Bu bir yaşam süresi. İnsanın veya canlının en değerli en kıymetli zaman birimi.İnsan veya her canlı bu yaşam süresi içinde,önce varlığını sürdürmek için ardında da bazı hayal,arzularını veya kuruntularının devamı için uğraş verir.Uğraş vermeğe de mecburdur,zira ucunda bir yaşam vardır.
Yaşam her insanın bir miadın içine sığdırılmış,bu miadı HAK’ tealanın önerdiği şekilde sürdürür gider.Ve o ecel son bulma zamanında Azrail denen Meleke gelir insanın canını gaspeder. Bunlar hep söylenen ve bilinen şeyler.
Bu olayların çoğunluğu insan oğlunun gücü kuvveti iradesi dışında olan olaylardır.İnsan oğlu bu türlü olayları önce kadere, taliha iliştirir sonrada şansımmış deyip haline şükreder.ama bu yaşam düzeyinde her gün olmazsa da türlü çeşitli şekillere ramak kalır.Bazılarını ne kadar kaderi talihi yüklese de bazılarını da bir nevi kendisi bilinçsizce sebep olur veya sebepsizce, yanılarak olsa da yaratır.
İşte bunların başlı başına çoğalması insanın aklı fikri düşüncesi veya çeşitli halleri bir nevi kendisi yaratır üretir çoğaltır beraber yaşamasını sağlar.
Bu yaşam dünya hali olduğundan istedikleri çok yönlü olmaktadır. Ama ben bu yazı dizim de sadece yalanın insan yaşamında ki yerini halini biçimini gücüm yeterse durumların yazmağa çalışacağım.
Şu anda hem yaşantımda hem beraber yaşadıklarımda, hem de çevremde ki yalan sandığım saydığım, dahası inandıklarıma değineceğim.şunu da itiraf edeyim ki başarırsam,bana ne mutlu.zira yazması bilmesi kadar düzenlemesi de o kadar zor bir şey,kabul ediyorum ama olsun diyorum.
Zira yalan denilen şey o kadar insanlıkta dal budak salmış ki,hani insan vücudunun beşte bir su diyorlar ya bende o misal insan günlüğünün beşte biri yalan iddiası olduğunu savunacağım..İnşallah ben aldanırım.Yalnız görünen dağ da kılavuz istemezmiş.
Cenabı Mevla’nın lütfettiği bir yaşamı enine boyuna yaşama arzusundayız.Bu yaşamın ilk şartı ilk farzı,yaşamın idamesi için Rızk kazanıp elde etmek.Tabiatıyla zor bir şey.Bu da kişilere göre değişmektedir.Burası ayrı bir konu.
Bu yaşamın devamını mademki kazanmak bir rızık elde etmek oluyor,bu kazancında kendi içinde yönteminde bir çok girdisi çıktısı sağı solu artısı eksisi vesair vesaire.İşte bu durumun zorluğu bu durumun kahırı elemi elbette bol.Belki de insan oğlu bu müşkülatlı durumların bazı yerlerinde yalanı bir mecburen iki,bir ümit sanarak, üç bir kefiyetten belki de dördüncüsü de şaka martaval yerinde kullanmayı yeğliyor olmalı.
Bu durumları daha iyi bir dürbünle sade bir göz veya düşünce ile seyreder bakar tartışırsak daha da çoğalır.Ben inanıyorum ki ileride tasarladığım hatıratları göre tasnifte kendiliğinden daha da çoğalak bu yalanlamaların aslı astarı.
Çünkü insan oğlunun her günü bir diğerine tam denk gelmeyebiliyor.İnsanın günlük yaşantısından doğa gelen yaşam çeşitlemeleri de kendiliğinden bir çok çeşitleme de hasıl oluyor.
Şöyle ki, insan geçmişine baktığın da en çok yalanı yaşadığı önce evinde hanesinde,devamı olarak da mıntıkasında çevresinde ve yöresinde söylüyor.
Basit olarak erkek işten gider,hanım beyi işe giderken bir şeyin alınmasını sıkı sıkı tembihler.Erkek işe gitmiştir.Günlük iş hayatı yorucu bezici eziyetlidir.Telaşe ekler yaşamına.İşte o sabahki hanımın dediğini unutmasa da ihmal edip boş verip çoğu kez eli boş gelir eve.
Hanım da söylediği tembihlediğinin alınacağına inanıp ona göre,bazı hazırlıklar yapmıştır.Hatta ümit içinde planlar kurmuştur.
Bey gelir eli boş olarak,gene de hanım hatırlatır tembihini,Beyefendi yoktan bin bir türlü bahane ile hanımını başından savaklar,ve basar lafının üstüne koskocaman yeminle mühürlenmiş yalanı.Hanım inanmıştır,inanmağa mecburdur.Bu sadece hanımı için değil evdeki diğer aile fertleri içinde bir numara geçerlidir.İster istemez burada bir deyim doğa geliyor.”Dumansız baca yalansız koca” olmazmış.”
Madalyonun öbür tarafı da buna yakındır.erkek işten gelir,evde bir soğuk rüzgar eser.Ortalıkta hiç bir hazırlık göze batmaz.Ve erkek,
—Karnım açıktı,hani bir şey hazırlamadın mı? Dediğinde,hanımı bin dereden bin kap su getirir.Yerine göre yalanını ucunda ölümler bile dahil edilir.Zira acılı olan yalanın fazla sorgu suali yoktur.İşte burada ikinci bir deyim yaşanır,”Ağrısız yanım,yalansız hanım” olmazmış
Evet bizler insan oğluyuz.Hani atalarımızdan aldığımız nöbeti belki de evlatlarımıza farkına varmadan devrediyor da olabiliriz.Kısacası “yalansız olmuyor yaşam”.
Bu bir yaşam. Böyle böyle yazılmaya kalkınılsa ne kağıt yeter ne kalem,hele hele ne de insanda ki ecir sabır.
İşlenen konu bir kaç günlük değil belki de elli altmış yıllık daha da fazla da olabilir. Yalnız sayısını hesabını bilme veya tahmin etme imkanımız hiç yok.