Öyle günler geliyor ki,istemeden sabah,akşam olmada;
Şöyle bir etrafına bak ; yapraklar ,güller solmada.
Gönüllerimizi bir kâbus sormuş,unutulmuş zaman ;
Her dişlisinde bir kişiyi eziyormuş çarkı devran.
Alem başkalaşmış,yapraklar doldurmuş caddeyi tek tek ;
Düşen,solan her yaprak ; hatırlatıyor eceli terennüm ederek :
Bir kasım rüzgarı ki ,uçuruyor yaprakları sağa sola ;
Dağıtıyor,kopardıkça ; serpiştiriyor bahçeye yola .
Sanki düşen her yaprak bir hayat terennüm ediyor ;
Her savruluşunda geçmişe eyvah … diyor.
Abes olsa gerek,gerçekleri kabüllenmemek,razı olmamak ;
Realite değişmez ; ne kadar da biz kabüllenmesek.
Kimi yapraklar gibi uçuşuyor,bulut misâli havadaki ;
Kimide toprak kokuyor , yatanlar gibi mezardaki ;
Eylül dendiğinde vaveylâ koparılır her zaman ;
Yapraklarda kopardı rüzgar estiği her ân.
Yapraklar,zavallıcıklar karı görmeden gidecekler ;
Bir yıllık ömürlerini yeni gelenlere terk edecekler.
Etrafa savrulacak,dalga dalga yayılacaklar ;
İnsan gibi ömürlerini toprağa bırakacaklar .
Savrulan her yaprak belki benim hayatım olacak ;
Sezgi’nin ömrü de vaveylalarla son bulacak