— Valla çok mağdurum,sizi bir büyük, ayrıca da yardım sever diye geldim.Sanıyorum rahmetli babamın olsun dedelerimizin olsun biraz olsun hatırı vardır.Fazla bir zaman da değil en geç ekim ayı sonu kadar olacak, İnşallah her şey yolunda gider de sizlere karşı da mahcup olmam.
Genç Irza efendi kitaptan okurcasına konuştu da konuştu.Ne yan koydu ne düz koydu.Hepsini kattı karıştırdı.Baktım gözleri bile yeşermeğe başladı,hanımımla göz göze geldim bir ara,hanımımın gözleri
–İstediğini veriver gitsin der gibi bir hali vardı. Irza’nın konuşmaları dersen haddini aşmıştı istediği miktarın. Netice olarak,
— Anladım yeğenim,sana yardım edeyim.Yalnız ben sana parayı döviz verir döviz olarak ta isterim.Ne dersin?.
–Valla emmi gerçeğe bakarsan,Allah derim.Tamam döviz ver döviz al, hiç bir itirazım yok.
Aman bu genç adam da ne dil ne laf ne söz varmışta haberimiz yokmuş.Velhasıl kelâm ırza beye çıkarıp döviz olarak istediği miktarı verdim.Üstelikte karnını da doyurduk,afiyet şeker olsun dilekleri ile uğurladık.
Boncuk bulmuş çocuk gibi değil de beleş(!) Para bulmuş adam gibi geriye bakmadan çekti gitti büyük şehrin daracık sokaklarına doğru…
Bir yönden bir şeylerin yapıldığına hem seviniyor hem de inanıyordum.birinciye,bir Müslüman’a yardım etmek en güzel görev.İkinciye insanlık namına iyi bir yardımlaşmak.Düştüğü zorluğuna bir dirhem katkıda bulundumsa bana ne mutluydu.
Gel zaman git zaman bir iki gün sonra büyük şehirden köyüme ziyaret için uğramıştım.Günlerden mübarek Cuma günü.Elbette yıllarca uzak kaldığım çevremle beraber olmak bir başka duyu.Hele hele köyünde bir Cuma Namazı kılmak daha bir başka mutluluk.biraz sohbet etmek görüşmek bilişmek amacıyla Cuma Namazına erkence gittim.Gerçekten çok iyi ettiğime de şahit oldum.Zira kırk yıllık yurt dışı işçisiyim,bu zaman içinde nice köylülerimi görmemiştim.Bu Cuma Namazı bir vesile oluverdi. Bir çoklarıyla görüşme fırsatı bulmam, bana büyük bir sevinç kaynağı olmuştu.Cuma Namazını eda ettikten sonra,mahalle komşularımla camiden çıkıp evimize doğru yollandık.Sağdan soldan konuşurken benim aklıma nereden geldiyse bir an,
Ya biliyor musunuz şu bizim kül yutmazların Nazif’in oğlu var ya,nerelerde çoktandır hiç görmemiştim. Gene bizim dıştan amcalardan olan,Kusursuz Memiş emmi,
— Ne o yeğenim çok mu merak ettin yoksa,
–Yoo meraktan değilde,hani aklıma geldi de soruverdim de.
–Amaaan,sülalenin yüz karası çıktı,soracak birini bulamadın mı?
–Ne bileyim ben yıllarca görmedim de,şimdi de aklıma geldi de soruverdim işte. Eee neden böyle konuştun emmi?
–Yeğenim,insan olur olur da bu kadar olmaz.Önüne kim gelirse çarpıp dolandırıp geçip gidiyor. Adamda yüz yok ki kızarsın.Utanma yok ki arlansın yok,Kusrak yok ki insanlıktan bir pay kapsın.Şunuda haber vermş olayım ki, evine gelirse önüne çıkarsa sakın aldanıpta bir şeyler kaptırma,söylemedi deme havanı alırsın.
–İnşallah olmaz