara Meliki Muineddin Mesud’a vermişti.1197’de Mesud’ca Anadolu Selçuklu Devletine bağlanan GEREDE, 1.Alaaddin Keykubad döneminde (1219-1237) Anadolu Selçuklu Devleti’ni oluşturan 21 Eyaletten biri idi.
İlhanlılar Anadolu Selçuklu Devleti’ni yıktıktan sonra Anadolu, Viyalet-i Arz, Vilayet-i Diyar-ı Bekiri Arabî, Memalik-i Mahrusa olarak üç ilçeye ayrılmıştı. Gerede ilhanlı Devletinin yönetimi altına girince, Memmalik-i Mahrusa’nın Karaman, Germiyan, Eğridir, Sinop, Bolu, Kastamonu beyliklerinden oluşan Elcevat bölgesine bağlanmış. Ankara’nın ilk işgaline değin İlhanlıların bir (Bağımsız GEREDE BEYLİĞİ ) uç beyliği olarak kalmıştir. (1354 )
1692’den başlayarak Bolu Voyvodalığı’na bağlı bir şubaşılık olan Gerede, 1812’de Bolu-Safranbolu Birleşik Mutasarrıflığına bağlı 19 kazadan biri idi. 1864’te ise Bolu’ya bağlı bir bucak durumuna getirildi.
1870’te Bolu Sancağına bağlı olarak kurulan 5 kazadan biride Gerede’dir.1878 Devlet Salnamesine göre Kastamonu Vilayetinin Bolu Sancağı’na bağlanmış olan Gerede kazasının nahiyesi Mengen’dir.
Dönemler;
- Roma Dönemi;
Roma Döneminde senotadan gönderilen prokosüllerce yönetiliyordu. Ançak sonraları eyaletlerden bazıları viyalete dönüştürüldü ve Romadan atanan valilerce yönetilmeye başlandı. Hıristiyanlığın 313’te Roma İmparatoru Kontabti’ce tanınmasından sonra Gerede de Piskoposluk oldu.
Bitinya ile Pontus krallıkları arasındaki kavgalar ve Bitinya’yı çıkış noktası yapan Romalılar’la, Pontus Kralı Mitridat’ın savaşları yüzünden Pontus’u Bitinya’ya bağlayan yol, geçici bir önem kazandı. Bu yol, Nikomedia ( İzmit) ve Nakaia’dan, Bolu (Klavdiopolis) , Gerede (Krateia / Gratia ) , Taşköprü ( Pompeiopolis) , Amnias Vadisi ve Vezirköprü’den Amasya’ya değin uzanırdı. Pontus – Bitinya ilişkilerinden sonra önemini kaybetti.
- Bizans Dönemi;
Bizans Devleti yönetim açısından , “thema” adı verilen eyaletlere ayrılıyordu. Her themanın başında askeri yetkileride olan bir vali bulunuyordu.
Bu dönemde bölgede buğday, sebze, yetiştirilen büyük koyun sürülerinin bulunduğu bir bölge idi. Ayrıca öbür yörelere kereste ve orman ürünleri gönderiyordu.
Bolu, Bizans yönetimindeyken şiddetli bir deprem sonucu tamamen yıkıldı (740),
Bizans’ın doğuda Persler ve güneyde Araplar’la uzun yıllar süren savaşları sırasında Bolu ve çevresi pek etkilenmedi. Presler ve Araplar pek çok kez, İstanbul önlerine değin gelmiş, fakat bu bölgeyi Bizans yönetimini etkileyememişlerdi.
Ancak Emeviler ve Abbasiler Bizans’tan ele geçirdikleri Çukurova topraklarına Türkmenleri yerleştiriyorlardı. Bunlar Bizans’a akınlar düzenleyerek uçbeyliği görevi yapıyorlardı. Türkmen beyleri arasında, kendi adlarına para bastıran, emir, malik hatta sultan unvanların ile egemenliklerini ilan etmiş olanlar vardı. 1040lardan başlayarak Türkmeler, Diyarbakır, Musul ve Nusaybin dolaylarından akınlar yaptılar.
III. Selcuklu Dönemi;
1071 Malazgirt Savaş’ından sonra Anadolu’da yoğun akınlar görüldü. Emir Artuk komutasındaki Türk birlikleri Bitinya bölgesinde bulunan Bizans ordusunu yendi. Bölge, Emir Mansur’a bağlandı. Bir süre sonra Selçuklu sultanı Alparslan öldü. Yerine oğlu Melikşah geçti. Emir Mansur Anadolu’nun batı bölümünü alırken Kardeşi Emir Süleyman Şah da Anadolu’nun güneyindeki yörelere egemen oldu. Süleyman Şah Selçuklu Sultanı Melikşah tarafından Anadolu valiliğine getirirdi. Süleyman Şah önemli bir ordu ile Anadolu’ya girdi. Kayseriyi ele geçirdi. Ve Konya’yı kendisine merkez yaptı.
Bu dönemde Selçukluların egemenliğine geçtikten sonra Merkezi bir devlet örgütü kurulmamış, uzun süre çeşitli yörelerde, iç işlerinde bağımsız ama savaş dönemlerinde Anadolu Selçuklu Sultanlığı çevresinde birleşen beylikler oluşmuştu. Bu dönemde Anadolu’da 19 beylik hüküm sürmüştür.
- Osmanlı Dönemi;
Bölgeye Osmanlı akınları Osman Gazi döneminde (1299-1324) başladı. Aşıkpaşazade ilk akınlarının tarihini 1305-1306 olarak vermektedir. Bölgenin tümünü Osmanlı topraklarına katılması ise; Orhan Gazi döneminin (1324-1362) ilk yılına rastlar.
Gerede’yi 1395 yılında Osman Gazi komutanlarından Konur Alp Osmanlı topraklarına katmıştır.
1331-1332 yılında Bolu ve gezen İbn-i Batuta buranın tam bir Türk kenti olduğunu, Ahilerin çoğunlukta bulunduğunu, üretilen malların ucuz olduğunu yazar.
Gerede Bolu sancağına bağlı idi. Bolu sancağı XVI. yyda Anadolu Eyaletine bağlıydı. Ve 1519da Gerede’nin dışında şu kazalardan oluşuyordu. Çağa, Mengen, Viranşehir, Taraklı, Borlu, Yenice ,Yedi Divan , Ulus (Amasra) , Oniki Divan , Hızırbey İli , Ereğli , Konrapa , Dodurga ,Göynük . Mudurnu.
XVI. Yüzyılda Toprak Düzeni;
Kanuni Sultan Süleyman Bolu Valisi olduğu yıllarda bölge hızlı gelişti ve bir Pazar yeri oldu. Bolu pazarında yalnız yerel ürünler değil daha uzak çevrenden getirilen tahıl, meyve ve hayvan ürünlerininde ticareti yapılıyordu.
Bu dönemde Hayvancılık ticari nitelik kazanmıştı. Tarım ise geçimlik olarak sürdürülüyordu. Tarım ürünleri Tahıl ve Baklagillerden ibaretti. Yaygın otlaklar vardı.
XVII. yy da Ormancılık da bağımsız bir etkinlik olarak ortaya çıkmaya başladı. Önceleri yalnız yakacak ve inşaat gereçleri sağlamak amacıyla, gelişigüzel kullanılan ormanlar, giderek bir gelir kaynağına dönüştü. Evliya Celebi de (Seyahatname II , sy 172 )Bölgenden İstanbul’da çok aranan Çam tahtası üretilen ormanların varlığından söz etmektedir.